bugün

erich fromm'un, içinde sevgiyi çok gerçekçi bir şekilde anlattığı kitabının türkçe ismi...
sevgi hakkındaki düşüncelerimin değişmesine sebep olan, etkileyici, okunmaya değer bir kitaptır...
sevgi öğretilmez, kendiliğinden doğar sanat oluşu burdan gelmektedir...
ilk sayfalarında, erich fromm'un aslında sevginin öğretilebileceğini savunduğu kitabıdır... erich fromm, sevginin aslında bilgiden doğduğunu iddaa eder...
eroinde* de bahsi geçer.
alınan fakat okunmayan 10 sayfa sonra bırakılan, kitaplığın tozlu raflarına emanet edilen kitap. istisnalar kaideyi tabii ki bozmaz bilmem belki de ben istisnamım. *
(bkz: ota boka sanat demek)
alman fromm prezervatiflerini çağrıştırıyorsa, pornografik öğeler içeren bir kitapçık olduğu sanılabilir. halbuki masumdur.
kişisel gelişim kitabı tarzı sikko bir kitap beklerken ters köşeye yatırmış,ufuk açmış,başucu kitabı.erich abi bu kitapta modern insanın aşk/evgi konularında neden çuvalladığını ayrıntılı biçimde anlatmış,sevmenin sanat gibi disiplin,azim ve emek istediğinden dem vurmuştur.
sevmek bir sanatsa eger

ben bu kübik dünyanın picassosuyum

Ve sevgi yaratılan birşeyse eğer

ben senin ve kendimin tanrısıyım.
(bkz: die kunst des liebens)

"bir kişiyi ihtiyacımız olduğu için mi severiz, yoksa sevdiğimiz için mi ona ihtiyaç duyarız"

kitabın en taşşaklı sorgularından biridir. bütün hayatı boyunca bu "soru" dan kaçan bireyciklerimiz genelde okuduklarını anlamadıklarından , kitap için övgü dolu sözler sarfederler.

bir de kitap erkek bakış açısından ele alır çoğunlukla meseleleri ama nedense hanım kızlarımız pek düşkündür buna. okuduğunu anlamamak demiş miydim ?

edit : eksile ellerin dert görmesin.
orijinali;

(bkz: die kunst des liebens)

ingilizce çevirisi;

(bkz: art of loving)

olan erich fromm şahanesi.

öncelikle asla ve kat'a bir kişisel gelişim kitabı değildir.

yazarın da kitap önsözünde belirttiği üzre: "kitap sonunda insan kesinlikle 'sevme'yi öğrenir" diye bir kural yok.
belki okunduğu vakit sevme, sevgi, aşk kavramlarına bakış açınız değişebilir.

kitaptan birkaç dikkat çekici alıntı:

"sevgi nesneden bağımsızdır."

"kendini sevmek narsizm değildir." (freud'la farklı olduğu noktalardan biri)"
kendini sevmek de diğerlerini sevmenin bir parçasıdır."

"ataerkil toplumlar baba sevgisiyle, anaerkil toplumlar anne sevgisiyle şekillenir. (baba sevgisini kazanmak için çocuk kardeşleriyle rekabet eder, anne sevgisi ise koşulsuz sevgidir, çocuk kardeşleriyle her zaman eşit derecede sevilir.)"

"vermek almaktan üstün olduğu sürece sevgi realize olur."
http://www.fturka.com/psi...e-sanati-erich-fromm.html
(bkz: ibrahim tatlıses)
herkes beceremez.
"Sevgi; iki insanın birbirlerine varlıklarının özünden bağlanması, dolayısıyla herbirinin de kendisini varlığının özünden tanıması durumunda doğabilir ancak. insan gerçekliği de, canlılığı da, sevgisinin temeli de işte bu ''özden tanıma'' yaşantısında yatar. Böyle yaşanan sevgi sürekli bir meydan okumadır; bir dinlenme yeri değil, tersine, birlikte oluşma, büyüme ve çalışmadır; uyum ya da çatışma, neşe ya da üzüntü olup olmaması bile önemsizdir artık; temel gerçek şudur: iki insan birbirlerini varlıklarının özünden tanırlar, kendilerinden kaçmak şöyle dursun, kendilerini buldukları için bir olurlar. Sevginin varolduğuna bir tek kanıt vardır ancak; bağlılığın derinliği, seven kimselerin canlılığı ve güçlülüğü; Budur sevginin bulunduğunu gösteren meyve."
meraklıları için Sevme Sanatı ndan alıntılar dır:

1*-

Büyük çoğunluk sevme sorununu, sevmek'ten kişinin kendi sevme yetisinden çok, sevilme sorunu olarak görür. Bu yüzden onlar için önemli olan nasıl sevilebilecekleri, nasıl sevimli olabilecekleridir. Bu amaca ulaşmak için çeşitli yollara başvururlar.

