bugün

sadece onu öldürenler değil, aynı zamanda devlettir. iktidarın ve adaletin de bunda sorumluluğu vardır. ancak bu sorumluluk eylemcilerin taleplerinin yerine getirilmemesinden kaynaklanmıyor. bunu beklemek fazla iyimserlik olurdu herhalde.

şimdi anlamak için biraz devlet gibi düşünüp kendimizi egemen güçlerin yerine koyalım. (lanet olsun faşist zihniyeti bile anlamaya çalışmaya) özellikle totaliter rejimlerin en büyük amaçlarından biri eylemlere ve muhaliflerine asla boyun eğmemektir değil mi? bu tarz bir terör eyleminde, eylemcinin isteklerini karşılar ve ona istediğini verirsen, bu onlara boyun eğdiğin anlamına gelir. böyle bir boyun eğiş başka eylemleri de beraberinde getirecektir. devletin hiçbir zaman göze alamayacağı bir risk. yani, eğer devletsen, sana meydan okuyan bir grubun şartlarını kabul edemezsin. şartları sen belirlersin. devlet dediğimiz şey, varlığını sürdürebilmek ve iktidarın kaybedilmesiyle sonuçlanabilecek olan halkın gözündeki güçlü devlet kimliğinin bozulmasını engellemek adına, kendi varlığına tehdit olarak gördüğü bir grubu sindirebilmek için elinden gelen her şeyi yapar. ne pahasına olursa olsun. işte bugün devlet güçlerinin, savcının eylemciler tarafından kurban edilmesine göz yumması gibi. bugün bu nedenlerden ötürü eylemcilerin talepleri karşılanmadı. bu zaten çoğu insan gibi benim de eylemin detaylarıyla eylemcilerin taleplerini ilk gördüğüm anda kolayca kestirebildiğim bir şeydi.

demek istediğim, devlet yapması gerekeni bu eylemden çok önce yapmalıydı. berkin elvanı vuran polisler bunca zaman içinde yargı önüne çıkarılıp yargılanmış olsalardı bu olay yaşanmayacaktı. bu adaletsizlik, savcının katlini meşrulaştırmaz elbet. ancak bazı gerçekleri de gözardı edemeyiz. devlet adaleti sağlamakla yükümlüyse sağlayacak. hele ki berkin'in öldürülmesi gibi toplumun vicdanında yara açmış olaylarda, suçluları gerektiği gibi cezalandıracak ki bazı gruplar adaleti biz sağlayacağız deyip böyle eylemlere girmesin. bu tarz olaylara hiç mahal verilmesin. yani devletin sağlayamadığı adaletin sonucu buralara kadar varıyorsa o zaman bundan devlet de sorumludur. sorumlu, berkin'i öldüreni adalet karşısına çıkarmayandır. sorumlu, "emri ben verdim" diyendir aynı zamanda.
öncelikle kendisi allahın izniyle şehittir. Diğer yandan, savcıyı şehit eden ve onları Destekleyenler kadar korkak, kalleş ve yavşak bir güruh daha yoktur. O kadar Korkaklar ki, olayın sorumluluğunu bile üstlenmekten korkuyorlar. ne demek savcıyı kim öldürdü. tabiki vatansız ve kansız şerefsizler öldürdü. ekmek almaya gitti yalanını kim ortaya attıysa, bu kıymetli vatan evladını da bu orospu çocukları öldürdü. bunun sağını solunu didikleyen de en adi şerefsizdir ve art niyetlidir.
bu ülkedeki adalet sistemine olan inancın yok olmasına sebep olan her kimse odur ya da onlardır. alternatif tanım olarak; 12 yıldır tek başına iktidarda bulunan parti de olabilir.
bunu miting meydanlarında kim propaganda malzemesi yapar, kullanır nemalanırsa odur...

dhkpcli itler anca maşadır. taşerondur...
merhum savcı nın korumalarını 10 gün önce kim geri çektiyse sorumlusu odur.
Birazcık siyasi kimliklerinden sıyrılabilen herkesin de görebileceği gibi başarısız bir operasyona imza atanlardır.berkin elvan teröristti ya da değildi bunu buradan yazdıkları ile karar verebilen zekaların nasıl böylesine vatandaş olarak hele ki ülkenin savcısıyken korunabileceğimiz, güvende olabileceğimize inandığımız yerlerden birinde, bu şekilde öldürülmesinin ihmaller zincirini takip ederlerse gerçek sorumluların kabak gibi ortada olduğunu görerek cevaplarını alacakları sorudur.
yersen dhkp-c. az biraz düşünebiliyorsan ise devlettir. dhkp-c ''ihtiyaç anında camı kırınız'' örgütüdür. başka söze gerek yok.
tek bir sorumlusu yoktur. kendisi nerden tutulsa elde kalacak olan bir düzenin, hem bir parçası hem de kurbanıdır.
orospu çocuklarına göre polis, normal insanlara göre teröristler.
hayır ! benim.
cehalet.

