bugün

Olası tehlikedir.
Her an bu durumla yüzyüze kalabilir, koridorlarda, sedyelerde bekletilebiliriz, bu yüzdendir ki, kurallara harfiyen uymaktan başka çaremiz yoktur, kalmamıştır.

Ev ziyaretleri yasaklanmalı, evet kulağa hoş gelmese de, birçok olumsuz duruma sebep olsa da, sosyalleşme mekanları bir süre daha kapatılmalıdır.
Mecburi durumlar dışında, şehirlerarası yolcu trafiği durdurulmalıdır.
Gerekirse bir süre için, elzem ihtiyaçlar dışında gene sokağa çıkma yasağı uygulanmalıdır.

Sağlık sistemini güçlendirmek, Ayyuka çıkmış vaka sayısını düşürmek amacıyla bunların uygulanması şarttır ne yazık ki.
Hem de hemen.
Yoksa ne yatak, ne hemşire, ne doktor, ne ilaç bulabileceğiz, hamam böcekleri gibi ölmek istemeyiz değil mi?!
Böyle bir durum varsa bu durumda en büyük suç vatandaşındır. Maske takın diyorlar yok. Adam covid sokağa çıkma dıyorlar yok ne yapacaklar herkesi tek tek takıpmı edecekler.
Sadece bu pandemi döneminde değil, bundan 5 yıl öncesinde de durum bundan pek farklı değildi ki.

Blok nöbet tutan kaç tane hemşire abla/abim var. 36 saat nöbet tutan inturnler var. insanların gözü bunları değil, fırsat bulup 2 saat uyuyup dinlenenleri görüyor maalesef.

Her gün trafik kazası oluyor, acile trafik kazası gelmesi demek, nöbetin çok zorlu geçmesi demektir çünkü zaten bir sürü mi, yaralanma vs geliyor. Bi de başı ağrıyıp acile gelenler var...
Ölen hastanın yakınları da sağlıkçılara çok zorluk çıkartıyor. Misal; ateşli silah yaralanması sonucu hastaneye geliyor ve ölüyor müdahalelere rağmen yakınları sağlıkçılara şiddet gösteriyor. Gözümle gördüğüm bir şey bu benim. Saçma sapan işler.
Kod koymuşlar, kodu verip güvenlikler gelene kadar olanlar oluyor zaten. insnalar AVM’lere silahla giremiyor, hastanelere giriyor. Sağlıktan men yasasını getir bakalım, yiyorsa o zaman yapsınlar.

insanlar istiyor ki sağlıkçılar 24 saat durmadan çalışsın, hizmet etsin. Robot değil ki bu insanlar, sağlıkçıların da duyguları ve fiziksel yorgunlukları olabiliyor.
Yattıkları yerden maaş alıyor hemşireler diyen bir kitle de var, hastaneye gelince sorun çıkarıp sağlıkçılara hakaret edem kitle maalesef bu insanlar. Adam 24 nöbet atmış, haftasonunu ailesi ile geçirememiş, bir sürü şeyden mahrum kalmış, mahrum bırakmış bunları söyleyince işi diyorlar ama paraya gelince çok. bi’ aşçının 5 bin lira alması batmaz, sağlıkçının aldığı 5k maaş batar insanımıza.

Serviste 2-3 hemşire nöbet tutuyor, yatan hasta sayısı 35. Herkese aynı anda nasıl hizmet sunsun bu insanlar?
Yoğun bakım yatan sayısı 7-8, 2 nöbetçi var. Nasıl 8 hastaya 2 kişi hizmet sunsun?

Bi’ de servise veya yoğun bakıma atanıp, dayısı amcası vs torpili ile masa başına idareye geçenler var. Hakkımı onlara helal etmiyorum. Çalıştığı yer servis/yoğun bakım olarak gözüküyor ama masa başı idarede çalışıyorlar. Bu sefer servis/yoğun bakıma da atama olmuyor ve 1 personel eksik çalışıyorlar diğer arkadaşlar. Nöbetleri, çalışma süreleri artıyor.

Ben bu iş böyle olmaz dedim, alanımı değiştirirdim. Değiştiremeyip bu işi yapmaya mecbur olan meslektaşlarıma Allah kolaylık versin.

