bugün

şu kadının hakkı ne zaman verilecek, 16 mart günü yazısı şöyle :

http://www.yenicaggazetes...yi-yedirmeyiz-37516yy.htm
4 kasım günü yazdığı yazının son cümleleri hepimie atılmış bir tokat gibi, var olsun :

Türk Milliyetçiliğini, kendilerini eleştirenlerin feriştahına meydan okuyabilme kahramanlığı(!)na indirgeyenlerin gözden kaçırdığı küçücük(!) bir ayrıntı var:

1 Kasım 2015 akşamı itibariyle mesele "koltuk davası" olmaktan çıktı.

1 Kasım 2015 akşamı MHP hanesinde yazan rakam sadece MHP'yi bağlıyor olsaydı, en nihayetinde "bir partinin iç işleri" gibi haklı bir sınırda durmak, o sınırı geçmemek mecburiyetindeydi.

Ama öyle değil işte.

1 Kasım 2015 akşamı MHP hanesinde yazan o rakam -uzun vadede can yakıcı biçimde hissedeceğimiz üzere- hepimizin hayatlarını etkiliyor. Mesleki geleceğimizi etkiliyor, aile saadetimizi etkiliyor, sosyal çevremizi etkiliyor.

Haydi diyelim -Türk Milliyetçisi doğuştan çileye talip, cefakâr ya- kendimizden geçtik. Yetmiyor ki.

1 Kasım 2015 akşamı MHP hanesinde yazan o rakam Türkiye Cumhuriyeti'nin de bekasını etkiliyor. (Nasılı da yazarız bir gün...)

***

Ve bana sorarsanız kulak vermekte fayda var;

"Anayasa'nın değiştirilemez maddeleri değiştirildiği, çözüm süreci eliyle vatan topraklarının bir bölümü terör örgütünün özerk idaresine terk edildiği gün bu milletin yüzüne nasıl bakacağız" gibi son derece vicdani, halisane, millî bir kaygıyla kurulan hiçbir cümle, hali hazırda partiyi kuşatan riyakârlık kadar zarar veremez MHP'ye...
Kurşun gibi yazıları olan , vatansever yazar ...
ülkücü yazar. geçenlerde katıldığı tv programında da bunu söyledi. ama daha ziyade ulusalcı çevrelerle içli dışlı söylemi biraz da ülkücü harekette aktif bayan sayısının azlığından kaynaklı. selcan taşçı'dan sonra bana 2. bir ülkücü bayan yazar söyleyin. emine ışınsu derseniz küfür ederim.

kalemini her gün daha da güçlendiriyor. ilgiyle takip ediyoruz kendisini.

hakkı yenen bir gazetenin* hakkı yenen yazarlarından birisidir.
Hergün iyiki var dedirtiyor kendine. Özellikle son 2 yıldır enfes yazıyor. Ayrıca "hançerdeki parmak izleri" kitabı arşivde mutlaka bulunmalı. Yakın tarih ancak bu kadar güzel anlatılır.

Not: iyi ki var konusunda bugünde bizi haksız çıkarmamıştır :

http://www.yenicaggazetes...iktisat-dersi-32381yy.htm
ilgiyle takip edilmesi gereken yazar. son zamanlarda bir moda oldu, ülkücüler askere, gençlere sahip çıkınca ulusalcılıkla suçlanıyor.

Selcan ablaya da aynı ithamlar yapıldı.

bizim tarafımız belli ülkücüyüz. selcan abla da öyle.
yeniçağ gazetesi yazarı.

http://www.yenicaggazetes...nda-bir-lider-30017yy.htm buradaki yazısı ile gözümden yaş akıttı yemin ediyorum.
günün tespitini yapmıştır.

--- alıntı ----
Esad'ın Cenevre'de "muhatap" alınmasına "insan kılığına girmiş bir canavarın “müzakereci” sıfatıyla o masaya oturtulması ahlaken taşınması mümkün olmayan bir utançtır" diye tepki gösterenler "açılım süreci"nde Öcalan'ın "müzakereci" olarak muhatap alınmasını koro halinde desteklediklerine göre, 40 bin insanın katlinden sorumlu olan caniyi "insan kılığına girmiş canavar" sınıfından saymıyor olmalılar.

--- alıntı ----
http://www.ilk-kursun.com/haber/167727
bugünkü yazısından

--- alıntı -----
Genelkurmay Başkanı nın müebbede çarptırıldığı gün dahi susan Genelkurmay Başkanlığı bir açıldı, pir açıldı.
Kuvvet Komutanları ve önümüzdeki yılların Genelkurmay Başkanlarının da aralarında bulunduğu yüzlerce subayın rütbelerini sökmeye mahkum(!) edildiğinde dahi gıkı çıkmamıştı; şimdi neredeyse kamp kuracak adliye önlerine...
Hakkında hukuki işlem başlattıkları son kişi; esefle kınanacak yakışıksız sözler sarf eden bir milletvekili!
Açıklamada isim anılmamış ama piyango nun sahibinin, Necdet Özel için TSK nın imamı diyen CHP li Hüseyin Aygün olduğunu tahmin etmek zor değil. Keza son döneminde başlatılan hukuki girişimlerin birçoğunun Türk ordusu ndan ziyade Özel in manevi kişiliğini hedef alanlara dönük olduğu da ortada.

