bugün

sonun sonsuzluğu ahmet erhan'ın ateşi calmayı deneyenler icin isimli kitabının XXXII. bölümden olusan siiridir.

I.
acı,bir ırmak gibi
doluyor yüreğime
bardaktan boşanırcasına ağlamak istiyorum
beni artık ne cicekler
ne cocuklar kurtarır
ne de o her gün yinelenen doğum.

fırtına ektim
rüzgar bictim su dünyada.
acı,tepeden tırnağa acı cekiyorum
ey,yüreğimde hep ölüme doğan isa!
haydi,yeniden carmıha geril
bu son ölümün olsun
ve bir daha doğma!
II.

öldürmeyeceğim kendimi
ama,keşke öldürseydi diyeceksin bana.
öldürmeyeceğim kendimi
ama,bir ağıt yakmak
gelecek icinden;
aklımı yakıyorum cünkü ben
yaşanmış , yaşanacak bütün günlerimi.

intihar diye bir şey
yok bu dünyada
ölümle biten bir intihar yok
asıl intihar
gün gün yaşamakta

öldürmeyeceğim kendimi
ama;keşke öldürseydi
diyeceksin bana.
III.

yüreğime bir tanım
bulabilmek icin
yollara vurdum kendimi,
dillere düştüm
ben hangi yalnızlığın tarihi
hangi umudun
tarih öncesiyim?
bir başıma kalakalmışım uzak,
uzak ufukların sonsuzluğunda
kollarım ardına kadar
dünyaya acık
ama yaşamımda ne bir esinti
ne de bir
yangın var artık
IV.

ey taslar!ey,
karşımda susan dünya !
ey,bütün ölümlerime
gebe kalan deniz !
yağmurun bile
izi kalır toprakta
havada ciceğin kokusu
yel vurdukca tüter
değil mi ki
ufuk cizgilerinin bile
bir sınırı var
değil mi ki
artık ne topraklar,ne sular
beni sarıp sarmalayacak
gitsem , kendime
gideceğim bundan böyle
kalsam,bir ucurum
kendi derinliğiyle dolacak
yaşamı da ölümü de
tutmayacak yüzüm benim
yüzüm benim,yüzüm benim
dalacak bir yol gibi
kendi cizgilerine
kim bilir nereye?
VI.

her denizin bir kıyı
her insanın
bir boyutu varmıs
ölüm araya girmeye görsün
bütün hücrelerini
bir kapıya döndürüp beklesen de
acan olmazmış

gel ey
yalnızlığım benim !
acıp da solmayan gülüm!
doldurdum vazoyu seninle
suyunu yeniledim
kokunu öptüm
IX

yüreğimi dünyaya karşı
bir kalkan bilirken
son burcu da cökertildi
icimde bir kalenin
aklımın ovalarını yeniden
ölcüp bicmem gerekiyor simdi
kimsesiz ve dingin
bu sorular tufanında
tutunacak dalım değil
bir tek yaprağım bile kalmadı sanki
ne bir kıpırtı var havada
ne de sularda
yeniden doğuşların cenini.
XI

bir şiire başlamadan önce
nokta koymayı öğrendim;
yeni baslanmıs bir seyi
yitirilmis görmeyi..
tufanlar da istemiyorum artık
bir dünya kuruyorum kendime
devinimsiz,duruk.
aklımı da kovuyorum cennetlerimden
yüreğimi de şimdi.

gün ısıgı dır beni kör eden
yağmurlardır yaralayan
ve eve döner gibi yapıp,
kendime döndüğüm her akşam
anladım,yüreğimde doldurulmamış
ucurumlar olduğunu
karsılıksız sorular göveriyordu.
aklımın genis ovalarında.

iste bir zamanlar
denize kavusan ırmak
simdi gerisin geri dönüyor
kaynağına
XIV

acımı anlamıyor musun yüzümden?
yüreğimi yansıtan
bir aynaya döndü
aklımdan
azat oldu da dilim

yaşamın arkasından konusarak

özgürlüğünü kanıtlıyor simdi

acımı
anlamıyor musun yüzümden ?
bir kez olsun duy beni
sözcükler araya girmeden!
XV

bir gün gelir de
ölüme yenilirsem eğer
-yenileceğim demiyorum
yenilirsem eğer -
deyin ki,erlerindendi
esit olmayan bir savasın
kılıcı sözcüklerdi,
kalkanı sevgiler..
XVI

urganlar da kendini boğar
göreceksiniz bir gün
bütün ucurumları böler
köprüleri sevginin.
21

yağmurun ardından
kar geliyor;
onun ardından sel..
bir seyleri tamamlamadan
ölmek bana
zor geliyor.

bu şiir nerede biter
gece güne ulanırken?
cicek tohum olur döner
su denize kavuşurken?
yaşamın sonunda mı,
başında mıyım bilmem ?
beni kim düşünür bu irinler dünyasında ?
herkes kendi yüreğini deşip,
derin kuyular acarken
sinmek,saklanmak icin
karanlıklarına.

gülün ardından
diken geliyor;
sütün ardından irin..
bir seyleri bitirmeden
ölmek bana zor geliyor.
XXIV

yağmurlar yağacak uzun
yağmurlar ince
dünya,bir alıcı kus gibi
üstüme cökünce
ne bir sözcük kalacak
ne de bir cığlık..
yine de gülsün isterim
su pencerelerde
sokağı seyreden cocuk ;
gülsün artık !
(bkz: ısının sıcaklığı)
28 *
güneşin öte yüzünü gördüm
o sonsuz karanlığı..
doğadaki her şeyin
ikinci adı yalnızlıktı.
ölümdü,suskunluktu.
bir cicek ki taşırmış icinde
hep solgunluğu,
suyun akışında bir
boğulma korkusu varmış
yanan topraktan
yükselen bugu
günesin öte yüzünü gördüm
ki;orada her sey
önce kendini yadsıyordu.
böyle bir başlık gördüğümde aha ilginç ve güzel bir konu deyip içeriğine bakıyorum.
ne göreyim? hayır memelerini sıvazlayan kızı değil. ya birinin şiiri ya da bir şarkı sözü.

hani sonun sonsuzluğuyla alakalı birisi felsefi veya antropolojik*veya matematiksel düşüncelerini söylese de beynimizde kıvılcımlar çaksa, bir şeyler belki öğrenirdik hatta.

tanım: hayal kırıklığı.