bugün

Soros vakfının ortaya çıkarmaya çalıştığı asker modeli her geçen gün sayıları artıyor genç siviller, savaş karşıtları, vicdani ret falan filan gibi gündeme gelmeye başladılar malumunz ki askerlik mecburi bunlarda ilk savaşta allah göstermesin o günleri biz adam öldürmeyiz ayağına kaçıcak delik arıyacaklar vay benim memleketimin haline vay.
anasını, babasını, kardeşini-bacısını korumaktan aciz ve düşkün askerdir.
(bkz: vicdani retçilerin vicdansızlığı)
bir asker neden seve seve ölüme gider? kendine zaten bir yaşam alanı kalmamıştır da ondan.

savaşmak hep cesaretle ilişkilendirilir ama akılla ilgili kısmı pek düşünülmez. Peki kim durup dururken kafasının gözünün yarılmasını, çenesinin parçalanmasını, bacaklarını kaybetmeyi göze alabilir?

Bu kadar anlamsız bir şey için mi cesur diyecekler bana da?

korkak olabilirim ama aptal değlim.

(bkz: insanlar savaşmazsa savaş da olmaz)
hayatının sonuna kadar onursuzca yaşamayı seçen insandır elbetteki bir gün oda topraüın altına girecektir, ya onurluca yada onursuzca.
insan öldürmek gibi bir kavramı saçma gören askerdir. kavganın anlamsızlığını görüp kaçmıştır. hadi bunu da görmedi, korkup kaçtı. onun kararından kime ne? "onur" gibi bir kavramı nasıl savaşa bağlayabilirsiniz? ülkelerin başında bulunan zorbaların dayatmasıyla, zorla girdi savaşa zaten.
(bkz: allah akıl fikir versin)
eğer kurtuluş savaşı döneminde yaşayansa firariler hakkındaki kanun ile savaşa tekrar gönderilecek olan askerdir.
hiç bir Türk askerinin yapmayacağı eylem.
tariihte paralı askerlerde bol bol görülen bir durummuş.
Bu durumu Mustafa Kemal Paşa Nutuk’ta
"Filhakika, birçok yerlerde, bazı nizamiye efradı, musademe etmeksizin bilakis silahlarını bırakarak köylerine, memleketlerine savuşuyorlardı” diye ifade edecekti.

Meclis kürsüsünde Fevzi Çakmak; “Efendiler biz askeri değil, milleti giydiriyoruz. Elbiseyi alan üç gün sonra firar ediyor.”diye bir beyanda dahi bulunur.

tam bu sebeptendir ki istiklal mahkemeleri kurulmuştur.

bir kayıtta şöyle bir bilgi mevcuttur.
görsel