bugün

semavi dinlerin kökeni sümerlere dayanır. tevrat, incil ve kuran sümerlerden etkilenilmiş hikayelerle doludur.

Sümerliler Tanrılar dünyası üzerine pek çok efsaneler geliştirmişler, şiirler ilahiler, törenler yaratmışlar ve bunları ilk defa yazıya geçirmişlerdir. Onların kurdukları dinler, zamanla tek tanrılı dinlerin temelini oluşturmuştur. Tek Tanrılı dinler dikkatle incelendiğinde, diğer tanrıların tamamen yok olmadığını açıkça görebiliriz. Bu dinlerde melekler, şeytanlar, cinler olarak varlıklarını korumaktadırlar.

Tek Tanrılı dinlerin temelini oluşturan Yahudi dininin ortaya çıkmasından en az bin yıl önce Sümerliler varlıklarını yitirmişlerdi. Öyleyse Sümer kültürünün etkisi israillilere nasıl ulaşmıştır? Sümer Devleri güçlü dönemlerinde Doğuda Hindistan, batıda Akdeniz’e hatta Kıbrıs’a, Kuzeyde Orta Asya’nın batısına, Güneyde Mısır ve Habeşistana kadar genişlemişti.

iÖ 2400 yıllarında Sami bir ırktan olan Kıral Sargon Sümer Devletini ele geçirerek bir Akad Kırallığı kurmuştu. Sonra yine Sami bir ırk olan Amoritler Babil Kırallığını kurdular ve eski Sümer Ülkesinin tümüne hakim oldular. Bu devirde Sümer dili ve yazıları çok gelişti. Tüm Sümer mitolojisi birçok kopya halinde yazıldı. Diğer kentlerdeki eğitim kurumlarına ve kütüphanelere gönderildi. Sümer eğitim tarzı, dili, efsaneleri, edebi yapıtları Babil okullarında öğretilmeye devam edildi. Sümerce en önemli dinsel lisan haline geldi ve bu durum isanın doğumuna kadar devam etti.

Tek tanrılı dinlerin atası olarak kabul edilen Hz. ibrahim, Tevrata göre, Mezopotamyada Ur kentinden Filistine göçmüştür**. Yani o bilgiyi taşımaktadır.

Sonra Babil Kıralı Nabukadnezzar iS 604-562 de Filistini ele geçirmiş ve tüm Yahudi bilginleri Babile sürgün etmiştir. Bu bilginler Babil kütüphanesini inceleme olanağını bulmuşlardır. Nitekim Tevrat, Babil sürgününden sonra yazılmıştır. Sözlü kaynaklara dayanan Tevrat, i.Ö. 5. yy (Pentauch) ve i.Ö. 8. yy. da kaleme alınmıştır.
AY KÜLTÜ
Sümer dininde ay kültünün önemli bir yeri vardır. Ayın göründüğü gün, 15 günlük olduğu ve görünmediği günlerde törenler yapılır. Hatta bazı yiyecekler yenilmezdi. islamiyet’te de oruç ve bayramlar Ayın görünüşüne göre düzenlenmiştir.

ŞERiAT-HUKUK
Sümer Kanunu Babil kıralı Hamurabinin yaptığı kanuna temel olmuş, ondan Musa’nın Yahudi kanunu, ondan da islam kanunu etkilenmiştir. Hamurabi’nin i.Ö. 1750 de Güneş Tanrısından kanunu alışının hikayesi, Musanın Tanrıdan kanunu alışına örnek olmuştur. Sümer Babil hukuksal geleneklerinden çıkan sözler ibrani kanunu Talmudda aynen bulunuyor.

* Ortodoks Yahudilerin boşanma terimi halen Sümerce bir kelimedir.
* Sinagogda Tevrat okunurken dinleyenler şallarının saçaklarını dokundurarak onu izlerler. Bu gelenek Sümerde hukuksal bir belgenin onaylandığını göstermek için tabletlere elbise kenarıyla basılmasını hatırlatır.
* Musanın kanununda bulunan ana babaya saygı, kimseyi, öldürmeyeceksin, zina yapmayacaksın, çalmayacaksın, yalan tanıklık etmeyeceksin, komşunun karısına ve malına göz dikmeyeceksin gibi kurallar Sümer Kanununda da aynıdır. Cariye hakları da tamamen aynıdır. Yalnız Sümer kanunu daha insancıldır. Göze göz dişe diş cezalar yoktur.
* Sümerde bekaret konusu önemlidir. Yazılı tabletlerden birinde bir kölenin zorla bekaretini bozan, ona 5 şekel ( israilde para birimi halen şekel) tahminen 40 gr. gümüş vermek zorunda. Bir başka tablette bir kadın bakire olarak evlendiği kocasından tazminat alıyor ancak dul olarak evlendiyse bu tazminatın yarısını alıyor.
* Eski Sümerlerde taşlama cezası var. iÖ 2200 lerde kral Lagaşın reformlarıyla kaldırılıyor. Tevratta taşlama cezası var, Kuranda yok.
Sümer’de sosyal adaleti koruyan Tanrıça yılda bir kere insanları yargılar. Bu inanış, islama Şaban ayının 15’inde Berat Kandili olarak girmiştir.

