bugün

ülkemizde, siyasi analizde çok sık rastlanan tık nefes halinin bence en temel sebebi; meselelere toptancı(maksimaliist) ve minmal(parçada takıntılı) pencereden bakış.
siyasi analiz; makro-mikro diyalektiğinde yapılır-yapılmalıdır.
ne sadece dünya-bölge yada türkiye; bakışta başat rol oynamamalıdır.
dünyaya bakarken; bölgeden ülkemize kapsayıcı; iç içe geçmiş süreçlerin iç ve dış dinamiklerini; hiç birini ötekine eğmeden bakış pusula olmalıdır siyasi analizde.
dünyamız; birbirinden bağımsız (elbette mutlak değil) devlet ve devletçiklerden meydana gelmiş bir "küresel" aile.
her birinin ayrı ayrı iç dinamiği-belki hayalleri-daha somut ifadeyle tasavvurları vardır.
her biri, dünya ekonomi politiğinde bir sıralama içindedir. bu sıralamayı kabaca gelişmiş-orta-gelişmekte olan diye ayırmak yanılgının eşiği olabilir.
ekonomik durum; bir takım istatistiki verilerle açıklanması kadar; onun kadar, zaman zaman daha da önemli, jeopolitik-jeostratejik veçhelerin göz ardı edilmemesi gereken birlikte ele alındığı yansıyan görüntüdür.
bu manada durağan bir gelişmişlik, aktif-büyüyen gelişene göre; siyasi analizde pasifleşen bir görüntüdür.
G7ler 10lar; kendini egemen gören ülke devletlerinin tek tek yada bir konvansiyonla yönettiği bir algı oyunudur.
ekonomik-siyasi-askeri veya kültürel bağlamda gelişmelerin birinde veya bir kaçında ani sıçramalar, bir ülkeyi bölgesel ve hatta küreselliğe doğru bir seyir içine sokabilir.
bölgemizde; bölgesel egemenliğe oynayan; tarihsel derinliğe ve muazzam geleneğe sahip 3 devlet vardır; türkiye-rusya ve iran.
bağımsızlık mutlak değil derken; dolayımla bağımlılıkta mutlak olamaz. bu 3 büyük devletin muhtelif konvansiyonlarla yada daha geniş manada ekonomik-siyasi-askeri ve kültürel saiklerle yer yer boyun eğen, yer yer kendi ağırlığını hissettirdiği bağımlılık-bağlama durumu söz konusudur.
bunun ötesinde yine bölgemizde; devletleşememiş ama tarihsel derinliğe sahip kavimler ve onların bu güne yansıyan kendinde olduğu kadar bölgede hissedilen güçlü hareketler vardır.
kürt halkı ve kürt özgürlük hareketi, bölge için bu manada belki yegane harekettir.
bölgede, soğuk savaş yıllarının yeşil kuşak kuşatmasında örgütlendirilmiş, dini etnik temelli bir takım hareketler; taliban-el kaide ve günümüzde sivrilen ışid; bölgeye uzak egemen güçlerin, bölgesel hakimiyet araçları olarak halen etkinlik sahibi görünümündeler.
izrail, protez devlet olarak bu kabil hareketlerin en örgütü örneğidir.
türkiye; bu gün dünle kıyas edilmez biçimde egemen güçlerle ilişkilerini bağımlılıktan bağımlı olmamaya doğru evrilen bir görüntü yansıtıyor.
günümüze damgasını vuran hadiselerden yansıyan kadarıyla; başta abd ve kıta avrupası; türkiyenin yeni sınıfsal kompozisyon ve atılılmı yanında siyasi-askeri kültürel atakları ile yükselen bölgesel güç olma tasavvurunu, fark ettiği andan itibaren; iç dış güçleri seferber ederek önlemenin peşinde olduğu biliniyor.
türkiyenin tasavvurunun derinlklerinde "osmanlı" tarihinden miras gelenekler vardır. her devlet tarihiyle bütündür.
rusya moskova knezliğinden çarığa, çarlıktan sovyet devletine ve şuan var olan rusya tarihsel geleneğinin üstüne inşadır.
iran bölgede belki en eski devlet geleneğini temsil eden devlettir.
şimdi bu ülkeler ne tarihlerinden bağımsızdır, ne de tarihsel genlerinin varlığından.
şimdiye kadar analiz için "kendimce" yöntem ve kabaca bölgemiz dinamiklerine temas ettim.
özellikle ve öncelikli olarak ülkemizi, bilahare bölge ve giderek dünyayı biçimlendirecek; belki yenileştirecek en mühim "dinamiği" sona bıraktım; bu dinamiğin kaynağı kürt türk siyasi hareketinin birliği.
değinmiştim; iç-dış dinamiklerde ilave gelişme; bir ülkeyi, farz edilen gücünden misline zıplatır.
"barış projesi"; yüzyıllık batı tipi olmasa da sömürge izleriyle sakat "cumhuriyetin" halklara bakış zaviyesini paramparça ederek; halklarla bir arada, eşit ilişkilerde yaşam birliği yolunu açarken; halkların tasavvur birliğine zemin hazırlamakta. işte bu başta abd-kıta avrupası için bir kabus halini almıştır.
son olarak(şimdilik elbet) barış ve bölge ülkeleriyle 0 sorun politikası, genel manada dünya politikasını adeta alt üst etmiştir. ülkelerin bölgeye yaklaşımları, ittifakları hızla değişiyor.
kürt türk siyasi yakınlaşması ve gelecekte olması kaçınılmaz görünen tasavvur birliği; yeni çehrenin mimarisine adaydır.
elemterefişkemgözlereşiş.
yazıya olsun, arada merdiven basamağı misali cümlelerime olsun, hazırlığım olmadı hiç, abdal ozan gibi doğaçlama.