Açıklamada Yüce Türk Milleti ile dokunulmazlık zırhı veya basın özgürlüğünün arkasına gizlenenlerin haksız, mesnetsiz, acımasız ithamların tahammül sınırlarını aştığını paylaşıyor TSK. Ben hatırlamıyorum, Google Amcaya sordum o da hatırlayamadı; gerçekten öğrenmek istiyorum;

Ümraniye operasyonları rotasını generallere çevirdiğinde, -dokunulmazlık zırhının arkasına gizlenerek- Türkiye bağırsaklarını temizliyor diyenler hakkında suç duyurusunda bulunmuş muydunuz?

Dokunulmazlık zırhının arkasından. ...Allah a çok şükür ediyorum ki Türkiye bunların zamanında bir savaşa falan girmemiş. Yoksa bunların savaşacak halleri yok... denilmesi haklı, mesnetli, şefkatli miydi? Değilse hangi hukuki tepki gösterildi?

Ne tahammülmüş ama; basın özgürlüğünün ardına sığınıp Türk askerinin şerefini, ülkemizin güvenliğini, Türkiye nin birliğini, halkın hukukunu, devletin bekasını koruyabilmek için bu kurumsal yapıya son vermemiz ve yeni bir ordu kurmamız lâzım yazıldığında bile
aşılamamıştı galiba!

Ya kağıttan kaplan olarak tanımlandığında?

Milyonlarca insanın gözü önünde Otur oturduğun yerde. Sen benim emrimde bir memursun... diye azarlandığınızda nasıl etkilenmişti kurumunuzun manevi kişiliği?

Hiçbir perde arkası anlamı/iması yok bu yazının. Bilmemek değil öğrenmemek ya ayıp olan, bilgilendirirsiniz umuduyla soruyorum;
17 Aralık 2013 ten önce kaç kişi ve kurum hakkında, hangi gerekçelerle suç duyurusunda bulundu TSK!

--- alıntı -----
http://www.yenicaggazetes...il-karartiyor-29352yy.htm
şu an bengü türk'te izlediğim sunucu-yazar.
Yeniçağ Gazetesi'nin dik duruşlu, cesur yazarıdır. işini ciddiye almasına ve her gazetecinin sahip olması gereken "dürüstlük" özelliğine fazlasıyla sahip olmasına rağmen çok tanınmayan bir yazar olması üzücü tabii.
bugünkü yazısı; babalık testi muhakkak okunmalı.
rte yalakalarına duyurulur.
okuduktan sonra eksilerseniz sevinirim.
bedel adlı kitabı ülkü ocaklarının kitaplıklarında bulunur. konusuyla da ülkücüleri savunur zaten.

evet ülkü ocaklarında kütüphane var.

not: ülkücü değilim.
bedel kitabının yazarı. çok başarılı fikirlerini tüm açıkyürekliliğiyle ve cesaretiyle ortaya koyan korkusuz yazarlarımızdan.
son zamanlarda yazdığı en güzel yazılardan biri :

http://www.yg.yenicaggaze...zargoster.php?haber=20098
savcının iddianamesini "yargı kararı" diye yutturmaya çalışan ad hominemci.
yeniçağ gazetesinde yazan bayan yazar.
milliyetçilikten ulusalcılığa evrilen yazar.
1980 öncesinde ülkücü hareketin komünizm ile mücadelesini anlattığı bedel isimli mükemmel romanın yazarı ülkücü gazeteci.
akranları kadar tanınmamasının iki sebebi var; birincisi yeniçağ'da yazıyor, ikincisi ise akranlarında varolan potansiyele * sahip değil.
genç ve güçlü duruşu var, takipçisiyiz.
yenicag gazetesinde akp karşıtı yazılarıyla göze çarpan ulusalcı bayan yazar. diğer medya gurublarındaki yazıları inceler ve bu yazılardan alıntılar yapıp yazıyı yazanı eleştirir yada övgüler yagdırır.

http://www.yenicaggazetes...aberdetay.php?hityaz=4790

"Taha Kıvanç yazıyor: “Bugünün Türkiyesi’nde her taraf en lüks otellerle doluyken, basit şartlarda bir yaşama alanı sağlayan Okluk Koyu’nu cumhurbaşkanına çok gören bir zihniyet bu. ismet inönü’nün Büyükada’daki geleneksel çivilemesi ile Atatürk’ün Yalova ziyaretleri iz bırakacak kadar ünlüydü.”" bayan yazarımız bu söylemden yola çıkarak taha beyi yerden yere vuruyor.

"Şimdi “Okluk Koyu’nu Cumhurbaşkanına çok görüyorlar” deyip, ”40 yıllık dostum yaptı mı, Atatük gibi tatil yapar“ rüzgarı estirmeye çalışan Fehmi Koru, yarım kalan yazısını, ‘Atatürk’ün tatilllerini işadamları mı ısmarlardı?’ cevaplayarak tamamlasın.
Gül yata binsin. Kimsenin gözü yok. Ama devletle iş yapan işadamlarının himayesine girmiş gibi resim verip, makamının saygınlığını zedelemesin. Ne diyor CHP’li Mustafa Özyürek, ”istiyorsa yatla gezebilir. ihtiyaç duyulursa ödenek verilir. Yat almak istiyorlarsa, yardımcı oluruz. Yeter ki iş adamlarına muhtaç olmasınlar.”

Madem Atatürk gibi tatil yapmak istiyorsunuz, 30 metre uzaklığındaki üç katlı yatlardan, gizlendiğiniz lüks katlardan inip, halkın arasına karışın..."
yeniçağ gazetesinin "doğan medya" grubuna büyük muhalifliğiyle bilinen medyayı izlemekten sorumlu yazarı. hemen hemen her yazısında doğan grubunun iktidarlarla olan kirli ilşkilerine değinerek doğan medya grubu yazarlarını "satılık kalem" olmakla suçlamaktadır.