bugün

Akira Kurusawa'nın en iyi filmlerinden biri. Bir köye saldıran mafyadan, kurtulmayı amaçlayan köylüleri ve bu kurtuluş hikayesini anlatan, çoookk eski olup bir o kadar da yenilik içeren, mükemmel yönetilmiş film.
1954 yılında yapılmış sağlam bir japon filmi.

http://www.imdb.com/title/tt0047478/
değeri asla kaybolmayan, hayatta izlenebilecek en kaliteli yapımlardan. saygı ile selamlıyorum seni kikuchiyo sama.
bunun bir de anime 'si var, filmin sinema dünyasındaki yeri kadar anime 'ler arasında sivrilmese de buyrun (bkz: samurai 7)
akira kurosawa'nın yonetmis oldugu klasik japon filmi.
akira kurosawa ustanın 1954 yılında çekmiş olduğu mükemmel film. filmin türkçe adı yedi samuray dır. 40 tane eşkiya tarafından devamlı saldırıya uğrayan bir köy vardır. köylüler kendilerini koruması için samuray tutmaya karar verirler. ama onlar için koruyuculuk yapacak samuray bulmak gerçekten zor bir iştir çünkü sunacakları pek bir şeyleri yoktur. kasabaya inen köylüler en sonunda kambei shimada adlı samurayla anlaşırlar. kambei bu 40 eşkiyayla savaşabilmek için en az 7 samuraya ihtiyaç olduğunu söyler ve köylülerle birlikte 6 samuray daha bulur.
kambei shimada nın önderliğinde köylüler örgütlenip, hasat zamanından sonra saldırıya geçen eşkiyalara karşı hazırlanırlar. eşkiyaların saldıracağı noktalar belirlenir, önlemler alınır, bazı yerlere tuzaklar hazırlanır. sonuç olarak eşkiyalara teslim olmayacak, onlarla büyük bir savaşın içine girecek bir grup insan meydana gelmiştir.

filmden bazı noktalara değinelim:

-kikuchiyo filmin mizahi öğesi gibi dursa da aslında bunun çok üstünde bir öyle önem taşımaktadır film için. zaman zaman duygusallaşarak gerçekleri söyler ve filmde söyledikleriyle önemli yer tutar. o aynı gogol'un müfettiş adlı oyunundaki müfettişliğe soyunan deli gibidir. gerçekleri görür ve bunları hiç çekinmeden söyler. köylülerin neden bencilleştiğini, neden korkaklaştığını anlatırken hiç çekinmeden samurayları suçlar çünkü kendisi de bir çiftçi çocuğudur ve yaşanılan kötü olayları ve bunlara sebep olanları bilmektedir. samuraylara şöyle der: onları bu hale kim getirdi? siz yaptınız, siz samuraylar yaptınız bunu. evlerini yaktınız, tarlalarını yaktınız, yiyeceklerini çaldınız. köle gibi çalıştırdınız onları. kadınlarını aldınız. eğer direnirlerse de öldürdünüz. ne yapmalıydı buna karşı köylüler? heihachi öldüğünde umutları azalan insanları mücadele konusunda tekrar canlandıran da yine o dur. bayrağı alıp göndere çekerek zayıflayan kalabalığı tekrar uyandırır.

-filmin konusu her ne kadar japonya'da geçse de gördüğümüz üzere üretim ilişkileri sonucu ortaya çıkan insan tipleri ve karakteristik özellikler başka ülkelerinkiyle* fazlaca benzerlik göstermektedir. ortaya konulan çiftçiler bizim anadolu insanına oldukça benzemektedir.

