bugün

"abi napıyorsun ya..." diye bağırdım koray'a, ki kendisi sınıfımızın en gıcık çocuğuydu, hani şu sürekli kavga çıkaran geleceğin mafyası tiplerden, ortaokuldaydık, yetersiz harçlıklarımız ile arada bir kendimize kıyak yapmak için kutu kola aldığımız yıllardı ki o yıllarda kutu kola nedendir bilinmez oldukça pahalı bir üründü ve koray da benim zar zor aldığım o kutu kolayı masadan kapıp, içilen yerini bir güzel yalamıştı, kola artık onun olmuştu, tükürüklerini saçtığı kutudan içmeye devam edemezdim.

"olm akıllı olacaksın" dedi, kolayı içmeye devam ederken, başımı öne eğdim, hırslanmış, üzülmüş, ömrümde ilk defa şu hayatta kötülerin kazandığını farketmiş ve garip bir umutsuzluğa kapılmıştım, "yaptığın ayıp" dedim, pis pis sırıttı. elimi yumruk yapıp suratına sağlam bir yumruk atmayı düşündüm, ama yapmadım, ne o zaman, ne de sonrasında.

***

suratından sevişilmişlik akan kız arkadaşım karşımda, üzerinde sadece bir bluz ile duruyordu, eski erkek arkadaşı hızlıca giyinerek evden çıkmıştı. kız arkadaşımı, eski erkek arkadaşı ile sevişirken basmıştım ve işte şimdi onunla karşılıklı ayakta duruyorduk, giyinmeye vakit bulamamıştı, çıplak dizleri, türbülansa girmiş uçak kanatları gibi hızla titriyordu, tepkimi ölçmeye çalışıyor ama yüzüme bakamıyordu, az da olsa gururu vardı.

hiç bir şey hissetmiyordum, beynim durmuştu, bir şey yapmamı bekliyordu, bir tepki vermem gerekiyordu, ama yapamıyordum, elimi yumruk yaptım, tüm enerjim yumruğuma aktı, ama ben kötülere vuramazdım, kendimi tuttum, enerjinin yumruğumdan tekrar koluma aktığını hissettim, yukarılara çıktı sonra, boynumdan beynime, oradan gözlerime, ufacık bir damla süzüldü gözlerimden, burnumun kenarından yanaklarımı gıdıklayarak dudağıma, dudaklarımı büzdüm, damla ağzıma girdi, nefretimin özü tuzluydu.

"sen" dedim, kafasını kaldırıp yüzüme baktı, sustum, gözlerine baktım, o gözlere aşık olmuştum ben, dudaklarına indirdim bakışlarımı, oradan da çenesine, tahriş olmuştu, tıpkı benimle öpüştüğünde olduğu gibi, sakal tahriş ederdi, öpüşülmüşlük vardı yüzünün her yanında, hem de uzun uzun, giden adam tükürüklerini bırakmıştı üstüne, o artık onun olmuştu. salyalarıyla sahiplenmişti onu. "kutu kola" geldi aklıma, sevdiğim ama kaybettiğim kadına bakarken.

***

"bir sevgilim olmazsa kimse salyalarıyla sahiplenemez onu" diye düşündüm, karşımda oturmuş, ellerimi okşarken "o duygusal adam nerede, artık bu ilişkiye bir isim koyalım" gibi cümleler kurarak, sevgilim olma isteğini belirten kızın gözlerine bakarken, konuşması bitince, ellerimi çektim, "eğer" dedim "böyle beklentilerin varsa, bir daha görüşmeyelim, ben buyum, verebileceklerim bu kadar". sustu.

geçmişin intikamını gelecekten alıyordum.

ben artık buydum.
(bkz: salya sümük ağladım be kardeşim)
(bkz: salya salya olalı böyle eziyet görmedi)
(bkz: garson bize iki büyük getir)
Böyle Olmasındansa, Kola zamanında, gidilir bir güzel sopa seçilir, çıkışta (afedersiniz) çocuğun anası s*kertilir, o yatakta bastığın çocuğa da benzeri bir muamele yapılırdı. Kıza gelince, işte orası yorumsuz... ne elden bir şey gelir, ne sövülür ne dövülür...
köpeklerin işeyerek yaptıklarını, insanların salya ile yapma durumudur.