bugün

evet arkadaşlar, böyle lokantalar vardır. salaş görünümlüdür ama gelen müşterileri salaşlık kisvesi altında sikmek için her yolu denerler. üç beş dandik balık ağı, bir kaç tane şimdiki zamanda bir boka yaramayan ünlülere ait duvarda fotoğraf, eski görünümlü buzdolapları, tırt tabaklar ve her yeri çizilmiş bardaklar. bu lokantalar böyle görünüp cüzdanımızın ağzına sıçan lokantalardır. servis bok gibidir, yemekler kötüdür, dingil görünümlü besi çupra ve levrekleri insanlara deniz balığı diye kakalarlarlar. ama adı salaştır. arkadaş ortamlarında, ovvv orası çok güzel, nefis salaş bir lokanta, mutlaka gidilmesi lazım, en kısa zamanda 50 kişi birleşip gidelim, fasıl dinleyelim diye abartıldıkça abartılırlar. gidersin, yersin, sonra 5 kişi götüne 700-800 tl hesabı sokarlar, görünümü salaştır ama geçirdiği hesap bildiğin talaştır (ufalanmış odun). sonra gelir bu lokantalara küfredersin. işte burada tanım yapma zorunluluğu devreye girer. dersin ki salaşını da, işletmesini de, balığını da siktiğimin tırt görünümlü lokantası. *
ölü sikiciler tarafından işletilir.
70 lerde çok moda olmuş restoranlardır.
''modern'' insanların uğrak mekanları. normalde olsa ıyyy diye tiksineceği yerde bayat şeyleri bayıla bayıla yerler. zaten '''ya yerlerse'' diye açıyorlar ya.

o paraları bana verin. bizim bahçede, ocakta şahane şeyler hazırlayayım. ekmek parası kardeş. temiz hava. çiçekler kıpırdaklar. neşeyle koşan kediler, uçuşan kuşlar.