bugün

canınızın, birtanenizin artık hayatta olmaması, sizi ebedi tarafta beklemeye geçmesi durumudur. hayatınızın anlamının bir anda yok olması, gündüzlerinizin gece olması, gözleriniz açık olsa bile bilincinizin kapalı olması gibi bir şeydir. nefesini bir daha teninizde hissedememek, ''seni seviyorum'' demesini bir daha duyamamak, sarılıp bir daha uyuyamamak demektir sevgilinin ölmesi.
sevgili eger 90 yas ve uzerindeyse normal karsilanmasi gereken durumdur.
(bkz: allah korusun).
Düşüncesi bile sizi ağlatmaya yeten,anında arkasından gitmeyi düşündürten tahtalara vurulası durum.
(bkz: allah kimsenin başına vermesin)
bu olaydan sonra kimseye güvenemezsiniz çünkü inandığınız, güvendiğiniz varlık sizi bırakıp gitmiştir. kalmayı ya da gitmeyi seçmek onu elinde değildir ama geride kalan buna inanmak istemez. şarkılarınızı dinleyemezsiniz. dinlerken kalbinize hançer darbeleri alarak bin kere ölürsünüz. kısacası kalanlar ölmeden mezara girer. allah korusun düşünmesi bile kötüdür...
seni kötülüklere karşı koruyacak olan kalkan artık yoktur. kendini zavallı, biçare ve bir o kadar da kırılgan hissedersin. devamlı içersin ve yaşadığın her gün için de tanrıya lanet edersin...
düşünmesinin bile şuanda ağlamama sebep olduğu durum.
aylar sonra gelen edit: hiçbir şey annenin ölmesi fikri kadar acı veremezmiş.
(#403395)
yaşamanın anlamını yitirmesi, geleceginin ve hayallerinin yok olup çok büyük bir pisikolojik baskı içine girmektir olsa gerek.
(bkz: die die my darling) *
garip bir $ey.
önce aklınıza yine garip $eyler geliyor: o gidenin yerini hiçbir dolgunun alamaması.. bazen sadece yüzünü hatırlamak.. titreyen konu$masını, sesini bazen. onunla gidilen yerlere tekrardan gidilmesi ama yalnız. bir bira söyleyip $arkılara e$lik edememek. ölümün, kanayan değil ama kanatmayı da durduramayan bir$ey olduğunun gürpedek hatırlanması ânında ardı ardına içten edilen küfürler; deli bir külfet yoğunluğu, mütemadî ba$ağrıları ardından, sessizce solmak. bir çiçek olunmasa da solmak..

gerisi safî bo$luk; o me$ru tepkisizlik.
(bkz: my dying bride)
(bkz: duman)
(bkz: bal)
sevgilinin olmesi

16 agustos 1999'u 17 ağustos 1999'a bağlayan gecedir. sevgilinizle adapazarı'nın eşsiz bir sokağında elele tutuşmuş dolaşıyorsunuzdur. sevgilinizi saat 00:00 da evine bırakmışsınızdır. siz de ailenizle kaldığınız eve, askeri lojmanlara doğru gidersiniz. eve 01:00 gibi gidersiniz acayip bir sıcak vardır. içini sıkar adamın. sevgilini ararsın. oda uyumuştur. açmıyordur telefonunu. neyse arkanı dönersin uyumaya çekilirsin. tam böyle dalmakla dalmamak arasında gidip gelirken bir ses gelir ve uyanırsın sonra devam eder. sonra annenin çığlığı ortalıkta dolaşır. gözlerin bulanır. kalkarsın annen herkes aşağı der. çıkarsın aşağı lojmanlarda herkes dışardadır. ama dışarıda adam gibi apartman kalmamıştır ayakta. sonra kardeşini teselli ederken bir anda sevgilin takılır aklına hiç düşünmezsin evin yıkılmış olabileceğini. sonra askerlerden biri babana durum değerlendirmesi verir. sen de dinlersin ve asker o acı sözleri söyler, "bütün evler yıkılmış komutanım". sen o haberi duyunca annenle babanla helalleşip aşağı sokağa gidersin. ve gördüğüne inanamazsın. sevgilinin evi çökmüştür. kafayı yiyecek gibi olursun ve askeri helikopter sesleri gelir. kurtarılması için bağırırsın ama askerler başka yere giderler. her yerden bağırışlar yükselir. sen de apartmana bağırırsın sevgilinin adını. ama cevap gelmez. kim onlara zeminde otur demiştir? sabaha kadar orada beklersin. sonra kurtarma ekipleri gelir yapacak bir şey yoktur. ekiplerle o apartmanda kazı yaparsın. yüzlerce kiloluk kolonları kendi başına kaldırmaya çalışırsın. sonra da cesetler bir bir çıkmaya başlar. ama kız arkadaşın yoktur. 2 günün sonunda artık bitirmişlerdir. cesetler üzücüdür ama senin sevgilin hakkında hiçbir kanıt bulunamamıştır. gitmemeleri için yalvarırsın ama gitmelilerdir. başka bir apartmanda bir ailenin sesi gelmektedir. sonra yine beklersin 5 günün sonunda bir kız cesedi çıkarırlar. sonra bir adam ve bir kadın daha bakarsın ki suratı paramparça olmuş bir kız. boynunda senin hediye ettiğin kolye var oradan tanırsın. gidip de sarılamazsın. sonra çadıra gidersin 3 gündür uyumuyorsundur. sonra hayat bu ya babanın taini çıkar ve ankara'ya gidersin. ankara'da yaşarsın. ya da yaşama takliti yaparsın. sonra 3 sene okula ve okumaya ara verir psikolojik tedavi alırsın ama aklından bu olay hiç çıkmaz.

