bugün

kendi içinde dehşet paradokslar barındıran veda cümlesi.
yolculuğa çıkarken söylenin ber laf değildir. zaten şu (bkz: elveda) kelimesi kadar efsunlu bir kelime daha yoktur. dönüşü olmayan yolları açan bir makine gibidir. kazdığı toprağı tekrar gerisin geri açtığı yola püskürtüp bütün yollarını kapatan. seni seviyorumun ardından gelen elveda bir gece telefonumuzun ekranına düşebilir, ya da bilgisayarın. ya da buluşmuşken bir parkta iki insan, birbirinin nemli gözlerine bakıp el ele tutuşup, ağlayarak seni seviyorum elveda demesidir, son bir defa sarılıp ayrılıp, ayrı yönlere yürümesi... hayatımızda bunu çok fazla yapmayız belki bir belki de hiç. ama bazen öyle bir yapışırki gırtlağına ejderha yok dersin. başka yolu yoktur. ölüm gibi işte, seversin bu dünyayı ama dünya sana kalmaz. sen gidersin sevdiğin her şey geride kalır, sonra bir gün onlar da gelir.

neyse efendim, bir insan başka bir insana seni seviyorum elveda demişse hayatının çok önemli kırılma noktalarından birini yaşamış demektir.
a change of seasons'ta var böyle bir şey, garip epey.

--spoiler--
she walked into the night
she turned for one last look
she looked me in the eye
i said "i love you, good-bye"
--spoiler--
bu akşam tüm cesaretimi toplayıp sonuçlarına katlanmak pahasına söyleyeceğim cümle.