bugün

1800'lü yıllardan başlayıp 1940 yılana kadar devam eden ve daha sonra siyasi bir takım haklarla yasaklanan fakat; amerika ve avrupa'da hala devam eden ırksal ayrımcılık.

1940 yılında ırkçılık amerikan anayasasıyla tamemen yasaklanırken; ırkçı kavramının söylemi de yasaklanmıştı. çünkü o zamanlar ırkçı kavramı, bu ayrımı yapanları destekler nitelikte bir anlam barındırmaktaydı.

1700Lü ve 1800Lü yıllarda afrika'dan amerika'ya çalıştırılmak için getirilen ve daha sonra amerikan vatandaşlığına geçen siyahiler ırkçılığın tavan yaptığı bu dönemlerde afro-amerikan diye anılmışlar ve otobüslerde otuacakları yerler bile beyaz insanlardan ayrılmıştı. bir siyahinin otobüste bir beyaza yer vermesi kanunlarda yazılıydı. 1940 yılından sonraki süreçte dünya sahnesine bir adam çıktı: martin luther king...

1953 yılında siyahilere yapılan bu alçaltıcı hareketlere ilk isyan bayrağını çeken king, 1963 yılında yaptığı konuşmasıyla ünlüdür: i have a dream diye başlayan bu uzun konuşma, siyahilerin evrensel bildirisi niteliğindedir.

ırkçılık kavramı 17. yy'da kafatası ölçümlerine göre insan ırkının 5 'e ayrılmasıyla ortaya çıkan ve daha sonra isveçli biyolog linnaeus tarafından sistematikleştirilmek istenen bu kavram şimdilerde direkt olarak suç teşkil etmektedir.

insanın doğuştan seçme şansı bulunmayan cinsiyet, ırk ve ten rengi gibi kavramlar üzerinden ayrımcılık yapmam, insanlığın 200 sene geriye gitmesine neden olmuş; hala bazı futbol maçlarında medeniyetin beşiği(!) avrupa ve amerika'da siyah-beyaz ayrımcılığı hortlatılmaya çalışılmaktadır.
2 Asil rengin Fotoğraf ortamında oluşturduğu güzelliğe bakıyorum, birde yaşadığım hayatta siyah ile beyaz insanı yan yana koyup da bakıyorum. Fotoğrafta usulca duruyorlar lakin gerçek hayatta ise Birbirlerine bok atıp duruyorlar.. Neden acaba?
bugün emre belözoğlu'nun tekrar diriltmeye çalıştığı çağımızın mikrobu.