bugün

kaybedilen bir savaş sonunda, karşı ülkeye tazminat olarak romanların bulunduğu mahalleyi vermektir.

---dünyanın en büyük savaşını kazanan; dünyanın en büyük ülkesinin çöküşü---

bir asker: komutanım. bu mahalleyi aldık; ama pek iyi etmedik sanırsam.
komutan: yok asker. iyi burası iyi.

----------------------------------

şopar: abe asker versene şu silahı bi bakayım nasılmış o öyle?
asker: olmaz. yasak. komutan kızar.
şopar: ko götüne komutanın be. ver bi bakıcam.
asker: hehe. al bakalım.
şopar: ne güzel şeymiş bu. (iç düşünce: satarım ben bunu)
asker: öyl.. dur lan nereye kaçıyorsun. gel buraya.
şopar: hehe. salakk

----------bütün şoparlar aynı şeyi yapar-------ülke çöker---------

komutan: asker. nerde hata yaptık biz. neredeeee??
asker: komutanım. masada savaş kaybetmek böyle bir şey.
şopar: susun lan kapçııkk ağızlılar.

----------- mahalleyi veren ülke --------

asker: siz bir dahisiniz komutanım.
komutan: ne sandın yarraam. * *
-abe askercağız sarayım sana bi ikili kendine gelesin
*yok almayım ben, nöbetteyim
-geçmişii siktiimi gozlerin açılsın bea.
Yunanistan eski başbakanı Aleksis Çipras, Almanya'dan savaş tazminatı istemişti. 300 milyar dolar civarı bir paraydı yanlış hatırlamıyorsam...

Bayan Merkel hemen "hayır" deyip, yüzüne de tuhaf tuhaf bakmıştı. Avrupa basını, "Çipras ateşle oynuyor" yorumunu patlatmıştı.

Oysa Almanya Yunanistan'a bir miktar tazminat ödemiş zaten, 71 milyar dolar ödemiş.

hatta Çipras'ın efeliğine bizim solcular sevinmişlerdi.

Hiç olmazsa açık konuşuyorlardı (bir yandan da harıl harıl kravat takmayan yeni bir lider arıyorlardı kendilerine.) Avrupa solcuları ikiyüzlü davranıyorlardı;

Hem Çipras'ın iktidara gelmiş olmasını takdirle karşılıyorlar, hem de içlerinde "ya paraları ödemezse" korkusu vardı. Bizim solcuların böyle bir endişesi yok, çünkü Yunanistan'ın bize borcu yok.

Korkmasınlar, IMF ile anlaşmak zorunda kalan Çipras siyasi tarihe tıpkı Ecevit gibi "büyük bir balon" olarak geçecektir...

Daha bekleyen yunanlı varsa fazla savaş tazminatı yerine de elbette hava alacak.

şimdi şavaş tazminatı konusunda, bu işin "ölçüsü" nedir?

Rusya da Almanya'dan zarar ziyan tazminatı istesin... Buna karşılık Almanya da ırzına geçilen kadınlarının ve kızlarının başlık parasını...

Diğer ülkeler, örneğin Fransa niçin Almanya'dan beş kuruş istemiyor? Almanya dört yıl boyunca Fransa'nın iliğini kemiğini emmişti.

Biz niçin Yunanistan dan, 1922 yılında yaktıkları Manisa'nın "yeniden imar masraflarını" talep etmiyoruz? Ya onlar da geriye gidip "Sakız adası katliamının" kişi başına tazminatını hesaplamaya kalkarlarsa?

Bu işin ölçüsü nedir ve de kantarın topuzunu kaçırmadan kaç yıl geriye gidilebilir?

Örneğin, ikinci Dünya Savaşı'nın faturasını çıkarmak mubah, buna karşılık Birinci Dünya Savaşı'nın parasını istemek abes midir? Öyleyse Ermeniler niçin bizden tazminat isterler? Şimdi Rusya da Fransa'dan Napoleon'un verdiği zarar ziyanı karşılamasını istese, buna kargalar mı gülerler martılar mı?

O çok eski bir mesele...

Eee, yetmiş beş yıllık mesele yeni bir mesele mi?

Japonya Pearl Harbor'da batırdığı gemileri tazmin etsin, buna karşılık Amerika da dümdüz ettiği Hiroşima ve Nagazaki'nin "kentsel dönüşüm" maliyetini...

Görüldüğü gibi, sonu yoktur. Ve de Yunanistan'ın Avrupa Birliği'nden bol keseden alıp avuç avuç yediği paraların üstüne yatmak için bu tür çocukça yollara başvurması gülünçtür.

Ama o paraları Çipras savurmamıştı ki, PASOK ile Nea Dimokratia partileri piç etmişlerdi...

Eh, Ermeniler'i de kılıçdaroğlu yada meral hanım yada erdoğan kesmedi ki, kestiyseTalat kesti.

Görüldüğü gibi bu işler "tutturabildiğine" yürümektedir ve emekli olan çipras vakti zamanında da tutturamamıştır.

Siz dua edin de Avusturya hükümeti bizden iki kere kuşattığımız Viyana'nın savunma masraflarını almaya kalkmasın. O zaman biz de hemen Macaristan'ın parasını isteriz.