bugün

en buyuk osmanli vezirlerinden. vezirligi boyunca elde ettikleriyle paraya para dememistir. zaten o zaman altindi para birimi. kanuni, ikinci selim ve ucuncu murat donemlerinde cosmustur. her buyuk devlet adami gibi onu da devsir devsir devsirmislerdir. osmanli'nin duraklama donemine girmesini geciktiren* adam olarak anilir yalan soyleyen tarih kitaplarinda.
divan çıkışında bir deli tarafından öldürülmüştür.
inebahtı deniz savaşı yenilgisinden sonra "Biz Kıbrıs'ı almakla sizin kolunuzu kestik, siz inebahtı'nda bizi yenmekle, sakalımızı traş ettiniz. Kesilen kolun yerine yenisi gelmez, fakat kesilen sakalın yerine daha gür çıkar." diyebilen * , ayrıca ;safiye sultan serisi'nde eşi tarafından aldatılan ve kimseye duyurmayan*, kendisinin olmadığını bildiği kızına babalık eden hadımına aşık özellikle ikinci selim zamanında imparatorluğun dizginlerini tutan sessiz vezir..
büyük kanal projeleri olan ama bir türlü hayata geçirilmeyen sadrazam.sokullunun 1.projesi itil ve volga ırmakları arasında bir kanal açmak,2. projesi ise akdeniz ile kızıldeniz arasında bir kanal açmaktı.fakat bu projeler bir türlü gerçekleştirilememiştir.süveyş kanalını daha sonra ingilizler açmıştır hindistandaki sömürge yollarına rahat ulaşabilmek için.
Kanuni sultan suleyman, 2.selim ve 3.murad' a sadrazamlik yapan, 14 yil 3 ay 15 gun sadaret muhrunu tasiyan sadrazam.
srıp asıllı bir devşirme olan,volga ve don nehirlerini birleştirip hazar denizine donanma yerleştirmek isteyen son derece zeki bir paşa,sadrazam kişi.
aile ziyaretine gitmeyeceğim bir vezir olurdu bu. ben ailemi öyle soklu çıkarlı adı olan bir adamın yanına götüremem, kusura kalmasın. aile adabı var bizde, hem bunun adı böyleyse çocuklarının adı da ana avrat küfürlüdür. uzak durmak lazım, ama bir yandan da adam koskoca vezir, yanına sokulmak lazım.
Kanuni Sultan Süleyman'ın son vezir-i azamıdır. icraatları, projeleri ve kişiliği nedenleriyle en büyük osmanlı sadrazamlarından biri olarak kabul edilir. ayrıca 2 metreyi aşan boyuyla gelmiş geçmiş en uzun osmanlı sadrazamı unvanini da elinde bulundurur. *
ankara dikmen de adına caddesi ve lisesi bulunan sadrazamdır..
(bkz: sokullu mehmet paşa lisesi)
Kanuni Sultan Süleyman, Sultan ikinci Selim ve Sultan Üçüncü Murad devirlerinde sadrazamlıkta bulunan Sokollu Mehmed Paşa 1506 yılında Bosna civarında Sokoloviç kasabasında doğdu. Devşirme çocuklar arasında Edirne sarayına getirildi. Türk ve Müslüman kültürü ile yetiştirildi. Saraydan kapıcıbaşılıkla çıkarak Barbaros Hayreddin Paşa'nın ölümü üzerine Kaptanı Derya ve bir süre sonra Rumeli Valisi oldu. Bu sıralarda ilk büyük başarısına, Tameşvar Kalesi'nin fethi ile ulaştı. Bu başarı üzerine kendisine vezirlik verildi. 1561'de üçüncü vezir iken, Kanuni Sultan Süleyman'ın torunu ve Sultan ikinci Selim'in kızı Esmehan Sultan ile evlendi.

