bugün

lisedeyken her pazartesi ve cuma günü müzik ögretmeninden çıkan ses. bununla birlikte el hareketleride sözde marsla bütünlük kazanmak için birseyler çizer durur havada.
okul töreni klişelerindendir.
öğrencilerin içlerinden "ses verme hocam bol bol not ver" dediği anlardır.
http://sinestezi.wordpres...6/acin-kapiyi-ben-geldim/
bütün okulun orkestra müzik hocasının da orkestra şefi zannedilmesi.
(bkz: sus veriyorum korkma)
(bkz: ses ve yalamaya devam et)
ses, sus , seks ... bunlar güzel şeyler.
-ses veriyorum korkma
+hassiktir yine korktum*
bunu söyledikten sonra ellerini kollarını sallayarak istiklal marşımızı okumaya başlar. fakat o eller kollar ne işe yarıyor hiç bir öğrenci anlamaz. hatta bizim hocamız bize marş okuturken gaza gelip "hakem sana kafam girsin" isareti var ya onu bile yapıyordu. böyle elini bir kaldırıyo , nah , işareti yapıyo , indiriyo , orta parmağını sallıyor falan. garipti yani.
müdür yardımcısının feryat figan 'evladım sus artık! istiklal marşı okunucak hala hayvan gibi konuşuyosn oku marşını git artık!!' sözlerinden sonraki birkaç saniyelik sessizliği fırsat bilen müzik ögretmeninin tek kişilik şovudur. Eller istemsiz hareket etmeye başlar o andan itibaren.
bkm mutfak ekibinin kullana kullana kaşar ettiği söylemdir. yeter lan her skeçte her skeçte.
(bkz: gaz veriyorum korkma)
gaz çıkaran yüzsüzlerin , yüzsüzlüklerine yüzsüzlük kattıkları söylem.

- kanka
+ he
- ses veriyorum korkma
+ ulan korkulmayacak gibi değil be,
- zartttt
+ hayııııııııır
ilk ve orta öğretim nostaljisi.
her pazartesi sabahı, sesi olmayan 2 müzik öğretmeninden birinin yaptığı ön hazırlıktır. gereksizdir zaten müzik geldiğinde öğrenciler söylemeye başlar.
istiklal marşı introsudur. bütün bir hayatı boyunca bu sesi duymamış insanlar vardır. zira pazartesi geç gidilerek sabah içtimasında bulunulmaz, cumaları kaçarak kurtulunur. *
Hatırlayanların 94 ve aşağı doğumlu olduğu göz dolduran ritüel.

Sonrasında hep kasetten çaldılar.
Bir zamanların, istiklal marşı okumak eyleminin olmazsa olmaz giriş cümlesiydi.
Edirne' de, Ardahan' da da aynı ritüelle başlanırdı.

Ses veriyorum, korkmaa demeden başlanmaz, doğru ses mi verdi acaba diye hiç sorgulamazdık.
Sesimizin önemi yoktu, aslolan bitmek bilmeyen kutsal duygumuzdu.
Hatırlayanlar net 94-95 Doğum ve aşağısıdır. Sonrasına hep kasetten direkt çaldılar.
Günümüz liselilerinin ve hatta üniversitelilerinin bilmedikleri bir efsane.
güncel Önemli Başlıklar