-kikuchiyo karakterini canlandıran toshiro mifune olağanüstü bir oyunculuk çıkartmaktadır. karakterin değişken ruh halini yansıtan mimikleri ve vücut dilini film boyunca hiç aksatmadan sürdürür. bize sadece onu takip etmek düşer. toshiro mifune i burada ne kadar övsem de, ona dünyanın en iyi oyuncusunu sıfatını versem de azdır*

-katsushiro ile köylü kızı shino arasında yaşanan aşk da filme farklı bir yön kazandırır. katsushiro ile shino arasında bir sınıf ayırımı vardır ve shino kendini küçük görmektedir. bir macera filminin drama yönünü yaşatabilecek bir hikayedir bu ve kurosawa bunu mükemmel bir biçimde yerine getirir. o iki karakterle seyirci hazırlıkları süren bir savaştan çıkıp aşka yönelirler.

-yönetmen bu filminde de doğa güzelliklerini kullanır, filminde doğa etkin bir özellik kazanır. aslında filmin ayrılmaz bir parçasıdır doğa ve gerçekçi ve çağdaş bir anlatım unsuru olmaktan çok, bir tragedyanın ya da destanın parçasıdır. olayların iyiye ya da kötüye gidişi ile doğa da ona göre şekil alır. durumların iyi olduğu sırada hava güneşli ve açıktır; katsushiro ile shino beraber aşk tazelerken yeni açmış, çok güzel çiçekler içindelerdir; bir samurayın cenazesinde hava rüzgarlıdır ve her yer toz toprak içindedir. bu anlatım özelliği akira kurosawa nın ileri zamanlardaki filmlerinde* değişik bir hal alacaktır.

-kambei shimada filmin bilge karakteridir. yaşadıkları, görüp geçirdikleri ile oldukça tecrübeli ve soğukkanlıdır. pek ço durumda duygularından önce aklını kullanmaktadır. kyuzo filmin en gururlu, en sessiz ve en soğukkanlı karakteridir. onurludur ve çok iyi bir savaşçıdır aynı zamanda. bunların dışında heihachi, kambei ve shichiroji gibi bir kaç samuray daha vardır. bu samuraylar da çok fazla etken olmasa da filmin çok önemli parçalarıdır.

bu film basit bir aksiyon filmi değildir, zaten izlerken görülecektir. 160 dakikalık bir anlatımın ne kadarı aksiyon ne kadarı ise sınıf ayırımlarına, gerçeklere, güven, dostluk, hak gibi olgulara dairdir...
şu anda imdb.com da gelmiş geçmiş en iyi 250 film arasında 10.sıradaaki film.
savaşçılar ve sıradan insanlar arasındaki farkı çok acı biçimde anlatan bir akira klasiğidir.
once upon a time in americaile birlikte izlemeye üşendiğim yegane iki yapımdan birisi. ama izledikten sonra çok beğeneceğime dair bir his var içimde. bu tarz uzun ve sinemasal filmler hep beğenimi kazanmıştır üstelik imdb de filmi taçlandırmış. bir gün şeytanın bacağını kırıp görüşlerimi aktaracağım.
filmin ortasında sanırım on beş dakika süren bir ara vardır. sinema salonundaymış gibi oluyor insan. ama üç küsür saat süren filme de lâzım bu ara azizim. öte yandan ise belki biraz ağırdan alıyor ama gerek samurayların lideri, görmüş geçirmiş ve her daim vâkur takashi shimura, gerek azıcık manyaklığıyla efsane oyuncu toshiro mifune filmi alıp götüren değerler. film sıkıcı da bu karakterler iyi anlamında değil bu, film biraz ağır ama kesinlikle izleniyor eğer verilen araya da uyarsanız. bir de hepsinden öte, az konuşan ve kılıca en iyi hükmeden samuray vardı ki, o beni en çok etkileyendi.

izleyin. 9/10
üniversitelerde ve sinema okullarında ders olarak okutulan film.
Sıkıcı , boğuk ve sorunlu bir akira kurosawa filmi. filmi izlerken fenalıklar geliyor insana.. Yarısında kapattım sonra dedim "lan o kadar insan beğendiyse (bkz: imdb top 250) bende mi bir sorun var ? açtım devamını izledim ama yok olmadı arkadaş. zorla değil ya..