ikinci Vezir iken Semiz Ali Paşa'nın ölümü üzerine, 1564'te sadrazamlığa getirildi. Bu tarihten ölümüne kadar Osmanlı Devleti'nin idaresini elinde tuttu. Kanuni Sultan Süleyman'ın son seferi olan Zigetvar Kalesi fethini, padişah öldükten sonra o idare etti. Kanuni Sultan Süleyman'ın yerine padişah olarak Sultan ikinci Selim'i tahta çıkarmayı başardı. Bu padişah döneminde sürekli sadrazamlıkta kaldı ve devlet işlerini idare etti. Don ve Volga ırmakları arasında bir kanal açma düşüncesini gerçekleştiremedi. Süveyş Kanalı'nı da açmayı düşünen Sokollu Mehmed Paşa, bu amacını gerçekleştirmek için Sudan'ı zaptetti. Devlet teşkilatı içinde önemli düzenlemeler yapan Sokollu Mehmed Paşa, 1579 yılında öldürüldü ve Eyüp'te defnedildi.

Kaynak : http://www.osmanli700.gen.tr
bosna'nın sokoloviç kasabasından devşirme eminleri tarafından alınıp devşirilen, bir döneme adını veren osmanlı'nın en meşhur ve en uzun boylu veziridir.

köklerini ve doğduğu toprakları hiç unutmamıştır. devşirme emirleri tarafından daha çocukken, küçük bir kayık üzerinde, geçtiği drina nehri üzerine bir köprü yapılmasını hayal etmiş, sadrazam olunca da döneminin en görkemli köprülerinden biri olan drina köprüsünü yaptırarak bu hayalini gerçekleştirmiştir.

(bkz: drina köprüsü), (bkz: ivo andriç), (bkz: 1961 nobel edebiyat ödülü)

don ve volga ırmaklarını birleştirmek ve süveyş kanalını açmak gibi çok önemli, o döneme göre fantazik projeler düşünmüş ama gerçekleştiremeden 1579 yılında öldürülmüştür. mezarı eyüptedir
gerçek yani hıristiyanken kullandığı adı "bayo"dur.
3 tane kanal projesi vardır:

*hazar denizini ve karadeniz'i birleştirip rusya'nın türki cumhuriyetlere saldırmasına engel olup iran seferlerinde iran'ı arkadan kuşatabilmek.

*süveys kanalı projesi

*ve anadolu'daki göller yöresi'ndeki gölleri birleştirme projesi.
zenginliği ailesine kalmamış olan baş vezirdir. Çünkü o dönemler sadrazamlar ne kadar zengin olurlarsa olusunlar, öldükten sonra tüm malları hazineye geri dönerdi. Bu yüzden sokoloviç de bir vakıf kurarak vatanı sırbistan'a az da olsa destek olmuştur.

aslında bu devlet büyüğü hakkında yazacak çok şey vardır. henüz genç bir saray mensubu iken kanuni'nin dikkatini çekmeyi başaracak derecede zeki ve terbiyeli birisidir. aslen yunan olan ve osmanlı'ya ihanet eden ibrahim ve entrikacı rüstem'den sonra sadrazam olmak için daha iyisi bulunamazdı herhalde.

sokullu mehmet paşa (sokoloviç) kendisini sarayda o yıllarda yaşanan kutuplaşmadan tamamen uzakta tutmuş ve ne kanuni'nin gülbahar'dan olma oğlu olan şehzade mustafa'nın, ne de hürrem ve oğlu selim'in yanında yer almamıştır. Her iki tarafın da güvenini kazanacak kadar devlet işleri ile meşgul birisidir. (Belki de kanuni'nin kendi oğlu olan mustafa'yı iftira sonucu öldürmesine göz yummamalıydı. ancak hürrem gibi kadınların şerrinden korkulur. *)
Sokullu zamanında imparatorluk, hindistan'ı (portekiz gemilerini batırarak) denizden kontrol altına alacak ve ingiltere iç işlerine karışacak kadar güçlüdür. Ancak sokullu, o dönemde bile devşirme sisteminin kontrol edilemez bir ordu yarattığını görmüştür.
Kanuni zigetvar'da ölünce, isyan çıkmaması için uzun bir süre ilaçlanmış cesedini çadırda tutmaya devam etmiş, Her gece yaşlı padişah ile konuşuyormuş gibi yapmış, cesedin başında mum yakarak (oluşan gölge sebebiyle) kanuni kuran okuyor izlenimi yaratmıştır. bundan çadır nöbetçilerinin bile haberi olmamıştır.

