bugün

gerçekliği tartışmalı olmakla beraber şahsıma ait ve inandığım bir önermedir.

teorimi çok dallandırıp budaklandırmadan özetlemem gerekirse,

meslek hayatına atılan insan, üç yaşam tarzıyla karşılaşır. bunlar arasında gidip geleceği gibi birinde istikrar da sağlayabilir. bunlar:

1- mesleğe harcanan maksimum çaba, maksimum kendini geliştirme = ciddi anlamda başarı (bu, genelde boş vakitlerinde de uğraşmaktan zevk aldığı faaliyetleri meslek edinen kişilerde görülen, toplumun ancak %5'ini geçmeyen oranda görülen durumdur).

2- mesleğe mesai mefhumuyla yaklaşma, para kazanma endişesi, bilgi-birikimde statükocu anlayış = azıcık aşım, gâh ağrısız gâh hafif ağrılı başım. (toplumun büyük çoğunluğunda görülen durumdur).

3- mesleğe zorunluluk gözüyle bakma, erteleyicilik, hataları yalanla telafi etme, görevi ihmal ve sorumsuzluk = korkunç başarısızlık

işte bu üçüncü grup serbest meslek erbabının iyice boka battıktan sonra, sahifelerce mahkeme ve icra tutanağından sonra tek çıkış bileti vardır: "siyasete atılmak".

özellikle de ceza kovuşturmasına konu olmuş yargılamaları mevcutsa kesinlikle parlamenter dokunulmazlığı edinmek tek şansıdır.

sorumluluk, kurumsallaşma ve çalışma disiplini sağlanamadığında korkunç sonuçlar doğuran serbest avukatlık siyasetçilerin kaçış mesleklerinin başında gelmektedir.

(bkz: üstat kendini kurtardı meclise girdi)
(bkz: darısı başımıza)
güncel Önemli Başlıklar