bugün

belli bir dönem ayırt etmekte zorlandım.. nihayetinde budur gibi kesinlik bildiremeyek bu düşünce: eğer şeklen önem verdiğimiz şey, toplum baskısından kaynaklanmayıp sadece kendimizi iyi hissetmemiz, daha iyi ifade edebilmemiz için yapılıyorsa şekilciliğin dışında tutulabilirdir.

beni bu konuyu irdelemeye iten şey siyah giyinmemdi.. orta okul zamanlarımdan beri koyu renklerde giyinmeyi severim.. ve yakın bi zaman diliminde, çevremdekilerin rock dinlediğim için siyah giyindiğimi zannedenlerden ibaret olmasından mütevellit, küpeyi yadırgıyanların şekilcilik yaptığını, bunu tamamen toplum baskısı olarak nitelendirdiğim bi sohbette, karşı tarafın "siz de şekilcisiniz, sürekli siyahlar içindesiniz" lafının büyük etkisi olmuştur. siyah giymemdeki sebep büyük devletlerin teroristlere sattığı ve satmakta olduğu silahlar sayesinde çocukluğunu ölüm korkusuyla geçiren insanların olduğu, her daim o insanlar ölüyorsa o zaman ben de hem daim yastayım düşüncemdi.. en azından bişey yapıyorum diyerek kendimi uyutmamdı.

işte benim estetik kaygım yada şekilciliğim.
Şekilcilikte tribünlere oynamak varken , estetikte kendi ruhunuza güzel olan bir şeyleri kabul ettirmek vardır .
Şekilcilik doğası gereği övgü ister , pohpolanmak ister oysa ki estetik bireysel tercihlerdeki doğal güzelliktir . Toplumun tüm bireyleri sanatsal , siyasal ve de ekonomik anlamda estetik kaygılara sahip olsa sanırım şekilcilik diye bir sorunumuz da olmaz . Estetikte iyi - kötü gibi değer yargıları yoktur ve bireyseldir . Bu bakımdan kültürler estetik olmaktan ziyade şekilcidir . Şekilcilik ise birörnek insanlar yaratarak merkezi otoriteyi ve toplumsal normları güçlendiren klikleşmelere yol açar .