Devletteki Çürümeyi engellemek için yıllarca uğraşan sokullu, sebebi bilinmez, bir vatandaş tarafından bıçaklanıp öldürülmüştür. Katil, elleri ve kolları halatla bağlanarak, her halatı 4 taraftan kırbaçlanan bir atın çekeceği şekilde parçalanarak idam edilmiş ve parçaları da istanbul'un 4 kapısına asılmıştır.
zamanında devşirilmek için anasından ve babasından özel olarak izin alınan ve devşirilen ve sonrasında osmanlı devleti içindeki her hangi bir devşirmenin elde edebileceği bir statü olan sadrazamlık mevkiine oturmuş imparatorluğu 3 padişah'ın döneminde imparatorluğu hep zor zamanlarda ayakta tutmasını yönetim kabiliyetiyle bilmiş, biri süveyş, biri don volga nehirleri üzerinde olmak üzere 2 de proje tasarlamış fakar rus baskıları yüzünden gerçekleştirememiş (gerçekleştirse şu an türkiye cumhuriyeti olur muydu ya da olursa da nasıl bir konumda olurdu çok merak edilir.) zat-ı muhterem.
adı sokullu değil, sokollu olan devşirme osmanlı sadrazamıdır.
sırf devşirme diye hakkında söylenenlere kıçımla güldüğüm; osmanlı ya hiçbir türk ün etmediği kadar hizmet eden fakat çağının çok ilerisnde hareket ettiğinden olsa gerek anlaşılamamış adamdır.

kıbrıs ın alınmasını katiyen istememiştir, bunda da haklıdır çünkü kıbrıs ın ne bir üs ne de ekonomik olarak herhangi bir değeri yoktu, üstelik kıbrıs için vergi de alıyorduk. kıbrıs yüzünden laf edilecek biri varsa o da kıbrıs ı ingilizlere hediye eden bir padişahtır, isim vermemeyi tercih ediyorum zaten araştıran bulur. üstelik hediye edildiğinde kıbrıs osmanlı nın elinde kalan son deniz üssüydü.

iran ın alınmasına karşı çıkmıştır çünkü iran o esnada osmanlı nın işgal edeceği bir ülke değildi, sırf iç karışıklıkları var diye bir ülke işgal edilemezdi, sonuçta savaş başarısızlıkla sonuçlandı*. osmanlı kendi stratejisini kendi çizmeliydi sokollu ya göre, başkalarına göre hareket etmemeliydi.

orta asya daki türk boylarıyla birleşerek hem gelişmekte olan bazı tehlikeleri bertaraf etmeyi, hem de diğer milletlere askeri ve ekonomik açıdan çok büyük üstünlük kurmayı istedi ancak bunlar da çıkar gruplarınca engellendi.
en uzun sadrazam.
(bkz: sokullu sehvet pasa)
ilber ortayli'dan aldıgım istihbarata göre suiskati bizzat devletin yaptıgını ogrendiğim sadrazam. nedeni; akrabasına torpil yapmasıymıs ve osmanlı bunu gizlemiş. ilginc olan ilber ortaylı bunu nerden biliyor; zaman makinası var adamda herhalde.
ankara da bir semt, mahalle...
kanuni`nin en büyük hatası olan sarı selimin padişah olmasından sonra, devleti ayakta tutabilmek için varını yoğunu ortaya döken, ileri görüşlülüğü ve zekasıyla zevkü sefaya dalan sarhoş selimin bütün açıklarını kapatan devlet adamı. keşke genç osman zamanında yanında olsaydı da, yeniçeri ocağının icabına o zaman belki bakabilirlerdi.
3. murat tarafından öldürüldüğü yönünde rivayetler olan kudretli osmanlı sadrazamı.

