bugün

O gün seni aylardır göremediğimden morallerim öyle bozuktu ki aylardan ramazan olmasına rağmen gündüz vakti iki tane bira içmiştim.

Günah melekleri bunu yazacak.

Fakat sonra niçin böyle bir vaziyet içinde bulunduğumu kendime soramadan edememiştim.

Hı evet.

Sen taşınmıştın ve ben sadece taşındığın mahalleyi biliyordum. Ve üstelik taşındığın mahallede bahçeli iki bin tane site mevcuttu.

Seni bulmam olanaksızdı.

Hiç mi ümit yok deseydik..

Ümit vardı.. Beyaz broadway.. Dedenin plakasını ezbere bildiğim bir beyaz broadwayı vardı. Eğer evlerin bahçelerinde 16 KU ile başlayan bir beyaz broadway görürsem sen o sitede olacaktın.

Yola koyulmuştum. Git gide akşam oluyor, iftar vaktine doğru tüm dükkanlar kepenk indiriyor, caddelere mahzun bir ıssızlık çöküyordu.

Gideceğim mahallenin nerede olduğunu bilmediğim için yola yaya çıkmıştım. Ve bulunduğum yerden 2 saatlik yürüme mesafesinde olduğunu öğrendim.

Ben seni görmeliydim ve bulmalıydım..

Evlerden çatal bıçak sesleri geliyor. Herkes yemek yiyor.. Vakit iftar vakti. Ve benim midemde sadece iki tane efes var sabahtan beri..

Düşüne düşüne, yavaş yavaş söz konusu mahalleye varmıştım. Bir de yorulmuştum ki.. Arama işine başlamadan önce bir parkta soluklandım.

Stratejimi belirlemiştim. Her sitenin bahçesinde broadway marka araba aramak. Birbiri ardınca sıralanmış parkların hizasına dizilen lüks sitelerin bahçelerinden birinde broadway marka araba görmüştüm. Fakat sağında ve solundaki arabalar yüzünden plakası görünmüyordu. içeri girmeliydim fakat site kulübesindeki güvenlik bana dik dik bakıyordu. Ve benim evlere şenlik, IŞiD'in intihar bombacılarına benzeyen bir tipim vardı. Bir sakatlık çıkmasını istemediğimden siteye girmek üzere olan 14-15 yaşlarında bir erkek çocuğunu durdurdum.

- kardeş bir bakar mısın.. Şurada duran beyaz broadwayın plakasını rica etsem bana söyler misin?

- tabii ağabey.

Geçmiş gün hatırlamıyorum. Değişik bir plaka söylemişti. Bende hemen oradan ayrılmıştım..

Lüks sitelerin aşağısında, söz konusu mahalleden ayrı bir dünya oluşturmuş gecekonduların önüne gelmiştim.

- ağabey bu mahallede tahmini kaç site vardır?

- iki bini geçik..

Saatim gecenin on biriydi. Umutlarım tükenmek üzereydi.

Gecekonduların ve lüks sitelerin ayırdığı yolun ortasında durmuş aval aval etrafıma bakınıyordum.. Derken 35 metre ilerimdeki sitenin bahçesinde, çocuk parkının içine park edilmiş, kaydırağın hemen sol tarafında bir beyaz broadway gördüm. Yaklaştım, yaklaştım.

Kalbim sevdiğim kızı görmüşçesine atıyordu.. Heyecanlanıyordum.

Yaklaştım... Plakayı görmeye 20 metre kala KU yazısını görünce, ne kadar imkansız bir iş başardığımı anlamıştım.

Samanlıkta iğne aramıştım ve bulmuştum.

Sevdiğim kız hemen arkasındaki evdeydi, hissediyordum..

Allahım, hayatımın en ilginç günü!
- aşkım 4-6 gol oynadım
Jahovic:
görsel
basit ve bilinen hata, sevilen kız için aileni karşına almak. sonrasında işler yolunda gitmeyince aileyle olan ilişkilerin sarpa sarması, biz demiştik demeler.
ben bırakıyorum beyler. yapmayın böyle şeyler. sonra şehirde yemek yiyecek restorant kafe bile kalmıyor.
yoruldum dediğinde sırtına alıp taşımak.
farklı şehirlerde olduğumuz için onu görmek için 2 yıl boyunca ankaraya gitmem ve canımdan cok sevmem sonuc ayrılık üstüne 2 ay sonra yeni sevgili.
o an en iyi şeyi yaptığınızı, onu çok mutlu edeceğinizi düşündüğünüz şeydir.

öğrenciyken, cebimdeki üç kuruş parayı biriktirip çok istediği bir şeyi almıştım. çıkmaya başlayalı da üç ay falan olmuştu ama geberiyorum sevgimden, ayaklarım yere basmıyor. yaz zamanı, kızılay'da bir dil kursuna gidiyor staj çıkışında, ben de ismen biliyorum ama bulunduğu binayı bilmiyorum kursun.

aradım, dedim çıkışa geleyim mi, alırım seni, bir şeyler içeriz. gelme dedi, vakit az, eve geçeceğim dedi. benim de aklımda hediyeyi vermek var ya, beş dakika da olsa görmek istiyorum. bir de güzel çikolata almıştım, o zaman köroğlu caddesinde butik bir çikolata evi açılmıştı. neyse, tamam iyi gel dedi, şu bina dedi.

gittim, bekliyorum, on beş dakika, yarım saat çıkan eden yok. mesaj atıyorum cevap yok, arıyorum cevaplamıyor. dedim ders devam ediyor herhalde. kapıda oturan değnekçi bir dayı vardı, ona sordum. ya amca, dil kursu dağılmadı mı? ne dil kursu yeğenim, o beş binada aşağıda deyince başımdan aşağı kaynar sular döküldü.

bana bilerek yanlış binayı söylemiş. ikinci arayışımda açtı telefonu, ben otobüsten indim, eve girmek üzereyim dedi.

ne diyeceğimi bilemedim. sonra anladım o akşam, hiç sevmemiş ki beni. yıkılmıştım.

neyse, sevilen kız için ya da adam için yapılan her şey çok değerlidir, çok güzeldir.

acı da olsa buruk da olsa bir anısı, hatırası olur.

ama sevdiğiniz kişi de sizi seviyorsa.

üzüldüm şimdi 13 sene önceki halime. yazık lan sana shadamehr.