Zaten bok gibi bir sistem. Hekimlere performans puanı getirdiler, saçma sapan tribe soktular insanları.
Savaş çıktığında asker kaçmaz ama yaralı ve mühimmatsız yorgun moralsiz bir askeri ısrarla cepheye sürersen ne olur, o savaşı kaybedersin. Aylardan beri o tulumların icinde çalışan insanlar icin cok zor, sonu gelmeyecek bir savaşın icinde hissediyor sağlık calışanı. Ve idareciler hakkı olan izni ki zaten senede 20 ve 30 gün , vermiyor. Emekli olacak olanlara musade etmiyor, edip yerine genc taze kan gelmeli halbuki. Yada adam artık bunalmış belki calıştıgı yerde fayda bile sağlamıyor psikolojisi bozuk ama istifa edemiyor. Istifa eden etse, insanlar iznini kullansa, fazla mesaiye zorlanmasa ve covit olup 11. Gün test yaptırmadan direkt göreve başlayacaksınız denmese bu kadar olmazdı. Deprem olmuş ailesi cadırda kalıyor coluk cocuk, ama sağlık calısanı covit servisinde göreve devam. Sağlık bakanlığı personele bu sürecte yaklasımda sınıfta kaldı, umursamaz ve kulaklarını tıkamıs haldeler. Koskoca sağlık bakanı vatandaşa diyorki, siz dikkat etmezseniz saglık çalısanı yasal iznini kullanamayacak. Böyle bir sey olabilir mi yaa. Saglıkta evet yatak kapasitesi, yogun bakım kapasitesi, teknik malzeme her şey var ama hic bir sey bu gidişle yetmeyecek. Cidden şu gunlerde istanbulda yoğun bakım yatagı bulunmuyor. Isin icinde olmadan burda yorum yapan arkadaşlar umarın yarın öbür gün yatak aramak zorunda kalmazlar.
beğenmediğiniz hastane yapımları olmasaydı aynı başlık mart ayında açılacaktı.

ayrıca başlığın gerçeklik payı da yoktur. henüz çökmedi.
kesinlikle doğru bir beyandır. halkımız virüs için pek dikkatli değildir. doktorlar, hemşireler de tükenmiş durumdadır. sürekli istifa haberleri gelmektedir. yoğun bakımları dolup taşmıştır. bu dönemde, her zamankinden daha fazla dikkatli olmalıyız.
Avrupa yakasında yoğun bakım bekleyen 400 hafta olmuş istanbul içi kısıtlama yakın.
Türkiye Corona sürecinin çok iyi idare etti diyenler?
Burada devleti veya sağlık Bakanlığı'nı ya da Fatih Altaylı eleştirisi yapmıyorum.
Bunu önceden söyleyelim...

Devleti bir gemi olarak düşünün, pandemiyi de fırtına...
Gemi batıyor (sadece Türkiye değil, herhangi bir devlet bu ilacı aşısı tedavisi olmayan tüm vatandaşlarına bulaşan bir virüse karşı çaresiz) batan gemide tahliye sandalı tüm insanlara yetmiyor.
Yetse bile tahliye sandalında insanlar fırtınalı denizde hayatta kalamaz.
Böyle bir durum.

Bu durumda yapılacak şey insanlara yüzme öğretmek, can yeleği takmayı göstermek, hayatta kalma becerisini insanlara kazandırmak ( sürü bağışıklığı; ölen ölsün, kalan sağlar bizimdir politikası) kaçınılmazdır.
Kronik rahatsızlığı olan, yaşlı nüfusu feda etmek kaçınılmaz sonuç. Üstelik sağlık sistemi üzerinde yük de azaltılır. Böylelikle genç üreten sistemi işler haline getiren insan gücünü korursunuz, aynı zamanda bu ilacı aşısı tedavisi olmayan salgın ile uzun vadeli mücadele gücü kazanmış olursunuz.

Trafik kazasında kan kaybeden kronik rahatsızlığı olan ihtiyar, diğeri genç sağlıklı iki tane hasta var ve elinizde olan kan sadece 1 yaralı için, burada kanı kime takarsanız?

Devlet burada doğru olanı yapıyor.
Hataları yok mu devletin?
Tabi ki var ama bu devletin değil devletin idari mekanizması içinde yer alan bazı kişilerin yetersizliği ve eğitimsiz olmaları.
En fazla maliyet oranı 0.15 kuruşluk maskeyi vatandaşına dağıtamayan bir organizasyon yaşandığı için insanlar güvensizlik içinde.

Konu insanlık değil, insanın yaşatılması olduğunu unutmayın. Üzeri kan içinde ameliyattan çıkan bir cerraha bakıp zalim yakıştırması yapmayınız.

Eğer virüs 2. Dalgada mutasyona uğrar da ispanyol gribi gibi bir seyir izlerse ise bu hümanist zırvaları yapanlar devlet eline tüfek alıp virüslü insanları kuduz köpek gibi sokak ortasında vursun ya da virüslü insanları evinde izole karantina altına almasını boşver; sokak köpeklerini barınaklara toplaması gibi bu insanları barınaklara toplasın, hastanelere falan almasın, evinde hastahane de toplum içine sokağa çıkma durumu var der.