3. murat babasının vefatı üzerine alelacele istanbul'a gelip saray kapısının önünde kendisini tanıyarak kapıyı açan sadrazam sokullu mehmet paşa'nın elini öpmek istemişti...
osmanlı tahtına çıkan genç padişah, boş bulunarak yaptığı bu hareketten ötürü sokullu'ya her daim kin gütmüş o'nun her hareketinden rahatsız olmaya başlamıştı.
günlerden bir gün paşa ikindi divanı sonrası devlet işleri ile meşgul iken içeriye meczup görünüşlü biri girdi. bu paşa'nın yarı kaçık bir memleketlisi idi. zaman zaman sokullu'dan para istemeye gelir, paşa'da o'nu boş çevirmezdi. paşa'nın konağındaki görevliler bu adamı tanıdıklarından paşa'nın yanına kadar çıkmasına müsaade ederlerdi.
sokullu o gün de o'nu görünce gülümsedi ve huzuruna kabul etti. elini cabine soktu ve o an meczup çevik bir hareketle kaftanında sakladığı hançeri çıkararak bir anda paşa'nın sol göğsünün üzerine sapladı. bunun üzerine görevliler katilin üzerine atlayarak onu etkisiz hale getirdiler ve dışarıdaki askerlere teslim ettiler. askerler de o'nu parçalara ayırmak suretiyle öldürdüler.
bu sırada sokullu'nun göğsünden hançer çıkarılıp odasına taşınmıştı. cerrah yaraya ne kadar müdahale ederse etsin artık çok geçti. akşam ezanı okunurken ihtiyar vezir kelime-i şehadet getirmek suretiyle şehitlik mertebesine ulaşmıştı.
bu suikasti kimler neden ve nasıl düzenlemişlerdi peki?
3. murat'ın babası 2. selim şaraba düşkündü, lakin ölümünden 2 ay evvel tövbe edip içmeyi bırakmıştı. bir gün sarayın yeni yapılan hamam dairesini gezerken ayağını bir yere çarpıp düştü. vücudunun bir yanı mosmor kesilmişti. hemen götürüp yatağına yatırdılar.ızdırabı çoktu. ertesi gün ateşi yükseldi ve hekimlerin tüm uğraşlarına rağmen kurtarılamayarak hayata gözlerini kapadı.
"sarı selim" son nefesini verdiği sırada eşi haseki nurbanu sultan yanıbaşındaydı.hemen sokullu'yu çağırarak hünkarın vefat ettiğini ve manisa sancakbeyliğinde bulunan büyük oğlu murat'ın çağrılmasını, murat gelip tahta çıkana dek de padişahın ölümünün gizli kalmasını istedi. zira o sırada murat'ın 5 erkek kardeşi daha vardı ve hepsi o an saraydaydı. 2. selim'in öldüğü haberinin duyulması pek çok tatsız olaya sebebiyet verebilirdi.
sokullu'da bu görüşe katılarak hemen manisa'ya ulak göndertti ve sarı selim'in cesedini saray buzluğuna kaldırttı.
haberi alan şehzade murat derhal hocası saadettin efendi, silahtarı ibrahim paşa, çuhadarı cerrah mehmet paşa ve rikabdarı tiryaki hasan paşa ile manisa'dan yola çıktı ve mudanya iskelesinde kendisini bekleyen kaptan-ı derya kılıç ali paşa eşliğinde payitahta doğru yelken açtı.
genç padişah sarayın kapısına geldiği anda sarayda bulunan şehzadelerden biri tahta geçti diye düşündüğünden pek rahat değildi. böyle birşey oldu ise kendisi ölecekti zira. lakin saray kapısında kendisini sokullu'nun karşıladığını görünce rahatlayarak ve çaresizce sokullu'nun önünde eğilerek elini öpmüştü. ertesi gün ise şehzede murat padişah 3. murat olarak tahta geçmiş ve 2. selim'in diğer 5 şehzadesi sarayda boğdurulmuştu.
3. murat tahta geçmişti geçmesine de el öpme olayını da bir türlü unutamamıştı. zevk ve sefaya düşkün olduğundan o da babası gibi işleri sokullu'ya bırakmış lakin bir yandan üveys ve şemsi paşa gibi vezirlerin sürekli kışkırtmalarının neticesinde de paşa'ya karşı hasmıhane bir tutuma girmişti.bu şer alayına şeyhülislam şemseddin efendi de katılmış ve padişah'a sürekli "vezire itimat buyurmayın" diye telkinde bulunmaktaydı.
3. murat da sokullu nun kellesini istiyor lakin bir açığını bulamadığından ona dokunamıyordu. bunun üzerine paşa'nın yakınlarından hıncını almaya başladı. ilk olarak sokullu'nun kethudası idam edildi, kapıcıbaşısı sinan ağa azledildi, amcazadesi budin beylerbeyi mustafa paşa suçsuz yere idam ettirildi,yeniçeri ağası sinan ağa azledildi, arap ahmet paşa kıbrıs'ta öldürüldü, bunlardan başka 19 ağa'nın dirlikleri kesildi. lakin sokullu bunların hiçbirinden yılmayarak vazifesine devam etti.
bunun üzerine diğerleri sokullu'dan kurtulmanın tek seçeneğinin o'nu öldürmek olduğunu anladılar ve bu iş için fırsat kollamaya başladılar.
nitekim öldürüleceğini anlayan sokullu mehmet paşa her gece olduğu gibi kendisine osmanlı tarihini okuyan haldun ağa'ya o gece birinci kosova savaşı'nı tüm ayrıntılarıyla okutup dinlemiş. padişah hüdavendigar'ın şehit edilişinin okunması bittiğinde ise;
"ya'rab bana da böyle şehitlik nasib eyle" diyerek o gece uyumuştu.
ve ertesi gün aynı hüdavendigar gibi görevinin başında iken o da hançerle vurularak şehit edildi. katili ise konuşmaması için hemen oracıkta öldürüldü.bu suikastın 3. murat ve sokullu karşıtları tarafından yaptırıldığını herkesin bilmesine rağmen kimse bir şey yapamadı ve "şehit" sokullu mehmet paşa kanlı esvapları ile defnedilerek son yolculuğuna uğurlandı...
"sırp devşirmesi" değil öz be öz türk olan sadrazamdır.

