bugün

sey it rıza nın hakkındaki gerçeklerdir.

Dersim’i bombalayan...

Devlet değil, CHP.

PKK’yla masaya oturan...

AKP değil, devlet.

*

iyi di mi?

*

Sene 1937... Mustafa Kemal, başbakan Celal Bayar’la birlikte Tunceli’ye gelip, Murat Nehri üzerindeki Singeç Köprüsü’nün açılışını yapacaktı. Köprünün ucunda karakol vardı. Basıldı. 33 asker şehit edildi. Peşinden... Telefon hatları kesildi, pusular kuruldu, Mazgirt Köprüsü havaya uçuruldu, jandarma taburu vuruldu, 56 asker daha şehit oldu.

Film koptu.

*

Elebaşı Seyit Rıza’ydı...

Başbakanımızın “hikâyesi yürek burkucudur” dediği Seyit Rıza.

*

Kukla’ydı...

Kendisini oynatanların ipleri bıraktığını hissedince, paniğe kapıldı, ingiltere Dışişleri Bakanı’na mektup yazdı, Suriye’deki ingiliz Elçiliği’ne gönderdi.

*

Yalvaran mektubunda, Anadolu için “çorak toprak” derken, “Kürdistan bereketli toprak diyordu... “Sayın ekselansları” diye başlıyor, “Türk Hükümeti yaptığı anlaşmalar sayesinde dış baskılardan kurtuldu, Dersim’e girmeye kalkıştı, Türk ordusunu başarısızlığa uğrattık, direnişimiz karşısında Türk uçakları bombalamaya başladı” diye vaziyeti anlatıyor, “sayın ekselanslarına sesleniyorum, hükümetinizin yüksek manevi etkisinden Kürt halkını yararlandırmanızı istirham ediyorum, en derin saygılarımın kabulünü rica ediyorum” diye bitiriyor, “Seyid Rıza” diye imzalıyordu.

*

Hal böyleyken... Seyit Rıza’yı “masum” göstermeye çalışan arkadaşlar, böyle bir mektubun asla varolmadığını iddia ediyor. Altında kabak gibi “Seyid Rıza” imzası bulunmasına rağmen, Seyit Rıza yazmadı, Nuri Dersimi yazdı diyorlar. Üstelik, sanki Fransa babamızın oğluymuş gibi, “o mektup Fransa’ya yazıldı, Fransa Devlet Arşivleri’nden doğrulamak mümkün” diyorlar.

*

Gel gör ki...

*

Londra’da The National Archives diye bi yer var. ingiltere devlet arşivi... Kayıt ofisine gidiyorsun, “FO 371/20864/E5529” numaralı belgeyi rica edebilir miyim kardeş diyorsun, hay hay deyip, yukardaki mektubu veriyorlar. 50 pens filan, fotokopisini alabiliyorsun.

*

Demem o ki.

Taa 1937’ye gitmek zor ama...

Buckhingham Sarayı’yla The National

Archives’in arası metroyla üç dakka.

*

Hazır, frak giyerek yakasına şövalye nişanını takan Cumhurbaşkanımız ordayken... Yemekte Windsor kuzusu ikram eden Kraliçe’ye “tarihimizle yüzleşelim” dese fena olmaz yani.

Yılmaz Özdil
o zaman bok yoluna gitmiş. 3-5 seyit öldü diye meclisi mi toplayalım?
yine bir kürt, yine bir mağdur.
atatürk'e saldırsa bile mağdur...
(bkz: say it rıza)
necip fazıl'ın son devrin din mazlumları isimli kitabında ayrıntılı bilgi edinebilirsiniz.
hangisi gerçek olursa olsun 90 yaşında yaşı küçültülerek asılmış bir insanın ismiyle dalga geçmek adiliktir. yılmaz özdil yazdıysa kaynak ve tarih verin.
bilinmeyen gerçektir.

yalnız; asılırken "evladı kerbelayız, hatasızız, ayıptır, günahtır, zulümdür." diyen alevi/zaza birinin haksız olduğunu sanmıyorum.

ah cumhuriyet ah, at iziyle it izini öyle bir çorba yaptın ki, yıllardır çözemiyoruz.
yaşı büyütülüp idam edilen erdal eren'in yanında esemesi okunmayan ve sikimde dahi olmayan gerçektir. kimin neyin gerçeği, mide bulandırmaktan başka bir şey değil.

başbakan oy derdine düşmüş kimi gazlıyayım da gündemi kendime çevireyim hesapları yaparken kah dört dörtlük alevi oluyor, sınırın içinde pkk bayrağını asıyor ses yok, 80 sene önce dönmüş olayların peşinden koşup kimin yarasını kapayacak kimin derdine derman olacak bilinmez bir gerçek.

unutmayın;

kendinize bir gerçek yaratamazsanız, yaşayamazsınız.

herkesin kendine göre bir gerçeği hep olmuştur.
lan zaten 7 düvele karşı mücadele verilmiş. askerler orada açlıktan taş yemişler tok tutsun diye. mideleri kanaya kanaya savaşmışlar bir de bunların özgürlük zırvalarıyla mı uğraşacak atatürk.
seyit rıza nın diliyle tanımlayalım, düşkün insan iftirası.
güncel Önemli Başlıklar