bugün

albert camus'nün 1942'de yayımlanan deneme kitabı. yazar, tanrılarca cezalandırılan sisifos'tan ilham alarak yaşam, varoluş ve intihar kavramlarını sorgular.

ayrıca nick drake öldüğünde başucunda bu kitap bulunduğundan polisler intihar ettiğini düşünmüşlerdir.

"gerçekten önemli olan bir tek felsefe sorunu vardır: intihar. yaşamın yaşanmaya değip değmediği konusunda bir yargıya varmak, felsefenin temel sorusuna yanıt vermektir."
okursam kesinlikle intihar ettirtecek kitaptır (bkz: meyilli olmak) (bkz: bahane olsa da ölsek)
düşün dünyamıza yerleştirilen uyumsuz bir duyarlılık.
saçmacılık anlayışının adından da belli olduğu gibi her şeyi saçma görmesi üzerine camus'nun hayatı sorguladığı, hiçbir şeyin bir anlamı yok ise yapılacak en doğru şeyin bu saçmalığa başkaldırmak olduğunu savunduğu kitap. ''her şeyin saçma olduğu bu dünyada en büyük başkaldırı intihar gibi dursa da, aslında her şeye rağmen yaşamaktır.'' düşüncesini aktarmaya çalışmıştır albert camus. yani, intihar teslim olmaktır.

ek: kitabı okuyup intihar etmeyi düşünen okur kitabı anlamamış okurdur. kitabın isminde neden sisifos gibi bir karakterin geçtiğini anlaması gerekmektedir en acilinden.
insanın yaşama sebebinin aynı zaman da çok da iyi bir ölme sebebi olacağını söyleyen kitap...
--spoiler--
dünya mı güneşin çevresnde döner güneş mi dünyanın hiç önemi yok bunun. Değersiz bir sorun. Buna karşılık yaşamın yaşanmaya değmediği düşüncesine vardıkları için ölen nice insanlar tanıyorum. Çelişkin bir biçimde kendileri için yaşama nedeni olan düşünceler (yaşama nedeni denilen şey aynı zamanda çok güzel bir ölme sebebidir de) ya da düşleri uğruna ölüme giden başka insanlar görüyorum.
--spoiler--
okumak istediğim kitap. birisi bana yollayabilirse sevinirim.
hayatın anlamı veya anlamsızlığı hakkında çeşitli aforizmaların bulunduğu kitap. sadece bir tanesi :

bir gün gelir, ya gözlemi ya eylemi seçmek gerekir.
insan olmak derler bunun adına. bu parçalanışlar korkunçtur.
ama gururlu bir yürek için iki şeyin ortası olamaz.
ya tanrı var ya zaman, ya bu haç ya bu kılıç.
ya çırpınmalarını aşan daha yüksek bir anlamı vardır bu dünyanın ya da bu çırpınmalardan başka hiçbir şey gerçek değildir.
ya zaman ile yaşayıp onunla ölmek ya da daha büyük bir yaşam için ondan çekilmek gerek.
kişinin kesin olarak gördüğü bilgilere varma yönteminin aslında bir sıçrama, ara gerçekleri gözardı etme olduğunu söyleyen kitap. ara gerçekler ise sonsuzdur. bu yüzden, bilgi toplayan ve bu bilgilere dayanarak güvenle eylemlerde bulunan insan, büyük bir yanılgı içerisindedir. absürttür.
görsel
Fazlasıyla kullanışsız çevirisine rağmen (bkz: Tahsin yücel), ilgililer için çok güzel bir kitaptır.
Benim ilgimi intihar ile ilgili kısımları çekmişti. Tabii kitabı okumaya başlayınca anladım ki kitabın tamamı intiharla alakalı değilmiş. Hatta sadece ilk birkaç denemede bu intihar meselesi işleniyor. O yüzden, bir yerden sonra kitaptan kopmaya başlamıştım ama her türlü güzeldi.
Bu kitaptan çıkarılacak en önemli sonuç şudur: nihayete ve amaca duyulan arzu; an'a, duraklara ve yola ihanettir. ihanet diyoruz ama anın, durakların ve yolun anlamlı olduğundan değil; onların son ve amaçlananın aksine "var olduğu"ndan dolayı.
bir insan bir kitabın tek bir kelimesini bile idrak edemez mi? edemiyormuş alıp okumaya başlayınca öğrendim.
ot dergisinin 51. sayısında atıfta bulunduğu eser.

görsel
Albert camus'un deneme kitabıdır.
Ah camus...
Canım camus...
Sisifos Söyleni, Fransız yazar ve düşünürü Albert Camus'nün II. Dünya Savaşı ortasında yayımlanan deneme kitabıdır. 1942 yılında Fransa`da Le Mythe de Sisyphe adıyla basılmıştır. Kitap, adını Yunan mitolojisinden alır. Yaşamı ve intiharı sorgularken, saçmayı başka bir deyişle uyumsuzu anlatır.
"insan sırf kendini öldürmemek için uydurmuştur Tanrı’yı. işte bugüne kadar gelen evrensel tarihin özeti."

diyor camus sisifos ta.

