bugün

artık tek isteğim uzakta saklandığım ağacın ardından çıkıp sana doğru birkaç adım atmak. uzaktan bile içimdeki çöle yağan bir yağmursun. duaya çıkmış gibi ellerimi açıyorum sana. bulutların arasından geçiyor süzülerek saçların. her teli boynuma dolanıp beni ardından sürükleyen görünmez bir kelepçedir.

pencerede duruyorsun, bir üstadın elinden çıkmış antika resimlerdeki gizemli leydiler gibi, yüzünde gizli bir hüzün. hüzün sanki görmediğim gizli bir yüzün. o pencereye ellerimi dayasam, cama düşen süluetine dokunsam...

seni yakından sevmek aşkların en güzeli. dokunmak dudaklarına, ezberlemek yüzünün kıvrımlarını...teninin kokusuna karışır baharın kokusu, bir bakarsın açmış kasımpatları, toprak kokmuş... yani seni sevmek farz olmuş.

seni yakından sevmek yeniden keşfetmektir dünyayı. bir kaşifim ben çölün ortasında ve artıyor sana olan sevgim yüzüme düşen her damlada...
aşkların en güzeli.
belli bi müddet sonra aşk olmaktan çıkacak hededir. en güzeli uzaktan sevmektir. dokunmadan, hayalini kurarak.
yakından sevilmiyor ki zaten sevdin mi uzaktan seveceksin yakından anca sövülüyor.