Önümüzde mevsimsel grip (influenza) vakaları ile Corona virüsün nasıl bir etkileşime geçeceği, bir de mutasyona uğrar ise akademisyenler bilim insanlarının konuştuğu tartıştığı muhtemel senaryolar TV ekranlarından yayınlanacak olsa walking dead dizi senaryosu sanırsınız, nasıl bir tehdit altında olduğunuzu anlarsınız.

Şu an Rusya başta olmak üzere Corona için aşı tartışmaları haberleri var.
Aşı bulunsa bile bulunan aşının çöp olma ihtimali %70 çünkü; aşı mutasyona uğrayacak virüse karşı başarılı olma ihtimali yok.
Virüs aynı seviyede yapıda seyretse aşısı bulunsa bile normal mevsimsel grip (influenza) vakalarına karşı yapılan grip aşısı kadar başarılı olması bile şu an için hayal.
Bulunacak aşı da insanın bir defa yaptıracak, bir daha yaptırmaya gerek olmayacak bir sonuç da ortaya çıkarmayacak.
Dip tet pea ipv gibi 10 yılda bir yapılan aşı mı, hzv gibi 1 defa yapılacak aşı gibi mi olacağı bile bilim adamlarına değil virüsün seyrine, coğrafya, insan bünyesine, popülasyonu, yaşam koşullarına bağlı.

Şimdiye kadar insanlık sağlık için yatırım önlemlerinin insan, plan, yapı ve malzeme stoğunun (medikal ürünler, aşılar, ilaç, hastahane, laboratuvar, yoğun bakım üniteleri, sağlık çalışanları, pandemi senaryoları önlemler) ağırlıkla bakteri bazlı olduğu için ortaya çıkan bu virüs bazlı salgın ile yeniden sağlık sistemini envanterini yenilemesi gerekliliği doğmuş ama dere geçerken de at değiştiremiyor sistem.

Yazacak çok şey var da...
Neyse, boş ver.
Eeee hergün verilen sayılar hikaye mi bunu mu anlamalıyız.

Milleti resmen rehavete sokuyorlar hasta ediyorlar.

Ver gerçek sayıları millet altına sıçıyor mu sıçmıyor mu görelim nasıl eve kapanıyorlar maske takıyorlar.
Haklı olduğunu düşündüğüm tespit.

Bakın, virüs ilk geldiğinde herkes dışarıdayken 1300 lere çıkarak önlemlerin alınmasıyla anca düşmüştü.

Şimdi ise herkes sereserbest dışarıdayken, bütün işletmeler açık ve kalabalıkken vaka sayısının sabit kalması size mantıklı geliyor mu? Ne yazık ki bana gelmiyor...
iddianın sahibi fatih altaylı'dır.

4 ağustos 2020 tarihli habertürk gazetesindeki köşesinde bir doktor arkadaşını referans göstererek bu iddiayı dile getirmiştir.

Yazının bir bölümü:

"Corona ile mücadelede ilk günden beri ön cephede savaşan tanıdık bir doktor aradı dün.

“Bakan’ın açıklamalarını 6 ile çarpmışsın” dedi.

“Mehmet Ceyhan hocamızın verdiği oranlardan yola çıkarak istatistiki bir sonuç elde etmeye çalıştım. Hata mı yapmışım?” diye sordum.

“Yapmışsın elbette. Bana sorarsan 6 ile değil 10 ile çarpman lazımdı” dedi.

“Dalga mı geçiyorsun benimle” dedim.

“Hayır çok ciddiyim” dedi.

Üstelik bu kez tek merkezli değil, daha yaygın bir artış olduğunu söyledi.

“Pek çok ilden çok yüksek sayılar duyuyoruz.”

Kısa süre sonra çok güvendiğim bir dostumdan bir mesaj geldi.

O da önemli bir hastanedeki başhekim dostundan aldığı güvenilir bilgiyi aktardı.

“Günlük hasta sayısı 8-9 bin civarı. “

Bu bilgiler gelince asabım bozuldu.

Çok güvendiğim bir hekimi aradım.

işin tam göbeğinde olan birini.

Aldığım bilgileri aktardım.

“Bak Fatih’cim ben doktorum, matematikçi değil. Benim işim sayılarla değil insanlarla. Bu yüzden sayı falan bilmem. Veremem de. Çünkü vereceğim her sayı tahmini olur. Tüm verilere hakim değilim. Ama bildiğimi seninle paylaşırım.”

“Bildiğin ne?” diye sordum doğal olarak.

“Bildiğim şudur. Nisan, Mayıs ve Haziran baskılarını çok rahat atlatan sağlık sistemimiz zorlanmaya başladı. Daha açık söylemek gerekirse şu anda sağlık sisteminin çökmesine ramak kaldı. Git dolaş bakalım hangi hastanede kaç yatak kaldı, kim hasta kabul edebiliyor bir bak.”

Yazının tamamı için:

https://m.haberturk.com/y...muhtesem-suleyman-ve-cagi