kısmen haklı. tanrı olmasa da din öğretileri, mitler aslında insanın büyük boşluğunu doldurmaya yönelik, bir amaca yöneltmeye, kaosun hakim olmaması üzerine kurgulanmış kitaplar olarak görülebilir.

ayrıca yeni modern dünyanın bireylerine şöyle bir şey iliştirmiştir : "Umutsuz ve umutsuzluğunun bilincine varmış kişi geleceğin değildir artık"

cinayet, intihar, antidepresanlar özellikle 2000 lerin yükselen trendi olduğunu varsayarsak, camus, gelecekle ilgili hayalleri ve umutları olmayan bizlerin geleceğe ait olmadığını açık açık dile getirmiştir.

intihar üzerine kurulu olan bu kitapta en saçma ölümün trafik kazası olduğunu söyleyen camus nun 1960 da trafik kazası sonucu ölmesi ayrı bir ironidir.

kitabın temel sorusu kendi yazısıyla şudur:

Hayatın yaşamaya değer olup olmadığına karar vermeliyiz; yanıtlanması gereken temel felsefi sorunun şu olduğunu kabul etmeliyiz: Yaşamalı mı, yoksa ölmeli miyim? Olmak ya da olmamak?

varoluş meselesine de gözkırpan camus felsefeyi de tek soruya indirger:

"Gerçekten önemli olan bir tek felsefe sorunu vardır, intihar."

intihar hakkındaki düşüncelerimizi ve yargılarımızı şekillendiren hukuki ve ahlaki çerçeve, hayatın Tanrı nın bir armağanı olduğunu söyleyen dinler, psikiyatri bilimini de yanına alarak On dokuzuncu yüzyıldan itibaren intiharın bir günah değil de, çeşitli şekillerde tedavi edilmesi gereken ruhsal bir bozukluk olduğunu beyan etmişlerdir.

"Kendini öldürmek, bir anlamda, melodramlarda olduğu gibi içindekini söylemektir. Yaşamın bizi aştığını ya da yaşamı anlamadığımızı söylemektir."
bir anlasam intihar edeceğim kitaptır. kitabı bitirdim hala ne demek istediğini anlayamadım swh. bu kadar üst düzey felsefe olamaz. albert camus gibi bir adamla evlenmek isterdim ama bünyaminden iyidir .
sisifos, tanrılar tarafından cezalandırılarak, büyük bir kayayı dik bir tepenin zirvesine çıkartmakla görevlendirilir. “peki” der ve yola koyulur, ancak kayayı tam zirveye ulaştıracakken, her seferinde elinden kaçırır onu ve her defasında her şeye yeniden başlamak zorunda kalır.

“ama olsun” der sisifos, cezasını bilinçli olarak kabullenir; tekrar aşağıya yuvarlanacağını bildiği halde, kayayı bütün gücüyle yukarı taşımaya devam eder. albert camus saçma, yani absürt kavramını işte bu noktada tanımlar: boşuna olduğunu bildiği halde direnen insan. çünkü yaşamın anlamı, hayat anlamsız olsa ve yenilgi daima tekrarlansa bile kötülüğe direnmektir.

camus ölümü tercih etmek yerine yaşamı anlamayı, algılamayı daha kıymetli görür. sonu zaten belli olan bir yaşamda nelerle karşılaşacağımıza sırt çevirmenin korkaklık olduğundan bahseder ve bazen yaşamak için, intihar etmekten daha çok cesaret gerektiğini söyler.

“gölgesiz güneş yoktur.” der camus. ve ekler: “tepelere doğru tek başına didinmek bile bir insanın yüreğini doldurmaya yeter. dolayısıyla sisifos’u mutlu olarak tasarlamak gerek, çünkü sisifos, yazgısının üstündedir ve kayasından daha güçlüdür aslında.”

çünkü varoluşunu kendi ellerinde tutmaktadır ve devam etmektedir! evet hayat bazen acılarla doludur, hatta anlamsızdır da, ancak yaşamaya değerdir. çünkü sadece yaşamaya devam etmek bile başlı başına önemli bir başkaldırıdır aslında.

kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=Jq62EiNqa8s
"Aslında tek bir felsefe sorusu vardır. intiharın gerekli olup olmadığı" cümlesini bana ezberden yazdıracak kadar etkilemiş kitaptır. Varoluşçu felsefeye ilgisi olana güzel bir başlangıç niteliğindedir

Edit: demek ki neymiş ezberci sistem yanlışmış bakınız yanlış yazdım cümleyi.
Edit 2: yok lan yanlışlık cümlede değil ellam ben intihara meyilliyim
“uyumsuz:

dekorların yıkıldığı zamanlar vardır.

yataktan kalkış, işe gidiş, çalışma, eve dönüş, yemek ve uyku. aynı rutin içinde geçip gider günler... ama bir gün 'neden' sorusu yükselir ve her şey bu şaşkınlık kokan bıkkınlık içinde başlar.

bıkkınlık, makinemsi bir yaşamın sonucudur ama aynı zamanda bilinci uyandırır ve gerisine yol açar. gerisi, ya yeniden zincire dönüş ya da kesin uyanıştır.”