bugün

sobanın üzerinde kızaran kestanelerin, kızaran ekmeklerin tadını bilmeyen çocuktur. banyodan çıkınca gümbür gümbür yanan soba arkasında bir anda poposunu isıtamayan çocuktur.

hepsi iyi güzelde soba tek odada yandığından o odadan çıkınca diğer odada götü donar insanın. bunu da yaşamayan çocuktur. odasında petek vardır. sobalı evde büyüyen çocuk gibi derslerini devamlı sobalı odada yapmak zorunda olmayan çocuktur.
evinde balonla oynarken balon sobaya değip patlayacak korkusu yaşamayan çocuktur.
Şu devirde evinde hala soba olan ve bir sebepten dolayı büyümeyen çocuktur. Var mıdır yok mudur bilinmemektedir. Ama bu konsept hep varolacaktır.
sobanın üzerinde kızaran ekmeğin, kestanenin tadını kokusunu hiç bilmeyecek olan çocuktur.
eve misafir geldiğinde sobanın yanındaki minderde oturmak zorunda olup ve misafirler gidene kadar orda sucuk gibi terlemeyecek çocuktur. kestane olayı ve sobanın sıcağı korkuları falanda cabasıdır. çok şey kaçıran çocuktur.
torpili elinde patlamamış , mahalleden aşağıya lastik tekerlik salmamış , tornetle kayıp götünü başını yarmamış çocuktur. evde götünü devirip oyun oynayan çocuktur.
nohutun leblebiye dönüşünü göremeyen, yün çoraplarını sobaya dayayıp ayağını ısıtmayan, elinin veya kolunun üzerinde nasıl olduğunu hatırlayamadığı yanıkları olmayan, bahçeden elleri dona dona getirdiği karı sobanın üstüne koyup çıkan "cıss" sesinden zevk alamayan, yıllar geçip büyüdükten sonra kaloriferli bir evde bile halen oturma odasının kapısını kapayan rahatsız bir insan olamayacak çocuktur o.
tuvalette götü hiç üşümemiş çocuktur.
pencere kenarından karları alıp sobanın üstünde çıstırıpıs yapamamış çocuk.
Portakal kabuklarını sobanın üstünde kızartmamış,mangal yaptığını sanmamış ve portakal kabuklarını aile bireylerine satmaya çalışmamış çocuktur.
hiçbir zaman gece yatağına yattığında tavana yansıyan alevlerin ışığını izleyemeyecektir. karda oynayıp eve geldiğinde sobada ellerini ısıtamayacaktır. şanssızdır.
küle patates batıramamış çocuktur. tüten sobadan zehirlenmemek için gecenin üçünde uyandırılığ komşuyada götürülmemiştir. ya da annenin tüm çocukları aynı gün yıkadığında sobanın etrafını havluyla sarılı şekilde oturamamıştır. ne güzelde dizilirdik banyo günleri o sobanın başına...
aynı zamanda kışın leğen içinde banyo yapmamış çocuktur.
banyodan sonra havlulara sarılıyken, sobanın üstüne tükürmemiştir.
sobanın kovasını taşıyıp amelelik yapmamıştır.
sobanın sıcakken dokunulmayacak bir şey olduğunu test etmemiş çocuktur.
Sobanın üstünde kestane pişirip yeme keyfini kaçırmış kişidir.
bu karikatürdeki her şeyden mahrum kalmış çocuktur:
http://galeri.uludagsozlu...cy%c3%bcmeyen-%c3%a7ocuk/
evde istediği gibi balon, plastik top oynayabilmiş çocuktur. banyodan sonra küçük bile olsa soba herkesin durduğu odada diye orada (kızsa) utana utana annesi tarafından giydirilmemiştir...
yanan odunların çıtırtıları eşliğinde uyumamıştır. Haliyle geceleri tavana yansıyan ürkütücü ama güzel görüntüleri de izleyememiştir.
burjuvadır.
sobanın tozundan, pisliğinden mahrum kalmış çocuktur.
Soba üzerinde kızarmış ekmeği, onun kokusunu buram buram alarak yememiş, portakal kabuklarının aslında yandıgında ne guzel koktuğunu bilmeyen çocuktur. Asla kestanenin soba üzerinde pişmişini de tadamamıştır.
sobanın üzerinde demlenen enfes çayın tadına bakmamış ve yine o nefis çaya püsküt bananamamış veledizne. Güğümdeki suyun sobanın üzerine sıçramasıyla çıkan foşttt sesiyle irkilmemiştir. Bu nasıl çocuk lan!
dışardan geldiginde üşümüş ayaklarını sobaya uzatıp çorabının altını yakmamış çocuktur.