berkin elvan ölmese - savcı ölmezdi

gezi olayları olmasa - berkin ölmezdi

piçin teki diktatörcülük oynamasa - gezi olayları olmazdı

halk salak mal cahil olmasa - piçin biri diktatörcülük oynayamazdı.

o halde halk cahil olmasa - savcı orada öldürülmezdi.
malum zümrenin bizim ölümüz sizin ölünüzden değerli anlayışıdır.

aynı, sabah akşam sivas katliamı edebiyatı yapıp, başbağlar katliamına ses çıkartmamaları, hatta ağızlarına giren bıyıklarının altından bu olaya sevinmeleri gibi.

aynı, sabah akşam maraş ve çorum katliamı edebiyatı yapıp, öldürdükleri ülkücüleri nasıl öldürdüklerini öve öve anlatmaları gibi.

aynı pkk'nın çekirdek kadrosunu oluşturup hala devlet tarafından ikinci sınıf vatandaş yerine konulduğuna üzülmesi gibi.
kesinlikle giresunlu o genç oğlandır
teröristlerin öldürme gibi bir planı olsa hemen öldürüp kaçabilirlerdi. rehin alma olaylarına girdiklerinde kurtulma şartları yok çünkü bunu kabullenmiş oluyorlar. ayrıca savcının cesedine de otopsi yapılmamış. tüm bunlar polisin öldürmüş olduğu iddiasını güçlendiriyor. seçim öncesi adamların eline koz geçiyor, savcıyı öldürüp suçu terör örgütüne atarlar tabi ki.
akp'dir. Suriye'den düşen roketi havada vuramayan savunma sistemi kendileri zamanında gerçekleşmiştir. Vatandaşını koruyamayan, kendi kurumunda savcısını bile koruyamayan bir acziyet içindedir.
Oluseverler.
Cenazesine katılmayanlar.
Adı hakkında bir sürü teori olan insan yavrusu. Bence cevap bu kadar zor olmamalı.
Yeter ulan bıktım siyasetinizden dediğim sorumludur. Tetiği kim çektiyse odur. Tetik bir insanın elindeydi çekmemek gibi bir tercih yapabilirdi. Kimse kim banane kardeşim dediğim durum.
(bkz: Ölenle ölünmez)
Davutoğlu çıkmış açıklama yapıyor, valla çok güldürdü. 3 yaşındaki çocuk inanmaz yaptığı açıklamaya. Hayir ülke olarak nasıl bu kadar aptal olabiliriz? Benim aklım almıyor. Nedense Hükûmetimiz hariç herkes suçlu.
akp nin yarattığı boktan türkiye karmaşası. akp geldiğinden beri birbirine düşman olan, kargaşa çıkartmayan kalmadı aq.
"vatandaş kendi adaletini aramış" diyen orospu evladı terörist yalakaları ile dhkpc eniklerine toz kondurmayan malum zümredir.

ha birde bu bokun üzerine köpek dölünün damlamasıyla dünyaya gelen at sıçmıkları için "gencecik 2 fidan öldü, onlar çok eğitimliydiler tamam mı :(" diyenler var.

he anam, bok okusada boktur.
devletin görüntüleri yayınlamadığı sürece hiçbir zaman aydınlatılamayacak olan sorumludur.
beni eksi yağmuruna tutan ergenler üstad ergün diler 'in yazısını okusunlar da biraz beyinleri çalışsın.
puzzle'ın parçaları ancak bu yazıyla birleşiyor.

belli ki birileri Kılıçdaroğlu' na başbakanlık sözü vermiş. canlı yayında durduk yere "en büyük hayalim başbakan olmak" dememiş.
memleket hain kaynıyor ne biçim bir ülkede yaşıyoruz!

"Ortalık karışık! Sanırım daha da karışacak. Birileri uzun zamandır ortalığı toza dumana katmak için uğraşıyor! Ama biz buna yabancı değiliz! Bu ülkenin çocukları neler yaşadı neler...Gözyaşı döktüğümüz de çok oldu döktürdüğümüz de... Şimdi gündem uygun değil ama birkaç güne kadar sizlerle çok önemli iSTiHBARAT NOT'ları PAYLAŞACAĞIM...DEVLETiNiZLE, MiLLETiNiZLE GURUR DUYACAKSINIZ! TARiHiN ASLINDA YAZMASI GEREKENLERi YAZMADIĞINI GÖRECEKSiNiZ! Özellikle iKi NOT beni inanılmaz heyecanlandırdı... işin ilginci AMERiKALI DOSTUM LONDRA'dan aktardı! ingilizler'in kalbinden...Çok özel, gurur verici NOTLAR...Hep söylediğim gibi bu DEVLET büyük! Yeter ki buna inanın ve güvenin...Bu toprakların çocuğu olmak gerçekten ayrıcalık...Bunu bir iki güne kadar size ıspatlayacağım...Okurken gurur duyup, gözyaşı dökeceksiniz! Bekleyin...

