bugün

ibneliğin orgazma uğradığı insanlık durumu.
(bkz: gavat) aynı kulturun insanı olmama durumu.
herkes konuşuyor, bir o susuyordu...

özünde gayet heyecanlı olan kadınım, dut yemiş bülbüle dönmüştü. yüzündeki ifade bana hiç unutamadığım bir huzuru anımsatıyordu. sessiz, mağrur, fedakar ve anaç...

nen var bir tanem dedim? niye solgunsun, neden hiç konuşmuyorsun dedim. kalk gidelim dedi. güzel gözlü kadın, sana ne oldu böyle, nedir bu son hallerin diye ekledim. çıkalım buradan anlatırım dedi. bir heyecan ve merak dalgasının esaretinde, üstün körü bir vedalaşmayla evin yolunu tuttuk. yol boyunca tek kelime etmedi, dünyanın en güzel gamzelerine sahip kadınım.

eve vardık, oturduk on yıllık kanepeye, ellerimi tuttu, gözlerime baktı; ben hamileyim dedi.ne, nasıl olur, diye diretecektimki, çocuğun benden olmadığını, bu duruma çok üzüldüğünü, aslında beni sevdiğini; ama kafasının karışık olduğunu bir çırpıda söyledi. öyle bir aceleydi ki konuşmaları, günlerdir hazırlandığını hissettim. bir çırpıda söyleyip bu kötü durumdan ruhunu azad etmek istediğini anladım. konuşamadım bir müddet; çünkü zihnim felaketin büyüklüğü karşısında görevlerini bir müddet askıya almıştı. böyle bir felakete vücudumun dayanamayacağını biliyordu akıllı zihnim.

bir müddet sonra, kekeleyerek; 'istersen doğurabilirsin dedim'. hayır dedi istemiyorum, aldıracam diye tutturdu. korkma dedim, ben hep yanındayım ve hep seveceğim seni dedim. sarıldı bana ağladı dakikalarca. allahım sevdiğim kadının bu denli yakınlığı beni öldürüyor. dayanamıyorum histerik ve kesik hıçkırıklarına...

kararlaştırdığımız gibi küretaj işlemi için hekime baçvurduk. randevu saati gelince işlem esnasında yanında olmamı istedi; lakin doktorun tutumu bizi bundan caydırdı. yarım saatlik bir işlem sonrasında, gözünde dehşet ve bitkinlikle belirdi sevgili kadınım. canından can alınmıştı, ancak bu kadar anlaşılabilirdi. sarıldıum ona, öptüm kokladım dünyanın en güzel bacaklarına sahip kadını.eve gittik . oturdum on yıllık kanepeye. onunla geçireceğim güzel yılları düşlemeye başladım. odada bir şeylerle uğraşıyordu. bir gün evlendiğimizde evin içinde aynı böyle salınmasını diledim tanrıdan, ardından tüm dillerde amin dedim. kapı aralandı; elinde küçük kahverengi bir bavul, dünyanın en güzel acımasız kadını belirdi. yanıma yaklaştı, öptü yanağımdan, kokusu kaldı tenimde ve ardına bakmadan çıkıp gitti. perdeyi araladım; bir araba vardı kapıda, aldı elinden bavulunu, sarıldılar birbirlerine. öyle bir sarıldıki, bana hiç öyle sarılmamıştı.

ve gitti beraber öldürdüğümüz çocuğun babasına, dünyanın en güzel giden kadını.

tanım: içinden çıkmanın mümkün olamdığı insanlık hali.
nadastaki tarlanın uçan tohumu kapacak kapasiteye geldiğinin göstergesidir. suç tarla sahibinindir.
Kocasından kalmışsa gayet normaldir.
doğacak çocuğun dayı diye seslenişi boynuzu dahada sağlamlaştırır.
rüya tabirleri kitaplarında çok aradığım ilginç olay, lakin bir şey bulamadım nitekim artık merak edecek bir şey de kalmadığından elemaN sarı saçlı, kırmızı gözlü mavi sakallı doğsa bile bir sigara yakmaktan öteye gidemeyeceğim.
bu kadar insafsızlık olmaz denilen durumdur. o işi yaparken adamı sevdiğini düşünmez mi bir an olsun insan. kan çıkartılıp katli vacibdir.
- cezmi, necla hamile kalmış

+ ne hamilesi lan

- hasitir sen bilmiyor muydun ya

+ lan siz yoksa...
karşılığında ne bok yerseniz yiyin, çıkaralamayacak bir boynuz takmanıza neden olacak olay.*
bir filmin başlangıcı olabilecek, ancak sağlam bir intikam ile rahatlanabilecek olaydır.
aldatılmaktır.
haklı haksız o pezevengin bulunup suç aletini kestikten sonra ağzına vermekle sonuçlanacak hede. gerçi olmayan biri için ters.
kişinin saflık derecesine göre baba olucağını düşünmesini sağlayacak durumdur.
insanın başına gelebilecek en dumur olaylardan biridir. insanı katil yapar.