Ayrıca Amerikalılar "The Magnificent Seven" adıyla 1960 yılında bunun yeniden çevrimini yapmışlardır..
filmden bir replik : *
Seven Samurai:

köylüler, her hasat vakti köylerini basıp pirinçlerini, paralarını vs. alıp giden eşkiyalardan bunalmışlardır. toplanıp karar alırlar; kendilerini korumak için Samurai kiralayacaklardır,

Yaşlı ...adam: git köye in, bizim için savaşacak samurai bul.

Genç köylü: ?? iyi de onlara ne vereceğiz? hiç paramız yok ki?

Yaşlı adam: (düşünür) biraz pirincimiz var.

Genç köylü: Pirinç mi? pirinci ne yapsınlar?!

Yaşlı adam: Onları iyice gözlemle, aç gibi duranlarla git konuş...
kurosawa filmidir. o dönemde böyle bir filmi yapabilmiş olmak büyük bir başarıdır. senaryosu ve oyunculuğuyla dikkat çekmektedir.
ölmeden önce izlenmesi gereken 10 filmden biri.
dönemin şartlarında bir filmin nasıl yapılabileceğini göstermiştir bizlere birdiğeri için; casablanca.
her karakteriyle ayrı bi dünyayı gösterir, ayrı yeteneklidir ama hepsinin ortak bir yanı vardır oda yürekten savaşmaları. hele şu ismini hatırlayamadığım dengisiz çocuğun mücadelesi ibretliktir.
çırak veledin aşk hikayesi, karısı haydutlar tarafından fahişe edilmiş adam, yine dengisiziz adamın hayat hikayesi... ve bunların yanında savaş filmi olması, gerçekten mükkemmel bir filmdir vakit kaybına gerek yok hemen izleyin.
3,5 saatlik akira kurosava filmi.
son izlediğim 3 saati aşkın film titanic'ti, o da onca efektin, kate winslet'ın memelerinin hatrına ite kaka gitti.
bu öyle böyle değil. 50'lerde kotarılmış, efekt mefekt hak getire, meme desen ucu bile yok, ama başladıktan sonra anca kapanış jeneriğiyle gözlerini kırpabiliyorsun.
kambei ustanın (takashi shimura) her kelamı özlü söz.
al duvarına çak, o derece.
kikuchiyo (toshirô mifune) ise filmin mizah yükünü muhteşem oyunculuğuyla sırtlamış.
kurosava'nın atları da başrolde, hep olduğu gibi.

film, tipik iyiler-kötüler çatışması üzerinden derdini anlatıyor.
tipik derken kurosava gerçeğini gözardı etmemek gerek tabi.
iyiler kazanır, kötüler kaybeder klişesi bu denli sıradışı bir şekilde, 7. sanatın henüz emeklediği dönemde, bu denli aşılmaz kılınır mı?
e be kurosava, senden sonrakiler ne bok yiyecek şimdi.
iyi-kötü filmi çekmeye niyetlenen insan "ulan shichinin no samurai çekilmiş, onun üstüne ne desem ali topu tut" olacak demez mi?
ne kırıyorsun çocukların hevesini?

bu filmde de iyiler kazanır, kötüler kaybeder.
ama işin ilginci, filmin finalinde izleyici 3.5 saat boyunca biriktirdiği enerjiyi katharsis'e dönüştüremez. çünkü iyiler filmlerde olduğu gibi değil, gerçek hayattaki gibi kazanır.
yani bedel ödeyerek.

