bugün

burnundan soluduğun anda gözlerinden şimşekler çaktığında sevdiceğinini yüzüne baktığında bir çift mavi göze aldanmak gülünce gamzeler açan yanaklarına bakınca içinin erimesi durumudur.
Pazar sabahı olmuş uyku bitmiştir, ancak sevdiceğin hala mışıl mışıl uyumaktadır, uyandırmaz hatta kıpırdamazsın, iki saat boyunca nefesini içine çeker mest olursun.
ayrılmak isteyip de ayrılamama sebebidir.çünkü, sevdiğin bir insandır ve kırmak,üzmek istemezsin ama a$k yoktur artık ve bunun kar$ı tarafa söylenmesi adeta bir i$kencedir.. o yüzdendir ki, a$ık olmadığın biriyle ili$ki ya$arsın.. (bkz: ben bunu gördüm)
sevdiğini pamuklara sarmak istemek, yüzünün birazcık bile asıldığını görmeye dayanamamak.
gerçekten seven her insanın yaptığı eylem.
seni kandırsada , o sana kıysada ; belki ona degil ama kendi temiz hislerine duydugun saygı yuzunden yaptıgın eylemdir.
bakmasına kıyamamaktır. öyle bi bakar ki, öyle şeyler anlatır ki gözleriyle bi tuhaf olur insan, kıyamazsınız içinizden anlatamadım şimdi. *
kızdınız diyelim, ağzınız açılır, ama gözleriniz gözleriyle buluştuğunda, çakmak çakmak bakan iki fener söndürür içinizdeki alevi. o yanınızda değilse aklınıza gelir, azarlama kararı alsanızda o gelince yine geçer, bu böyle sürüp gider. kısır bir döngüdür. taa ki evlenene ve ya ayrılana kadar.
sen kıyamazsın; o sana kıyar hatta; o seni kıyar..
demek ki neymiş; seven kıyamaz..
sevmeyen kıyar...
uzaktaki sevgili deli gibi özlenmesine rağmen çok yorgun olduğu görüldüğü için tüm özleminizi bir kenara bırakıp "hadi uyu" demektir.**
eninde sonunda bir sekilde tepemize cikartan eylem..
üzecek cümlelere kıyıp, suskunluğa gülümsemeler eklemektir. kıyamamak bir eylem biçimidir aslında... her defasında mağlup bir zafer muştulayan...
kıyamayıp, susup, gülümseyip, üstüne bir de "sorun değil, sen üzülme yeter ki" diyerek sarılırsanız hemen inanır, omzunun arka tarafına uzanan yüzün nasıl da buruştuğunu göremez ki..titreyen çeneye karşı galip gelmeyi başarmış bir tebessüm yayılır dudaklara, sarılma faslı son bulurken hemen iliştirilir surata o gülücük. unutulur mu bilinmez, ama doğru, kıyamaz insan sevdiğine..
sözlüğe resim koymak sonucu sevgilinin arayıp ağzına ne gelirse söylemesi. ondan sonra seven kıymaz sevmiyen kıyar edebiyatı yapmaktır.
sevende kıyar, sevmeyende. herkes lafını bilmeli.
***akıllar pazara çıkmış deli gitmiş yine kendi aklını almış.
(bkz: sevmeye kiyamadigim)
sevdiğini karanlık gecelere ortak edememek, diye tanımlar yüce insan leman sam..
(bkz: insan sevdigini siker mi)
o üzülmesin diye gecelerce ağlamayı, kalbin sızım sızım sızlamasını göze almaktır, belki o da ağlayacaktır bir süre * ama ileride yaşayacağı mutlak üzüntülerden onu korumaktır, biliyorsunuzdur çünkü ikinizi nasıl bir hayat nasıl bir kavga beklediğini.onu bu kavgaya ortak edip sırtına yükler bindirmek istemezsiniz.ve çeker gidersiniz, bağırır arkanızdan hani seviyordun diye, içiniz yanar, ama gidersiniz.

(bkz: sen yanma diye)
(bkz: sevdiğine kayamamak)
sevdiginizin size kiyabilmesine mani olmayan durumdur, ki tarih bunun ornekleriyle doludur.**
soğuk havada eldiveninizin tekini sevgiliye vermektir. hatta tekiyle yetinmeyip diğer eşinide sevgiliye feda etmektir.
karşındakini kırmamak daha fazla incitmemek için susmak...söyleyeceklerini yutmak..ayrıldıktan sonra tüh keşke söyleseymim diye yanmak
Kıyamam Sana.

Sen ağlama ben olurum üzülen.
Sevgi dolu bakışından ezilen.
Gözlerinden yağmur gibi süzülen.
Tek bir damla gözyaşına kıyamam.
Her geçen gün sana özlem duyarım.
Ben aşkımı ibadetim sayarım.
Şunu bil ki hayatıma kıyarım.
Tek bir damla gözyaşına kıyamam.
Git diyorsan hayatından giderim.
Buymuş derim alın yazım kaderim.
inan sana bin kez yemin ederim.
Tek bir damla gözyaşına kıyamam.
sevdiğinin uykusuz kalmasına dayanamamaktır, hatta sabah işe gideceği ve yeterince uyuyamayacağını düşündüğün için içinin ezilmesi, gece ikide en yakın arkadaşını lafa tutuyor diye evden kovmana sebebiyet verebilecek durumdur.
ona karşı ne kadar kızgın olursak olalım onun canının yanmasını istememektir.çünkü biliriz ki onun canı yanarsa bizimki de yanar.