bugün

evet arkadaşlar, ibretlik bir tespitte daha birlikteyiz. bu sefer sıra sıra alalım olayları ele.

kaleden başlıyoruz, kale düz gider, sağa sola, peki sorarım size, siz hiç yürüyen kale gördünüz mü ? hadi sağa sola gitmeyi bırak, hiç şöyle kımıldayanı var mı ? tabii ki de yok.

gelelim ata, at dediğin bu oyunda L şeklinde gidiyor ? Hiç böyle bir at var mı ? Bir tane vardı l gibi giderken başbakanı üzerinden atan, adı cihan dı, o da bağırsak düğümlenmesinden öldü gitti işte. demek ki l gitmek yaramıyor bu hayvana.

File gelelim, fil dediğin çapraz gidiyor bu oyunda, arkadaş sen hiç çapraz hareket eden fil gördün mü ? fil dediğin haldur huldur öne doğru koşar, sirktekiler bile topa basabiliyor, ön ayaklarını havaya kaldırıyor, başka bi numara yok.

vezir ne durumda peki ? bu oyundaki mantığa göre bir kale + bir fil vezir ediyor, öyle ya hem çapraz hem düz gidiyor bu. neresinden baksan elinde kalıyor işte.

şah'a da en sümsük aktiviteyi vermişler, şah dediğin sadece bir yanındaki kareye mi gider ? şah dediğin, o satranç karelerini alır, bizim bir tarafımıza bile sokar afedersin istediği anda.

bak piyona bir şey demiyorum, o gariban her zaman olduğu gibi en önde, şuursuzca diğer rakibin vezirine, filine, şahına saldırıyor, aynı gerçek ordulardaki gibi. atla diyorsun atlıyor, yat diyorsun yatıyor, ilk önce ölen hep o oluyor. sen hiç savaşırken ölen vezir ya da şah çocuğu gördün mü ?

velhasalım kelam bu değerli tespitler ışığında diyebiliriz ki satrançta büyük mantık hatası vardır, balık baştan kokmuştur.

o ne lan ? öyle tırt şah mı olur ?
satrançta hiç kazanamamış yazar tespiti.
(bkz: madem ben kazanamıyom kimse oynamasın amk)
"hangi şah rakibini öldürür" denilerek mantık hatası olmadığı ispat edilebilir. hiç bir şah rakibin şahını öldüremez. çünkü şah dediğin savaşa girmez ki adamlarına yaptırır bu işi. oyunda da şahın şahı öldürmesine imkan vermemek için böyle bir çözüm bulunmuştur. oyunu oynayanların zekasından önce oyunu oluşturanın zekasına saygı duymak gerekir.
çoğu çeviriden kaynaklanan mantık hatalarıdır. mesela fil orjinalinde bishop(din adamı) dır. bu yüzden yan gidebilir. at ise şovalye. gerçi şovelye olsa da bir bok değişmeyecek l gitmesi her türlü saçma.

ama en saçma olay queen yani vezirdir. ulan kadın nasıl yapsın onları ? aklım almıyor. git çocuklarına bak. Jeanne d'Arc mübarek.
Santranç oynamamı birkaç aylığına bıraktırabilicek tespit.
bu tespiti okuduktan sonra satranca değil dünyaya bakış açım değişti.

sağolasın kardeşim doğru yolu buldum.

artık satranç yok!

piyon c4 yok!
santraçtan soğutan tespit.
satranctan sogudum lan. Oynamasam mi ne yapsam?
cumhuriyet savcılarının, haberi ihbar kabul edip işlem yapması gereken durumdur.
"helal olsun lan" lık bi tespit. Yazarın ellerine, düşüncelerine sağlık. Zaten bir bokluk olduğu belliydi bu santraçta.
gülmekten yazamıyorum. sanırım bu fikri ortaya atan yazarımız, buluğ çağından yeni çıkıyor. hatırladığım kadarıyla çok zor bir dönemdir, yoksa, satranca böyle bakmak akla ziyandır.
http://galeri.uludagsozlu...biz-kalkal%C4%B1m-175865/
(bkz: kale yürür mü lan diye satrancı bırakmak)
iskambil de salak bi oyun lan. adamın götünde kendi kafası var öyle kraliyet mi olur.

en iyisi dama arkadaşlar ya. neyse bay mustafa çağırdı dama oynamaya ben kaçar .s .s
(bkz: oyun bitince şah ve piyon aynı kutuya atılır)
(bkz: şu an ağlıyorum biliyor musun) insanı derin düşüncelere iten tespit.
ne atın sırtında eğer var ne kalede asker. ne vezirin mührü var ne de şahın. fillerin üstünde bir afrikalı olmamasına değinmiyorum bile.. bu ne biçim donanım.
yürüyerek.
Kalenin düz gitmesi çok mu mantıklı. Kale lan bu kale.
ya şah'ın tahtıyla beraber, bir sağa bir sola "ulan bi rahat yok bu ibnelerden" diyerek kaçmasına ne demeli