bugün

doğru olduğunu düşündüğüm önermedir.zira bilinir ki her dil o klasik ifadesiyle yaşayan bir organizma gibidir.işte bu yüzden geçmişten günümüze gelen uzun süreçler içinde her dil kendi içine kodlamıştır kendine özgü duygulanımlarını, algılamalarını.iş bu sebeple o dilde yaratılan her yaratı o dile kodlanan, o dile özgü bütün duygulanımlarından da en az cüssesi kadar alır payını.bundandır hiç bir çevirinin gerçek tadı vermemesi.üzerinde dumanları tüten bir çorbanın tadını resminin vermemesi gibi.