ESMAYÜL HÜSNA
Sümer Tanrılarının esas adlarından başka, niteliklerine göre diğer adları da vardı. Babilliler bu adlardan 50’sini yeni yarattıkları Tanrı Marduk’a vererek tek Tanrı düşüncesine doğru bir adım atmışlardı. Yani birçok vasfı taşıyan bir tek Tanrı. islam dininde Allaha verilen 99 ad (Esmayül Hüsna) aynı geleneğin bir devamı gibi görünmektedir.

AHiRET
Sümerlilere göre ölenler “kur” adı verilen karanlık, dönüşü olmayan bir yeraltı dünyasına giderler. Tevratta bu yol Şeol, Yunan da Hades, incilde cehennem, islamda Ahiret olarak devam etmektedir.

DiRiLiŞ:
Sümerlilere göre yeniden diriliş yoktur. Ancak çok özel durumlarda gölgeler yeryüzüne çıkabiliyor. Gılgamışın çağrısı üzerine arkadaşı Enkidu’nun gölgesi yeryüzüne çıkıyor. Tevratda da Samuel I.28 de Kıral Saul’un isteği üzerine Samuel’in gölgesi yeraltından çıkıyor.

Yahudi dinine Babil tutsaklığı döneminden sonra Perslerin etkisiyle, Zerdüşt dininde bulunan ölülerin tekrar dirilebileceği, cennet-cehennem ve Sırat köprüsü girmiştir. Kuranda esasında Sırat köprüsü anlayışı yoktur.

ÜSTÜN KAViM
Sümerliler kendilerinin Tanrılar tarafından seçilmiş üstün bir halk olduğunu yazmışlar. Tevrat da Yahve, Kuranda Allah, israiloğullarını üstün bir kavim yapar. ( Tevrat 14:6/ Kuran Casiye ve Bakara Sureleri)

LEVH-i MAHFUZ
Sümerler dünyadaki tüm olayların ve Tanrıların isteklerinin gökte yıldızlarla yazlı olduğuna inanırlardı. Kuranda aynı inanış Levh-i Mahfuz anlayışında devam eder.

SAYILAR
Sümerde 7 sayısı çok önemlidir. 7 gün geçmek, 7 dağ aşmak, 7 ışık, 7 ağaç, 7 kapı gibi.. Aynı şekilde Tevrat ve Kuran da da 7 sayısı önemlidir. islama göre cennetin 7 kapısı vardır. Sümer Yeraltı dünyasının da 7 kapısı bulunur.

iLAHiLER
Yahudi dinsel törenleri Babil’den alınmıştır. Şarkılar ve ilahiler Mezopotamyada yeni yıl bayramlarında söylenen şarkılara benzemektedir.

KURBAN
Sümerliler Tanrılarından bir istekte bulunmak yada bir beladan kurtulmak için yada adak karşılığında kurban keserlerdi. Bu kurbanlar sakatsız ve hastalıksız olmak zorunda idi. Kurbanlar için rahipler dua okurlardı. Kurbanın sağ kalçası ve iç organları Tanrıya takdim edilir, gerisi etraftakilere dağıtılırdı. islamda kurbanlar aynı koşullarda kesilmektedir. Dua okunur, sakatsız hayvan kesilir, sağ kalçası ve iç organları Tanrı yerine kurban sahibine bırakılır, gerisi dağıtılır..

ŞABBATH
Sümerlilerde okul tabletlerine göre 6 gün çalışma, 7. gün dinlenme var. Bu Yahudilere Şabat olarak geçmiş. Bu günün Cumartesi olması da Babillilerden geçmiş. Babilliler her ayın 7. gününde (Şapatu) bir kutlama yaparlardı. Bu nefis terbiyesini simgeleyen Satürn gezegenine adanmış bir gündü. (Saturday Satürn gezegeninden gelen bir gün adı, yani C.tesi) Kuranda bu gün Cumadır.