NOT'lara devam...

Almanlar'ın THY konusundaki paniğini yazdım! Ortak olmak istediler! THY'yi kontrol ederek büyümesini engellemek istediler. Böylece kendileri rakipsiz olarak yola devam edeceklerdi! Bu bir METOD'tu! Ama bizimkiler yanaşmadı! "Senin EURO'na ihtiyacımız yok büyümek için!" dedi...Tabii bu BERLiN'i hiç mutlu etmedi! Altına AIRBUS 320 çektikleri pilotu DELi yapmaları onları kurtaramadı! Döndüler en büyük rakiplerine saldırdılar! Brezilya ve Japonya'ya giden iki THY uçağı BOMBA NOT'u yüzünden geri döndü! Prestij kaybı yaşadı! Dün aynı oyun yine sahneye konuldu! Bu kez ATLANTiĞiN bu yakasındaki önemli bir merkeze yani LiZBON'a gitmekte olan uçak aynı yöntemle havada panik yaşayıp istanbul a indi.. inmek zorunda kaldı! NOT'larla bunu yapanlar havadaki zaferi engelleyemezdi! En fazla erteleyebilirdi! Şimdi bu yöntemle gidiyorlar! Karanlık, Savcı'nın öldürülmesi ve THY...Geliyorlar...Gelenler de hep aynı isimler!

Haksız mıyım?

6-7 Ekim olaylarını ateşleyen ve 45 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş seçim startını verdi! Startı vermesi değil ama verdiği yer çok ilginçti! Demirtaş gittiği yerden "Yüzde 10 barajını da kadınlarla geçeceğiz. Geçemezsek parlamento Tayyip Erdoğan'ın olsun" dedi. Peki barajı geçeceğini iddia eden Demirtaş bu sözleri nerede söyledi! EVET! Bildiniz! BERLiN!!! Bu kadar da değildi üstelik! Demirtaş "HDP dünyanın en muhteşem partisi!" diye de ekledi! Demek insana ORADA ayrı bir güven geliyordu! Zaten Aydın Bey'in bu partiye verdiği desteği görünce taşlar yerine oturuyordu!

Haksız mıyım?

MHP ve CHP'nin ÇATI ADAYI olarak Cumhurbaşkanlığı seçimlerine giren Ekmeleddin ihsanoğlu Bey geçtiğimiz gün Roma'daydı! Dinler arası köprü olarak öne çıkan isimlere verilen anlamlı bir ödül aldı! Törende sorulara da cevap verdi! Özellikle MEZHEP KAVGASINA dikkat çekti!

"Tüm bölgeyi kan gölüne çeviren Şii-Sünni çatışması durdurulabilir mi?" sorusuna şu cevabı verdi: "2006'da Irak'taki mezhep çatışmasını durdurdum. Ülkenin tüm Şii ve Sünni dini liderlerini islam işbirliği Teşkilatı şemsiyesi altında topladım. Ve kan dökmeyi yasaklayan, 10 maddelik, bağlayıcı bir metni kabul ettiler..." Peki daha sonra ne söylüyordu ihsanoğlu: "islam'ın değil, islam dünyasının reforma ihtiyacı var. Bir de Türkiye ortada durmalı...Bu mezhepçilik ateşi bize sıçrarsa çok kötü olur"

Yani dünyada büyük saygınlığı olan özellikle ingiltere ve çevresiyle güzel ilişkileri olan Ekmeleddin Bey bizim bölgede ÖNE ÇIKMAMAMIZ GEREKTiĞiNi söylüyordu! Zaten sorun da bu! Türkiye kendine biçilen rolün dışına çıktığı için saldırı altında! Çözüm ne peki? Ekmeleddin Bey reçeteyi veriyordu ..."Daha önce Irak'ta bunu yaptım!" diyerek kendini doğru adres olarak gösteriyordu. Kelimelerin altına iyice girdiğinizde ise "Ya da bizim ekolden biri gelsin o yapsın!" demek istiyordu. Aslında verilmek istenen mesaj "TAYYiP ERDOĞAN'la OLMAZ"dı! Ama bunu böyle söylüyorlardı! Ve MEZHEP KAVGASININ Türkiye için bir tehlike olduğunun altını çiziyordu! işaretleri ortada değil mi? Bu konuda çalışanların kimler olduğu belli değil mi! Belli!