Kaynak: Sevme Sanatı http://www.webhatti.com/k...sanati.html#ixzz2NQ8QX2Yz
whkaynak
2*-
özellikle erkeklerin yeğlediği yollardan biri, başarılı olmak, yaşadığı toplum içinde büyük ölçüde güç ve para elde etmektir. Kadınların seçtiği bir yol da, vücuduna, giyimine bakarak alımlı olmaya çalışmaktır. Kadınlarla erkeklerde ortak olan bir başka göze girme yolu, hoş davranışlar edinmek, ilgi çekici bir biçimde konuşabilmek, yardımsever, alçak gönüllü olmak ve kimseyi incitmemektir. insanın sevimli olmak için yaptıklarının çoğu başarılı olmak, “dost edinmek ve başkalarını etkilemek” için yaptıkları ile aynıdır. Aslına bakarsak bizim ekinimizdeki birçok insanın sevimli olmaktan anladığı, herkesin hoşuna gitmekle albenisi olmak arasında bir şeydir.
Sevgi konusununda öğrenilebilecek bir şey olmadığı sanısını doğuran ikinci önerme de sevginin bir yeti sorunu değil, bir nesne sorunu sanılmasıdır. insanlar sevme'nin kolay olduğunu, asıl güçlüğün sevecek – ya da sevilecek – nesneyi bulmak olduğunu sanırlar. Bu tutumun, çağdaş toplumun gelişme tarihinde yatan birçok nedeni vardır. (...)

Kaynak: Sevme Sanatı http://www.webhatti.com/k...sanati.html#ixzz2NQ8WXcIE
whkaynak
3*-
(...) Ekinimizde tümüyle satınalma açlığı üzerine, alanın da, verenin de isteyerek girdiği bir alışveriş anlayışı üzerine kurulmuştur. Çağımızın insanı vitrinlere bakmakla, peşin olsun, taksitle olsun alabileceği her şeyi satın almakla mutlu olabilmektedir. Çağımızdaki insanlar öbür insanlara da aynı açıdan bakarlar. Erkek için çekici bir kız – kadın için de çekici bir erkek – peşinden koşulacak ganimetlerdir. “Çekicilik” çoğu zaman, kişilik pazarında çok tutulan, çok aranan özelliklerden yapılmış bir pakettir. Kişiyi çekici yapan şeyler, gerek vücut, gerek kafa bakımından zamanın modasına bağlıdır. (...) Alışveriş üstüne dönen, maddesel değerlerin en üstün değerler olduğu bir ekinde insanlar arası ilişkilerin de mal mülk ve iş pazarında geçerli olan yöntemlere göre yönetilmesine şaşmamak gerekir.
(...)Cinsel kutuplaşma insanı özel bir birleşmeye sürükler. Erkek ve dişi öğelerin kutuplaşması tek tek erkek ve kadında da görülür. Nasıl fizyolojik bakımdan erkekte de, kadında da karşı cinsin hormonları varsa, davranış bilimleri açısından da kadın ve erkek iki cinslidir. içlerine alma ve nüfuz etme, madde ve ruh özellikleri taşırlar. Erkek – ve kadın da- kendi içinde bütünlüğe, ancak içindeki dişi ve erkek kutupları bağlaştırarak varabilir. Her türlü yaratıcılığın temeli bu kutuplaşmada yatar.