KiŞiSEL TANRI
Sümer yazarlarına göre her insanın ve ailenin bir koruyucu Tanrısı yada Tanrısal baba yerine geçen yi bir meleği vardı. Tevratta “ibrahim’in Nahorun Allahı, babaların Allahı hükmetsin” eklinde bir cümle var. Kuran da Kaf suresinde üzerinde bir koruyucusu ve denetleyicisi olmayan hiçbir kul olmadığı belirtilir.

KADIN:
Sümerliler kadınları bir tarlaya benzetirler. Aynı deyim hem Tevrat hem de Kuranda vardır.

RAHiBELER TANRININ GELiNi
Sümerlilerde rahibeler tapınaklara Tanrının gelini olarak çeyizleriyle giderlerdi. Bu töre Hiristiyanlıkta devam etmektedir. Törenlerde Meryemin heykelinin taşınması, Sümer törenlerinde Tanrı heykellerin taşınmasını anımsatıyor.

BAŞ ÖRTÜSÜ
Sümer tapınaklarındaki rahibeler genel kadın görevi yaparlardı. Bunlar Tanrı namına sex yaptıklarından kutsal sayılırlardı ve diğer kadınlardan ayrılmaları için başları örtülü gezerlerdi. iÖ 1500 lerde bir Asur kıralı tüm evli ve dul kadınları başlarını örtmeye mecbur etti. Bu bir ayrıcalıktı. Kızlar, cariyeler ve sokak fahişelerinin ise örtünmesi yasaktı.

* Bu gelenek Yahudilere geçer, dindar Yahudi kadınları evlenince saçlarını tıraş ettirip örtüye girerler. Hiristiyan rahibeler de aynı şekilde başlarını örterler. ilginç olan Tevratın son yazıldığı zamana karar Yahudiler arasında Tanrı namına fuhuş yapan kadın ve erkekler olması. Yahudi fahişeleri yüzlerine peçe takıyorlar.
* islamda kadın vücudu ziynet olarak tanımlanıyor. islamiyetten önce Arap kadınları yarı bellerine kadar çıplak gezerlermiş. Hatta islamiyetten sonra cariyeler, köleler giyinmezlermiş. Sadece evli kadınlar giyinirlermiş. ilk dönemde sadece Muhammedin eşleri giyinirlemiş. Kuran iffetli kadınlara giyinmeyi tavsiye ediyor. Ceza filan yok.
* Kadınlar Muhammedin dinini ilk seçenler arasındaydılar. Kuran kız çocuklarının öldürülmesini kesinlikle yasakladı. Kadınlara miras ve boşanma konularında yeni haklar verildi. Çoğu batılı kadın 19 yy a kadar böyle bir hakka sahip olmadı. Ne yazık ki, Hiristiyanlıkta olduğu gibi din, daha sonra metinleri kadınlar hakkında olumsuz yorumladı. Kuran bütün kadınlara peçe zorunluluğu getirmez. Yalnızca toplumsal konumlarının işareti olarak Muhammedin eşleri için bunu getirir. (Bu paragraf başka bir kaynaktan)

TANRININ OĞLU
Bazı Sümerli rahibeler evlenseler bile çocukları olmamalı idi. Kazara böyle doğan çocuklar öldürülürdü. Çünkü bu kadınlar Allahın karısıydılar. Doğan çocuklar da Tanrıların çocuğu sayılırlardı. Sümerliler bir ölümlüden Tanrının çocuğu olmasını itemiyorlardı.

Ve Kurandaki bir ayet, isanın neden Tanrının oğlu olarak kabul edildiğine bir açıklık getirir: Ali imran Suresinde imran’ın karısı, “karnımdakini sana adadım… Adağımı kabul buyur, adını Meryem koydum.. Rabbi onu hüsnü kabul gösterdi… Zekeriya onun yanına mabede her gelişinde ona rızk bırakır…” diye yazar.

Bu ayetten anlaşıldığına göre o zaman mabedler vardı. Tevrat ve incilde bu açıktır. Meryem mabede adanmış ve orada yetişmiş bir kızdı. Bazı kitaplara göre nişanlısı Yusuf’tan hamile kalmıştı. Oğlunu gidip ucra bir köşede doğurması Tanrının çocuğu olduğu için öldürüleceği korkusundan. isa büyürken Tanrının oğlu olduğu kendisine aşılanmış olduğundan “Ben Tanrının oğluyum” diyerek ortaya çıktı. Ölümünün nedeni bu olabilir.
GÜNAH ÇIKARMA
Hiristiyanlıkta olduğu gibi Sümerde de günah çıkartan Rahipler vardı.. Kırmızı elbise giyerlerdi.

