bugün

Sanal ortamdaki hayatın, gerçek olduğu idda edilen hayattan daha güzel ve anlamlı olduğu anlardır.

Star Wars Galaxies online hesabımı yeni açmıştım, kehanet çoktan yayılmıştı ''güce denge gelecek''

Genç bir padawan olarak Naboo'nun engin çayırlarında evrene yeni gelen padawan arkadaşlarımızla gücümüze hükmetmeyi öğreniyorduk,
Onu ilk defa orada gördüm, lateks bandaj kıyafeti, ışın kılıcıyla uyumlu yeşil gözleri uzun ince bedeni ve deniz mavisi teniyle ''lexi87_sp'', o bir twi’lek' di.
Naboo'daki en güzel ve yetenekli twi’lek. Naboo'da onun parıltısı Prenses Amidala'yı bile gölgede bırakırdı.

Ben ise endor orjinli, pek parlak olmayan ama ihtiraslı bir newbie idim. Kısa sürede arkadaş olup beraber questler tamamlamaya başladık.
Onun çevikliği ve zekası benim azmim ve cesaretimle birleşince kısa zamanda akranlarımızı geride bıraktık.
Bu arada ilişkimizde farklı bir boyut almıştı. Beraber Tatooine çöllerinde geziyor Coruscantta birbirimize yüzük pelerin kask gibi itemler alıyorduk. Fakat sorumluluklarımız ve skillerimiz arttıkça artık ideolojik görüşlerimizsw kendini belli ediyordu.

Onun saf kalbi, Galaktik Meclis çatısı altında tüm ırkların özgür ve refah içinde yaşayabileceğine inanıyordu.
Benimse gözlerim şimdiden kızıldı, artık kafamı kalın bir kapşonla örtüyor, sürekli güçlü olduğumuzu ve güçle birlikte olmamız gerektiğini söylüyordum. Bana göre bu kıyasıya savaşı ancak imparatorluğun kesin bir zaferi bitirebilirdi.
Belki ırkınında tarihinden ötürü beni hiç dinlemedi, son güne kadar.

Galakside dananın kuyruğu kopmak üzereydi kutuplar artık son bir kez daha çarpışmak için toplanıyordu. Sürekli bir sirküler ve pm trafiği vardı. Herkes armorylere koşuşturuyor bu arada şehir içlerinde teketek çıkan kavgalar artıyordu. Newbie padawanlar hızla offline oluyorlardı, artık havada kan kokusu vardı.

Benim ise Massage box'um yanıp sönüyordu, baktım, mesaj lexi87_sp den geliyordu.
Kocaburun; ruhum, halkım, ve tüm zulm görenler beni Hoth gezegenine asilere katılmaya çağırıyor. Çok üzgünüm umarım bu savaşın dışında kalırsın.
Unutma öfke karanlık tarafa giden yoldur.
see you.

Öyle de oldu, öfkem kontrolümü eline almıştı hemen bir imparatorluk gemisine atlayıp imparatorluk Merkezi Genosise doğru yola çıktım. Artık güce sadece hükmetmiyor, onu her zerremde hissediyordum.

Genosis de benim gibi birçok yoldaş çoktan toplanmıştı. Gerçek hayatta dışlanmış itilip kakılmış alay edilmiş onuru kırılmış, farklı renkler farklı ırklar, ama tek bir ortak nokta intikam.

O kızıl sabah önderimiz darth sidious ve darth vaderın yoluna and içerek işgal yoluna çıktığımız da hepimiz günün sonunda ne olacağından emindik. Hoath da bizi bekleyen jedi şovalyeleri ve klon askerler ve genç tapınak öğrencileri sessiz bir şekilde bizi, yani ölümün soğuk nefesini bekliyorlardı.

istatistiksel olarak karanlık tarafı seçen oyuncular online evrende çok daha fazla zaman geçirmiş, çoğu kendini diğer hayatlarından soyutlamış asosyal kişiler olduğundan, topam ex pointlerimiz, ortalama levellerimiz ,jedilerden çok daha üstündü. Bunun verdiği güven ve karanlık tarafın nefret dolu bilinç altımızı kışkırtmasıyla savaşmak için sabırsızlanıyorduk.

En sonunda karlı Hoath yüzeyine indik, iner inmez müthiş bir hırsla düşman siperlerine doğru koşmaya başladık
A. T araçlarımız mevzileri bombalarken düşman da Atgar savunma toplarıyla karşılık veriyordu.
Bu cehennemi meydanda androidler ve klon askerler böcek gibi birer birer düşüyor savaş alanı yavaş yavaş bize kalıyordu.

Jediler 'ligthining' güçlerimize dayanamıyor daha işın kılıçlarıyla yanımıza gelemeden düşüyorlardı. Bu bir savaş değil çaresiz bir orduyu katletmekti. Geceleri yatağımızda ağlarken kurduğumuz intikam hayalleri hayat buluyordu.
Ben ise savaşta bir sağ kanada bir sol kanada koşuyor her nekadar ülküm için savaşıyor olsamda bir yandan gözlerim onu arıyordu.
O kadar ceset vardı ki ve o cesetlerden çıkan, adeta fırlayan itemler keseler zırhlar. Savaş bitiminde kazananlarca yağmalanmak üzere bekliyorlardı.

Birden gözlerim vurulmuş iyontopu kulesine takıldı, 2 adet mavi anten görüyordum, bu o olabilirdi, hemen high jump kullanarak oraya uçtum, tam kuleye inecekken hareket etti.
Ve bana doğru döndü, YAŞIYORDU, adeta karakterimin gözleri güldü, ellerimi açmış havada süzülürken onun bana olan nefretini hissedebiliyordum.
Aniden ışın kılıcını kavradı ve hızla bir mızrak gibi bana doğru fırlattı.
Soğukluğu tüm bedenimde hissettim, vücudum işlevsiz bir şekilde sırt üstü karlara düştü. Hala düşündüğüm tek şey onun yaşıyor olduğuydu.
Oyun kameram ölmüş olduğundan ''free fly'' moduna geçti bir nevi öldükten sonra yeryüzünü izlemek gibi.
Ağır adımlarla yaklaştı, health'i %10 lara kadar düşmüştü. Efsanevi zaferlerden kalan ganimetlerle dolu cesedimin yanına geldi ,diz çöktü hiçbirşeye dokunmadı. Sadece beni karanlık tarafa bağlayan adımın yazılı olduğu Sith yüzüğümü aldı ve hızla Hoath'un sisli ufkunda kayboldu.
Biliyordumki bir dahaki savaşa kadar güvenli bir jedi üssünde diğer asilerle birlikte
güvende olacaktı.
Benimse vucudum zafer sarhoşu yoldaşlarım tarafından yağmalanacak ve Genoasis kalesinde belime bağlanmış bir bez parçasıyla
hiçbirşeyim olmadan, O yanımda olmadan uyanacaktım.

GÜÇ SiZiNLE OLSUN
MAY THE FORCE BE WITH YOU
(bkz: sözlük)