bugün

insan hayatinin bütün bu yeksenakliğinda kişinin ömrü hayati boyunca yaptiği seçme ve vazgeçmedir.

kişinin dünyaya geldiği vakit yasayacaği zamani yeri ve benzeri temel etmenleri seçmediğini bilmekteyiz.

fakat daha sonralari hep bir secme ve vazgecmeler içinde ömrünü sürdürür.

işini secer, esini secer, hayatini karakterini velhasil kelam her seyi secer.

bazi seyleri kazanmak için bir cok seyden feeragat etmek zorunda kalabilir. ömür, hayalleri, geleceği hatta ahaytinda bile vazgecebilir.

ammavelakin ne yazik ki hayatin vazgecme hakkını kullandiği vakit en buyuk maddi ve manevi cezalara captilir.

bunlar ne midir? dünya da arkasindan lanet okunur, mezarliğin en kelek yerine gömülür (eskiden mezarliklara bile gömülmezler idi) dini kitaplara göre öteki dünya da en büyük cezalari captirilir. yani sonsuza kadar cehenemin agulu ateşlerinde yanar.

bazen kişi ne vazgecer, ne de bir secim yapar, herseyi akisa birakir ve hata yapma olasiliğini sifira indirmek ister.

fakat bu yontem ne yazik ki hiç bir zman ise yaramaz. cunku hata yapipta pisman olmak, hiç bir sey yapmayip pişman olmaktan daha iyidir.

cünkü ikincisi kişinin zihnini tatli ama bir halta yaramaz gecmisi hayali olarak tasavvur etmeye yoneltir. 'acaba on anda susmaydim her şey daha iyi olurdu' gibi düsünceler zihni kurcalar.

secimler ve vazgecisler hayati belirler, bunun dengesini iyi kurmak lazimdir. ammavelakin adem'den bugune kadar bu dengeyi kimsede kuramamistir.