KABE/PANTEON/AL-LAH/HAC
Arapların bir çoğu gibi, Muhammed de Antik Arap Panteon’unda, adı sadece Tanrı anlamına gelen Al-Lah adlı ilahın Yahudi ve Hiristiyanların Tanrısıyla aynı olduğuna inanmıştı. Gerçekten de Araplar, Al-Lah’ın anımsanmayan bir zamandan beri putu orda olmakla birlikte, kendilerine hiçbir peygamber veya vahiy göndermemiş olduğuna üzülmekteydiler. Bütün Mekkeliler Arabistan’ın en önemli panteonu olan Kabe ile övünüyorlar her yıl hacca geliyorlardı. MS 7. yy da. Kabe etrafında tüm savaşlar yasaktı ve orada daima ateşkes vardı.

YARATILIŞ
Sümer efsanesine göre, evrende ilk olarak Tanrıça Nammu adında uçsuz bucaksız bir su vardı. Tanrıça o sudan önce bir dağ çıkardı. Oğlu hava tanrısı Enlil onu ikiye ayırdı. Üstü gök, altı yer oldu. …

* Tevrat Tekvin 1_2-9: Suların yüzü üzerinde Allahın ruhu hareket ediyordu. Allah suların ortasında kubbe olsun, sular ayrılsın dedi. Allah kubbeyi yaptı. Altta olan suyu üstte olan sudan ayırdı ve Allah kubbeye gök- alttaki kuru toprağa yer dedi.

* Kuran Enbiya Suresi Ayet 30:ı, bütün canlıları sudan meydana getirdiğimizi bilmezler mi?”Gökler ve yer yapışık iken onları ayırdığımızı..

ADEM iLE HAVVA/ iLK iNSANLAR

Sümerde bilgelik Tanrısı Nammu yumuşak kilden şekiller yaparak ölümlülerin, tanrı suretindeki modelini yaratır. Tevratta ve Kuranda bu olay çok benzer.

* Talmuda göre yaratılışın 6. gününde Adem ile birlikte yaratılan kadının adı Lilith dir. Lilith kendini Ademle eşit gören, söz dinlemeyen, yakaladığı erkeği bırakmayan bir dişidir. Bu isim, Sümer Aşk Tanrıçası inanna’nın ağacına yuva yapıp onu kestirmeyen cinin adıdır.

* Tevratta Allah daha sonra Ademi topraktan, karısını onun kaburgasından yaratıyor.

* Kuranda Rahman suresi: Allah insanı pişmiş çamura benzeyen balçıktan yarattı..

CENNETTEN KOVULMA
Sümerde Dilmun adında Tanrıların yaşadığı bir ülke var. Hastalık ve ölüm yok bu ülkede. Bu cennet bahçesinde Yer tanrıçası 8 bitki yetiştiriyor. Bilgelik Tanrısı Enki hepsini tadıyor. Yer Tanrıçası kızıyor. Enki ise çok ağır bir hastalığa yakalanıyor. Bunun üzerine Yer tanrısı 8 bitkinin her biri için bir Tanrı yaratıyor. Hasta olan organlardan birisi kaburga. Enkiyi iyi eden Tanrıçanın adı “kaburganın hanımı anlamına gelen Ninthi” Nin hanım, ti kaburga demektir. Ti’ nin bir anlamı da hayattır.. Yani Ninthi Hayatın hanımı olarak da tercüme edilebilir..

* Aynı hikayenin benzeri Tevratta var. Cennet bahçesi Aden ortasına iyilik ve kötülüğü bilmesini sağlayan hayat ağacını diker Tanrı. Bunun meyvesini yemeyi yasaklar vs. Rab ademin kaburga kemiklerinin birinden kadını yapar. Ve adını Nisa koyar.
* Kuranda bu konu daha hafif geçer ama öz aynı kalır. Görüldüğü gibi, Sümer ve Tevrat yaratılış efsaneleri oldukça paraleldir. Bir cennet bahçesi, bilgelik ağacı, yasak meyve ve lanetlenme! Hayatın hanımı (Ninthi) ibranice tam karşılığı olarak Havva olmuştur.
* Ademle Havanın çocukları olan Habil ve Kain Hikayesi de Sümerde çok benzer şekilde var.

KAN DENiZi
Sümerde birine kızan bir Tanrı ülkeye çeşitli felaketler gönderir. Ve bütün kuyuları kanla doldurur. Çıkış efsanesinde Firavuna gönderilen felaketler ve Nilin kana dönüşmesi gibi..
TUFAN:
Tufan hikayesinin aynısı, Asur Kıralı Asurbanipal kütüphanesindeki bir tablette var. Gılgamış Destanının son kısmını oluşturuyor. Aynı şekilde, Tanrının cezası. 7 Günde gemi yapılıyor, Tüm hayvanlardan ve biitkilerden 1 çift dolduruluyor. Geminin kapısı kapanır kapanmaz yerden sular fışkırıyor.