yani film kısaca diyor ki;
mallığın âlemi yok, zalimler tarafından tek tek sikileceğinize, birleşin örgütlenin zalimleri sikin, kurtulun.
her gece yatmadan önce parça parça izleyerek 3 günde bitirebildiğim film. öyle bir zamanda çekilmiş ki bu film zamanın tüm şartlarını içerisinde barındırmıştır. sinemada ve hayatta kalıcı olmanın temel şartı hayata dair birşeyleri paylaşabilmekse eğer bu film gerçekten toplumsal bir olayı tüm sadeliği ve samimiyeti ile anlatıyor.
siyah beyaz ve uzun olduğu için izlenmeye üşenilen kült film.
bir çeşit efsanedir.
eğer kurosawa'nın o masum ama bir o kadar da 'bu işi hiçkimse benden iyi yapamaz' gülümseyişini gözünüzün önüne getirerek izlerseniz 3 buçuk saat göz açıp kapayıncaya kadar geçecektir. ama ortada bir gerçek var, gerçekten bu işi ondan daha iyi yapan ancak bir kaç kişi daha vardır.
filmin gittim en uzun versiyonunu izledim sıkıntıdan patladım. tam üç buçuk saatti.. siyah beyaz filmlere bayılırım, süre sıkıntınmda yoktur. bu film nedense sıktı. tabii bu benim kişisel bakış açım, filmi kötü yapmıyor. 1954 yılına bakıldığında bir kere konusu çok iyi işlenmiş. öyle kolay kolay da filmden sıkılan biri değilimdir siz düşünün. japon filmlerinin de başyapıtıdır.. savaş sahnelerinden çok savaş öncesi sahneleri, karakter değişimleri ve karakter yansılmaları zevk veren epik film. bir çok karakterin hikayesine kısacık zamanlarda müthiş bir başarıyla anlatan, samuray tarihinden bir kesit bir eleştiri sunan bir film bu. karakterlerin bazılarını kısa sürede içselleştirip bizden biri yapmış kurosawa. çekildiği yıl göz önüne alınınca nasıl bir başarı sahibi olduğu anlaşılabilir. insanın orada savaşası geliyor. kült filmdir, ancak siz siz olun filmi gece izlemeye kalkmayın. *
(bkz: seven samurai)1994 yapım ve izlediğim en iyi filimlerden biri olan film. her şeyden önce gerçekçi bir film olması en büyük artısıdır. bir kişi dünyayı kurtarmadı en azından. karakterlerine gelince her birinden ayrı bir filim olur kanımca. ayrıca sen çok ciddi bir olayın içinde beni güldürebilirsen ben seni izlerim.
Bugün itibari ile sinema-tv yüksek lisans sınavında bana sorulan, en sevdiğiniz filmler hangileridir , sorusuna verdiğim cevap.
uzun süresine rağmen sıkmayan japon sinemasının ve dünya sinemasının en nadide eserlerindendir.

benimde en iyi olarak görebileceğim bir kaç filmdendir.
olağan üstü japon filmi. kurgu müthiş. karakterler olağan üstü ayrıca çok gerçekçi bir film. izleyiniz beğenmezseniz ve özellikle bir bölümünde gülmezseni mesaj kutumu ışıldatınız.
tam bir ak realizm örneği olan siyah beyaz japon filmi.
siyah beyaz olması 16. yüzyıl japonyasını bize yansıtması açısından büyük bir avantaj olmuştur. filmi izlerken sanki orada elinizde kargıyla düşman bekliyor hissine kapılırsınız. şahsen sinema için en önemli unsurlardan biri olduğunu düşündüğüm detaylı anlatımın belki de sinema tarihindeki öncülerinden ve en başarılılarındandır "yedi samuray". klasik köylü tipini biraz çıkarcı biraz kurnaz biraz da vefasız olarak yoğurup önümüze koymuştur Akira Kurosawa. hollywood sinemasının süper, yenilmez, gururlu, olgun, güçlü kahraman anlayışını henüz ortaya çıkmamış bile olsa ta 1954 yılında kırmıştır.

uzun bir film olmasına rağmen sıkıcı değildir, tarihi sevip alternatif ama yüksek seviyeli, kaliteli filmler arayanlar için en ideal filmdir diyebiliriz.

izleyin, izlettirin.