bugün

benliğimizde, yontma taş çağı insanı gibi elimize alınan odun parçalarıyla ateş yakma isteğinin arttığı durumdur.
elektrik olan ortamda halledilebilecek durum. bir kablo kesilir, faz ve nötr ayrı ayrı iki ele alınır, sigaranın ucu tükrük ile ıslatılır, fiş takılır ve faz ve nötr birbirine değmeden ama sigaranın ucundaki asit-baz alaşımını ateşliyecek kadar yakınlaştırılarak sigaranın ucuna değilir. biraz ucu-başı patlak bir sigara olur ama sıkıntı giderilmiş olur.
şehirler arası yolda hiç bir mola yeri olmadığı için ölüm tehlikesi göze alınarak yoldan geçen kamyoncuyu durdurup, "ateş varmı dayı" sorusunu yönelttikten sonra "yok ben kullanmıyorum" cümlesini duyup kamyoncuların bazılarının inca ruh yapısına sahip olduğunu anladığım durum.
ateşi bulupta sigarayı bulamamaktan bir farkı olmayan durumdur. *
ateş olmadan sigaranın tek başına hiç bir işe yaramadığının farkına varmak.
benzin var motor var ama akü yok durumudur.
ağaçlardan dal koparıp birbirine sürtsem ateş çıkarmı düşüncesini ciddi birşekilde düşündüren hadisedir.
sigara krizindeyken sigara bulamamak kadar kötü olmayan durumdur.

(bkz: ateş krizindeyken sigara bulmak)
bi gün yaşadım ev de sağlam bi kahvaltı yaptıktan sonra 40 dk ateş aradım bulamadım. sinirimden napcamı şaşırdım. bari uyuyum dedim. tam dalacakken elektrikli sobanın sıcağının iyice yüzüme vurmasıyla ampul yandı kafamda. ama bu olaya sevineyim mi yoksa elektrikli soba yanan evde 40 dk çakmak aradığıma ma yanayım.
bünyenin yeni krizlerle karşılaşmasına neden olabilcek boktan durum diyerekten tanım olayını hallettikten sonra olayımıza geçelim.

saat gecenin tam tamına ikisi. bir elimde karpuz olduğu halde elimde sigarayla babama yakalandığım günden itibaren öğrendiğim ilk şey, evde kesinlikle sigara içemeyeceğim gerçeğiydi. bu gerçek, soğuk havalarda sigara içmek için dışarı çıktığımda suratıma şlap şlap vuran kar, yağmur, çamur kadar gerçek ve acı vericiydi. halbuki ben yirmili yaşlardan sonra babamla karşılıklı sigara içmeyi düşünüyodum ama karpuz olayından sonra böyle bir eylemde bulunursam babamın beni zükerteceğini anlayabilecek kadar kafam basıyodu...

saat tam 2de apartmanın önündeydim. çakmağımı çıkardım ve burakhan'a küfür etmeye başladım. çok severim sigaramı yakarken birilerine sövmeyi. yok lan, burakhan bizim çakmak collector. hani bi film vardı ya bone collector diye. onun gibi bir tip buda. çakmak için adam öldürür yavşak. noldu lan? dur sen daha rezil etcem seni. neyse işte, bu adamın evinde arama yapsalar bir evi havaya uçurabilecek kadar çakmak çıkar evden. o gecenin gündüzünde bundan çakmak istemiştim ama vermemişti ibne. benim çakmakta yanmıyordu işte. sövmeye devam ederken vakit kaybetmemek adına eve girdim. mutfak dolaplarında yaptığım yaklaşık 7 dakikalık bir aramadan sonra kibrit kutusu buldum. o sevinçle dış kapının anahtarını almayı da unutmuşum alüminyum. lan ossura ossura dış kapıya giderkene kafamı kaldırmamla altıma zıçmam bir oldu. osururken sıçmak gibi bişey değil olum korkudan altıma sıçtım. kapının önünde bir adam bekliyodu gecenin ikisinde. tabi bu saatte kimse gelmez diye apartmanın havasını değiştirmiştim bende. adama kapıyı açtım ve dışarı kaçtım. üzerimde babamdan kalma kahverengi pijamalarımla beraber...

zor bela sigaramı içtim ve dış kapıya yöneldim. kapının kapalı olduğunu görünce bir anda rafet el roman oldum lan. koşmaya başladım. rafet el roman diyorum çünkü yüz ifadem ve duygularım aynı onun gibi olmuştu. eğer keyiften koşsaydım mirkelam derdim zaten demi? kediler konuşuyordu. her gece konuşurlardı ama bu gece eminim benim mallığımdan bahsediyolardı. tırstım. eniştemin evine kadar koşmuşum. ışıklarına baktım, kapalıydı. yürüyerek eve döndüm. allahım bizim apartmanın önüne bir araba geliyordu. hemen bir sigara yaktım. yaktım ki adama gecenin 2sinde pijamalarla kapının açılmasını bekleyen mal izlenimi vermeyeyim. ve beklenen oldu, adam bizim apartmana girdi. oh bee...
insanı gecenin kaçı olursa olsun, mevsime uygun kıyafetler giydirip, hemen sokağa çıkartabilen bir krizdir. sigara içen biri görülürse ateş istenir. yoksa da en yakın tekel bayiine kadar gidilip, bahaneyle 2 bira, 1 çakmak alınıp eve dönülür. keyifle bira içilirken, sigaranın dumanı tabir-i caizse taşaklara kadar çekilir.
hafızanızdan silinen tüm küfürlerin tekrar açığa çıkması durumudur bir bakıma. özellikle olur gibi bir kere yanar ya çakmak hani yakamazsınız sigarayı ve o çakmak bir daha da yanmaz, pezevenk sanki güler halinize. kötü bir durumdur vesselam.
sigarayı yakabilmek için yüzlerce metre yürümeye sebep olan, yeni tanışmalara vesile olan, sinir krizine yakın bi durum.
sigara krizinde sigara bulamamaktan kötü olmayan eylemdir.
ateşi yeniden icat etmeye kadar götürür adamı.
taşdevrinde bir gün;
-ugha mukha dogo
-mogo..kukofigo makido hugo
-kugo mogo sogo.hegugo gigigo emogo hobigi..hegugo..mikako.

yani:
-birader ateşin var mı
-yok .. sigara kullanmıyorum
-hay allahım ya. şeytan diyor şu dalları kopar..ana dur..sürttükçe birşey oldu.
aha yaktım..
Ateşi bulup da sigara bulamamaktan daha iyidir kanımca...
ınsanın her geçen saniyede sinir hücrelerinin bir kat daha çogaldığı ve yanına yaklaşınılması tehlikeli olabilecek bir durumdur. tabi ilacı sizde degilse.