MERYEM-iSA
Sümer aşk Tanrısı inana, Akadlarda iştar, israilde Astarta, Yunanda Afrodit, Romada Venüs ad ile saygı görmüş ve varlığını sürdürmüştür. Bugün de isanın annesi Meryem’e, inannaya ait niteikler yakıştırılyor. O da inanna gibi göklerin hakimesi, sosyal adaletin savuncusu, fakirlerin ezilenlerin koruyucusu sayılıyor. Bazı çevrelerde Tanrıça seviyesine getirildiğinden oğlundan çok ona tapınıldığından, annelerin, savaşanların, üzüntü çeken ailelerin yardım için ona dua ettiklerinden söz ediliyor.

DUMUZZi EFSANESi
Dumuzzi Çoban Tanrısıdır. Büyük zorluklarla aşk tanrıçası inanna ile evlenir. Sonra Tanrıça yer altı dünyasına gönderilir.. Sonra onun yerine Dumuzzi girer yeraltına. Bunlar uzun hikayeler ve Sümer Mitolojisi. Ancak her yıl baharda dışarı çıkıp birleşirler. Bu birleşmeyi zamanın kıralı ile başrahibesi birleşerek kutlarlar. Büyük törenler yapılır. Ve yeni bir yıl başlar. Bunlar kutsal evlenme ve bereket törenleridir.

* Safevilerde Alinin yeniden dünyaya geleceği inancı da aynı efsaneden etkilenmiş olabilir. Dumuzi takvimimizde Temmuz adı olarak sürüyor. Musevilerde de Tammuz şekline. Temmuzun 17 sinde israil kadınları mabed kapısına giderek ağlarlar. Adeta Dumuzi’nin yeraltına götürülüşünün yasını utarlar.
* Ülkemizde de Mayıs başında kutlanan Hıdrellez şenlikleri, bazı köylerde mezarlıklarda yapılıyor. Bunlarda Sümer’deki kutsal evlenme törenlerin bir devamı gibi görünüyor. Şenlik Hızır ile ilyas Peygamberin bir araya gelmesi nedeniyle yapılıyor. Ayrıca Hıdrellez gecelerinde iki yıldızın birleştiğine, bu nedenle dileklerin gerçek olacağına inanılır.
* isanın durumu da Dumuziye benziyor. Dumuzinin dövülerek, eziyet edilerek yeraltına götürülüşü tekrar yeryüzüne çıkışı, isa’ya yapılanlar ve heryıl onun yeryüzüne çıktığı düşüncesi, Dumuzinin serüvenini andırır. .

prof. dr. muazzez ilmiye çığ'ın kur'an icil ve tevrat'ın sümerdeki kökeni kitabından alınmıştır.

bu kitap gökten inmedi bilimsel çalışmadır.

yunan filozofu anaksimandros dünya'nın boşlukta olduğunu tevrat yazılmadan yüzlerce yıl önce söylüyor ve peri physeos (doğa üzerine) kitabında yayınlıyor.

yahudiler de bu söylese söylese tanrı söylemiştir diye düşünmüş olsalar gerek. tevrat'ta şöyle bir bölüm vardır:

boşluğun üzerine kuzeyi yayar
ve hiçliğin üzerine dünyayı asar

tevrat (eyyub 26/7)
kaynak "şuan için sümerler " gibi gözükür. aslında kaynak olduğu söylenemez. kökensel hata yapmanın anlamı yoktur. benzerlikler vardır. bu benzerliklerden yola çıkılıp "sümerlerin ve semavi dinlerin" aynı ilahi kaynaktan beslendiği sonucuna da varılır. değişiklikler olması normal. bu gün islamın içinde bile değişim olmuştur. şurda 100 yıl önce olan çanakkale savaşıyla ilgili bile bir çok menkıbe veya olağanüstü olay anlatılır. binlerce yılda elbet o din değişir.özünü kaybeder ve tanrı yeniden elçisini yollar. aynı muazzez ilmiye çığ katıldığı bir programda " yer altındaki bilgi, öğrendiğimizden fazla, kazılar yetersiz kazdıkça çok şaşıracağız tarzında bir şeyler demiştir. yani şuan bulunulan bilgiyle , işte dinlerin gizemi çözüldü tanrı yok demek kendini avutmaktır.
güncel Önemli Başlıklar