sokullu mehmet paşa, bosna'ya tabi vişegrad'ın sokul köyündendi.
sokul, "şahin" demektir. sadakat cesaret ve mertlikle şöhret bulmuş olan bosnalılar aslında oğuzların yakın soydaşı peçenek türklerindendi.
karadenizin kuzeyinden geçerek balkanlara inmişler ve bu bölgede bir devlet kurmuşlardı. ancak tüm komşuları hristiyan oldukları halde ve tüm baskılara rağmen, onlar orta asya'dan getirdikleri eski dinlerini muhafaza etmiş bulunuyorlardı.

fatih sultan mehmet han 1463 yılında bosna'yı büyük bir direnç görmeden feth edince ise hepsi birden kitle halinde müslüman olmuşlar,buna karşılık gençlerinin saray ve ordu hizmetine alınmasını rica etmişler ve bu istekleri kabul olunmuştu.

işte 1505 yılında, sokul köyünde doğmuş olan mehmet adlı bir çocuk, bu kurala uygun olarak adaşı "yayabaşı yeşilce mehmet bey" tarafından alınıp, 1520 yılında edirne sarayına getirilmiş, bir süre tahsil ve terbiye gördükten sonra payitahta, topkapı sarayına gönderilmiş burada dikkat çekerek kısa zamanda hazine odasına, sonra da has oda'ya alınmıştı. kanuni bu pek terbiyeli gencin hizmetlerinden memnun kalarak, rikabdarlık, çuhadarlık gibi ileri saray hizmetlerine tayin etti. sonunda, kendisine silahtar seçti.

sokullu bu sırada babası ve kardeşlerini ve amcazadelerini istanbul'a getirtti.
gençler galata ve atmeydanı saraylarına alındılar. ancak iki kardeşi de yaşamadı, amcazadeleri ferhat, ali, mehmet ve derviş bey'ler ise zamanla yetişip önemli görevler aldılar. aynı aileye mensup hüsrev ve kara mustafa bey'ler de zamanla yükselerek önemli devlet görevlerinde bulundular.

istanbul'a gelenlerden amcasının kızının üç oğlu daha sonra devlet hizmetine alındılar ki, meşhur tarihçi ibrahim peçevi efendi de bunlardan biridir...

anekdot kaynak: yıllarboyu tarih mecmuası, 1980/3.yıl/sayı7.
"Biz Kıbrıs' ı alarak sizin kolunuzu kestik, siz ise donanmamızı yakmakla bizim sadece sakalımızı traş ettiniz" sözünü söylemiştir.