Kaynak: Sevme Sanatı http://www.webhatti.com/k...sanati.html#ixzz2NQ8qEBMA
whkaynak
4*-(...) Kadınla erkek arasındaki sevgide kadın da, erkek de yeniden doğar.
(...)Sevgide iki varlığın bir olması, gene de iki ayrı varlık olarak kalabilmeleri ikilemi gerçekleşir.
(...) O denli üstüne düşmesi çocuğunu çok sevdiğinden değil, onu sevememesini gizlemek istemesindendir.
(...) Bu açıdan bakılırsa insanın kattığı anlam dışında yaşamın hiç bir anlamı yoktur; insan başkalarına yardım etmediği sürece yapayalnızdır.
(...)Başka birisine kendime yetemediğim için bağlanıyorsam, karşımdaki kadın ya da erkek benim için bir cankurtaran olabilir belki ama aramızdaki bağ sevgi bağı olamaz. Çelişik gibi görünse de yalnız kalabilme yeteneği sevebilme yeteneğinin tek koşuludur.

Kaynak: Sevme Sanatı http://www.webhatti.com/k...sanati.html#ixzz2NQ8vbu5G
whkaynak
5*-evgi bir etkinliktir; edilgen bir olay değildir; bir şeyin içinde olmaktır, bir şeye kapılmak değildir. Sevginin etkin özelliği, en genel biçimde şöyle tanımlanabilir; Sevgi vermektir, almak değildir.
(...) Sevgiden vazgeçilemeyeceğine göre, sevgi konusundaki başarısızlığı yenmenin bir tek yolu kalıyor: Önce başarısızlığın nedenlerini incelemek; sonra da sevginin ne olduğunu anlamaya çalışmak.
(...) sevgi, sevdiğimiz şeyin yaşaması, gelişmesi için duyduğumuz etkin ilgidir.
(...) Olgun sevgi, “Seni sevdiğim için sana gereksinmem var” der
Sevgi yalnız belli bir insana bağlılık değildir; bir tutumdur; kişinin yalnız bir sevgi nesnesine değil, bütünüyle dünyaya bağlılığını gösteren bir kişilik yapısıdır. Kişi yalnız bir tek insanı seviyor, başka her şeye karşı ilgisiz kalıyorsa, sevgisi sevgi değil, birlikte -yaşamaya bağlılık ya da yaygınlaştırılmış bir bencilliktir.
(...) Başka birisine “Seni seviyorum” diyebilirsem, “sende herkesi seviyorum, seninle bütün evreni seviyorum, sende kendimi seviyorum” diyebilmem gerekir.

Kaynak: Sevme Sanatı http://www.webhatti.com/k...sanati.html#ixzz2NQ91jiBg
whkaynak
6*-(...) Birisini sevmek yalnız güçlü bir duyguya kapılmak değildir; bir karardır, bir yargıdır, bir söz vermedir. Sevgi yalnızca duygudan oluşsaydı birbirine ölünceye dek sevmek için söz vermek gerekmezdi. Duygular gelip geçicidir. Eyleme yargı ve karar karışmamışsa o duygunun ölünceye dek süreceğini nasıl bilebiliriz?
Sevgi; iki insanın birbirlerine varlıklarının özünden bağlanması, dolayısıyla herbirinin de kendisini varlığının özünden tanıması durumunda doğabilir ancak. insan gerçekliği de, canlılığı da, sevgisinin temeli de işte bu “özden tanıma” yaşantısında yatar. Böyle yaşanan sevgi sürekli bir meydan okumadır; bir dinlenme yeri değil, tersine, birlikte oluşma, büyüme ve çalışmadır; uyum ya da çatışma, neşe ya da üzüntü olup olmaması bile önemsizdir artık; temel gerçek şudur: iki insan birbirlerini varlıklarının özünden tanırlar, kendilerinden kaçmak şöyle dursun, kendilerini buldukları için bir olurlar. Sevginin varolduğuna bir tek kanıt vardır ancak; bağlılığın derinliği, seven kimselerin canlılığı ve güçlülüğü; Budur sevginin bulunduğunu gösteren meyve.

Kaynak: Sevme Sanatı http://www.webhatti.com/k...sanati.html#ixzz2NQ968FIF
whkaynak
Sıkılmama, sevmenin tek koşuludur. Sıkılanlar sevgi değil, arayış içindedir.
(bkz: Kamasutra)
kitabı alanlar, sevmeyi öğrenicem psikoljisiyle başlarsa daha baştan kaybeder. işte tam da bundan bahsediyor kitap. bence düşünen ve sorgulayan herkes okumalı bu kitabı.