ek not: bu olay markasız'ın çok yakın bir arkadaşının başından geçmiştir.
bilirsiniz mona roza yı .. ve mona roza yı..sezai karakoç'u , muazzez akkaya'yı ..bu hazin aşkın, ondan daha da hazin sonunu ..

ben kandan elbise giydim hiç değiştirsinler istemezdim

kendinden birşeyler kattın
güzelleştirdin ölümü de
ellerinin içiyle aydınlattın
ölüm ne demektir anladım

yer değiştiren ben değildim
farklılaşan sendin
sendin bana gelen aynalarla
sendin bana gelen sendin

artık ölebilirdim
bütün istanbul şahidim
ben kandan elbiseler giydim
bundan senin haberin var mı
şaka gibi bir şey.
çünkü sevgili hiç ölmez.. ya da sen ölmez diye bilirsin. her zaman bir telefon kadar yanindadir. küs bile olsan orada bir sevgilin vardir, uzaklarda da olsa varligi yeterlidir. çünkü ertesi gün tekrar görüşeceksindir, çünkü haftasonunu birlikte geçireceğin kişidir, çünkü daha gezip tozacağın bir sürü yer vardir, yiyip icecegin bir sürü şey vardir, yapilacak bir sürü plan vardir. ayni universiteye gidip, ayni sehirde ayni evde yasama tutkusuna kapilirsin. o yüzden sevgili hiç ölmez. yarina umutla bakmani saglar cunku o senin sevdicegindir. butun bunlara inandigindan dolayi, ölüm hic aklina gelmez ve inanmazsin boyle bir seye.

bir gece telefon gelir, * telefonun ucunda yillar önce sevgiliyi tanistiran arkadasin arar. ama bu sefer arama sebebi ayirmak icindir. ruya hatta kabus gordugunu dusunursun. sonra bir sürü küfür edersin, bunun sakasi bile olmaz ulan dersin ama essogluessek o kadar israrlidir ki elinle tuttugun telefonun yandigini hissedersin. elin yaniyor sanirsin ama yüregin yanmaya baslamistir o an. gözünde birden arasin ölümü canlanir *. acaba ben de bir romanin icinde miyim ? caresizlikten baska bir sey yoktur onunde. hic ölmeyecek kisi artik ölmüstür ve paramparca bi hayat sana kucagini acmistir. artik ne dersler ne universite ne de baska seyler umrunda degildir. hayatin akisi, egitimin, arkadaslarin hepsi onunla beraber mezara gitmistir. hatta sen de oradasindir.

yillar gecer. etrafından duydugun şey hep aynıdır. "hayat devam ediyor" *. evet ama sana degil baskalarina devam ediyor o hayat.
mezardan cikabilirsen ne mutlu sana.

siradaki sarki size gelsin. (bkz: yalniz sarki) *
(bkz: hayattan kırmızı kart görmek)
en kötü anlardan biri.
kişiyi derin bir depresyona sokacak durum. her şey çok zor olacaktır. profosyonel bir destek gereklidir.
dayanılmaz bir acıdır. ona asla dokunamayacağınız ve gözlerinin içine bakamayacağınız gerçeği içinizi parçalar. alışmak çok zaman alır, önemli olan alışmamayı tercih etmemek. herşeye rağmen yaşamaya mecbursun.
ölümdür.sevgili tek başına ölmez.sevgilisi de onunla ölür.
sevgili eger hayatıın merkezındeyse onun olumuyle kısının de merkezı sasar, hayatı kayar. aman ne acı bır seydır yarabbııı!!! sankı dogdugu gunden berı sevgılısı de bıtap dusecek uzuntuden. atlanmaması gereken baska bır mesele de eger olmemıs yasamıs olsaydı, canı sıkılınca terk edecekcektı. buradan ölen sevgiliye allah rahmet eylesin der, ruhuna 3 ihlas 1 fatiha gönderirim. * *
(bkz: ben öleyim)
tarif edilemez duygu..herşey anlamını yitirken nasıl tarif edilebilir ki zaten..herşey çok uzakta,dün beraber yürüdüğünüz o yol çok uzakta,yarısı hala dolu başucunuzda duran kadehi çok uzakta,dinlediğiniz şarkının melodileri çok uzakta,o çok uzakta..geriye kalan yok zaten,gelecekte onunla yok..nasıl yaşamalı insan acısını doyasıya,kabullenmekten başlayarak mı..anlamını yitiren o kavgalar,o kırgınlıklar götürebilir midir onun olduğu yere,yanınızda pişmanlıklarla..
intihar sebebidir.
güncel Önemli Başlıklar