lakin düşünürüm insani. uzunca süredir aklıma takılmış kalmış; hani ergenekon süreci dahil, 28 şubat soruşturma ve yargılamalarında, hemen hemen ortak bir yargıydı adeta; çekirdek güç?; bazen merak konusu olan 1 numara arayışı değil bu; hamle, güç eliyle yapılır; bu sahnede gördüğümüz kalabalıklardır. bir de bunu planlayan sevk ve idare eden asıl güç, işte çekirdek güç dediğim bu.

buna bazıları, bazı kalemler; derin devlet diyor. oysa bilinirki "devlet" elinde tuttuğu güçlerle kendine tuzak hazırlamaz.

çekirdek güç diyorum; zaman zaman başarılı olmuş, zaman zaman akim kalmış "darbe" dir. darbe; hali hazır, devleti sevk ve idare eden siyasi güce karşı "tükenmeyen" komplo-tezgah tasavvuru.

2014 yılı, 2013 yılında oynan büyük oyunların ertesinde adeta bir seçim yılı; kalabalıkları yedeğine alan iktidarın çekirdek güçle sandık muharebesi yılı. yakın tarihte şöyle demiştim düştüğüm notların birinde; 2013 gezi ve onu takip eden aralık teşebbüsleri, iktidara bağlı istihbarat gücünün yanında, kalabalıkların sahip çıkması ve siyasetimizde uzunca zamandır önemli yer tutan kürt özgürlük hareketinin ve hatta onunla birlikte türk silahlı kuvvetlerinin - şu veya bu nedenle- tarafsızlığını koruması neticesinde kazanılmış önemli muharebelerdir. lakin 2015 ve belki de ondan da önemlisi 2014 ekim HSYK seçimleri can alıcıdır.

hatırlarsınız, 2007 yılı ve takip eden yıllar; çekirdek gücün silahlı kuvvetleri de bir ölçüde yanına aldığı-yedeklediği taarruz yıllarıdır. ve HSYK bu taarruzda önemli roller üstlenmişti. o dönemin adalet bakanı, yargı cephesinde henüz iktidarla yürüyen, ama etkin bir grubun-cemaatin işbirliğiyle bir seçime girmiş, HSYK bünyesinde bir takım kadro değişikliklerine gidilmişti. aslında bu adım, kısa sürede anlaşılacağı gibi cemaati yargıda iktidar aleyhine güçlendirmişti. polis gücündeki varlığınıda hesaba katarsak özellikle aralık kalkışmasının çekidek ve çekirdek gücünü anlarız.

hükumet-ak parti iktidarı; ak parti hareketi; oyuna getirildiğini anlamış ve yeni bir hamleyle HSYKnu yeniden yapılandırmak için yasal girişimi başlatmış ancak bilindiği üzere bu adım anayasa mahkemesinin kararıyla başarısızlığa uğramıştı.

anlaşılan o ki; çekirdek gücün temel ayağı yargı; çekirdek güçle uyumlu bir kısım medya ve gelişen yeni sanayi gücüne muhalif sermaye odakları.

çekirdek güç; geçmişte bir çok muharebeyi, çatışmayı yenik kapatsa bile; içerideki ayağı ve dış güçlerin Yükselen Yeni Türkiyeye karşı açığa çıkmış "tarihsel" hoşnutsuzluğunu dikkate alarak "darbe" hedefinden asla vazgeçmiş görünmemektedir.

ak parti, yakın zamanda bu "darbe" tasavvurunun gücüne karşı adalet yoluyla operasyonlar yürütüyor. 3.sünü yaşadığımız şu günler; acaba darbe ihtimalini bertaraf etmeye yetecek mi? açıkçası çok da emin değilim. aralık kalkışmasının polis gücünü "bir şekilde" etkisiz kılmak öneml ama yetersiz; "tasfiye" hareketi, o gücü sevk ve idare eden temel çekirdek yargı gücüne sirayet edemez ve hele hele önümüzdeki HSYK seçiminde kadro zaafına uğrar ve bu mevziyi "bağımsız ve tarafsız" kılmayı başaramazsa allah sonumuzu hayretsin derim.

karşımızda "darbe" tehlikesi canlı. darbeye karşı takınılacak tavır aynı silahla ve etkin karşılık vermektir.

21 mayıs ve 22 şubat aydemir darbe teşebbüslerini hatırlayınız. harp okulu ve bir kısım muvazzaf subay ve birlikleriyle başlatılan hareket; yine karşı ve ondan üstün bir güç kullanılarak bertaraf edilmişti.

elemterefişkemgözlereşiş.
Türkleri kürtleri ve arapları 106 yıldır ingiliz yahudi konsorsiyumu yönetiyor. Reis özgürlük için onlarla savaşıyor, köpekleri de reis'le

analizci.
güncel Önemli Başlıklar