Haksız mıyım?

Karanlık ve Çağlayan Adliyesi baskını sadece Türkiye'de değil dünyada yankı buldu! iki terörist neden SAVCI Mehmet Selim Kiraz'ı şehit etti! "Berkin Elvan için" derseniz bu olayı doğru anlamadığınızı gösterir! Verilmek istenen mesaj çok başka ve derindi! Dikkat ederseniz TELEFONLA YURTDIŞINDAN EMiR ALAN ve TETiĞi ÇEKENLER bilmedikleri bir mesajı kurşunla verdi! Ve bu mesaj işini çok iyi yapan tertemiz bir SAVCI üzerinden verildi! Bakın SAVCI diyorum! Başka bir devlet görevlisi değil! Polis, asker, hakim, pilot, öğretmen, bankacı değil SAVCI!
NEDEN?
Çünkü malum yapının birçok DOSYASI var! Bunların üzerine ciddiyetle gidilip sonuç alınması gerekiyor! Birileri bundan rahatsız oldu! Ama tetiği çekenler kendilerini kimin kullandığını bilmiyordu! Kime hizmet ettiklerinden haberleri yoktu! Zaten böyle olurdu! Onlar tetiği çekiyor Aydın Bey'in finansörü olduğu CUMUHURiYET GAZETESi de bunlara "TERÖRiST" diyemiyordu! HÜRRiYET de TAŞRA baskısından sonra BiRiNCi SAYFASINI değiştiriyordu! Çünkü Hürriye'in birinci sayfası yazı işlerindeki biri tarafından bakış açısı ONAYLANMADIĞI için sosyal medyaya düşürülüyordu! Hürriyet içeriden DARBE alıyordu! Herkesin rolünün belli olduğu bu duruma belli ki Aydın Bey'in adamları bile karşı çıkmaya başlamıştı! Ve sonunda Hürriyet Savcının cenazesine alınmayan MARJiNAL bir gazete durumuna geliyordu! Patron hatası böyle bir şeydi işte! Düne kadar DEVLETiN sahibi olarak kendilerini gördüler! Bu alışkanlık onlara devamlı hata yaptırıyor! Yaptıracak ta...Haa o DOSYALAR mı! Kurşunlara rağmen açılacak! Açılmalıydı! Adalet her şekilde yerini bulmalıydı!

Haksız mıyım?

Aydın Bey'in medyasından söz etmişken devam edelim...Unutmayın bütün iSTiHBARAT MEDYADA vardır! Kesinlikle büyük operasyonlar öncesinde HABER verilir! Tabii görene...Savcı konusunda rengini anlamakta zorlandığım Kemal Kılıçdaroğlu bundan birkaç gün önce adaşı olan CNN Türk'e çıkan Kemal Derviş ile görüştü! Kemal Bey, VEKiLLiĞE sıcak bakmayan Derviş'e "O zaman siz EKONOMiDEN SORUMLU BAKAN OLUN!" dedi! Dikkatinizi çekiyorum ortada seçim yok, kazanılan zafer yok, açılan sandık yok kazanılamayan onca seçim var! Ama Kemal Bey bunları unutup "Gelin BAKANIM OLUN!" diyor! Bütün bu olaylardan sonra ben de soruyorum: "Acaba Kemal Bey'in bildiği bizim bilmediğimiz bir şey mi var! Kendini BAŞBAKAN, Derviş'i de BAKAN olarak gördüğüne göre bir SÖZ almış olmalı! Bu sözü kim verdi? Nerede verdi?"

Merak etmekte haksız mıyım?

NOT: Önceki gün Türkiye'yi KARANLIĞA götürmek isteyenler 36 ile mesaj vermek istedi! KARANLIK elektriklerin kesilmesiyle 10:36'da başladı! Teröristler Savcı'yı 12:36'da rehin aldı! 15;36'ya kadar da süre verdi! PiYONLAR gerçeği asla ve kat' a bilmezdi! 36 ile doğrudan ANKARA'ya mesaj veriliyordu! Adres, Yeni Türkiye'nin kalbiydi! 1299'da tarih sahnesine çıkan OSMANLI' nın yürüyüşü OSMAN GAZi ile başladı! 600 yıl sürdü! 1922'de Vahdettin ile son buldu! TAM 36 SULTAN tahta geçti! 37'ncisi BÜYÜK TÜRKiYE demekti, Erdoğan demekti, bölgede güç ve kardeşlik demekti!
KURŞUNLARLA "izin vermeyeceğiz!" dediler!
Göreceğiz bakalım...;

https://www.facebook.com/...=1&source=48&_rdr
dhkp c ayağına iktidarın kurbanı olmuş savcının ölümünün sorumlularını çok uzakta aramak gavatlıktır.