bugün

üşenmelerin en kötüsüdür. çünkü gün geçtikçe sakallarınız daha da uzar ve günden güne daha zor bir hal alır. ama yine de ''daha sonra olurum'' deyip olayı geçiştirirsiniz. sonra da hacı olursunuz.
iyidir. sakallı erkek sevilir.
kişinin yumurta adam kıvamindan kabasakal kıvamina gecmesine saglayan fiiliyat.
pek iyi bir duygu değildir. birinci gün kirli sakal olur; sevilir. ikinci gün hafiften uzar; en azından iyi görünür. ama üçüncü gün, sakallı erkekleri seven kızlar bile " üff traş olsana " tarzı konuşmalar yapar. her yerde olduğu gibi bu konuda da belirli bir düzende seyretmek en iyisidir.
(bkz: kes kes nereye kadar)
kızların sahip olmadıkları sorunsaldır.
(bkz: üşeniyorum öyleyse yarın)
yataktan kalkma süresini uzatan en önemli etkendir.
sevmediği bir işte çalışan insanın, işin öngördüğü her şeye, dolayısıyla sakal traşına tiksintiyle yaklaşmasından kaynaklanandır. yıllar önce usta aktör charlton heston' un oynadığı bir filmde, tatil dönüşü çalıştığı bankada sakal bıraktığı için işten çıkartılan bankacının mücadelesinde, bu konu ele alınmıştır.
(bkz: anne ben kirpi oldum)
bir de dağa çıkılsa, insanlardan uzak yaşansa çok acayip karizma katacak üşengeçlik.
efendim final zamanı, eve gelmişim, üzerinize afiyet sağlıksız yaşamaktan da motoru bozmuşum. anahtarımı da uykusuzluktan olsa gerek almayı unutmuşum. eve geldim kapıda not: "oğlum ben carrefourdayım", ah canım anam, garib anam... bunu nasıl yaparsın bana. motor bozuk mozuk demeden gidiyorum yürüyorum carrefour'a, anamı arayacağım hesapta, bulunca sanki tuvalet isteğim kaybolcak, uykusuzluk işte insan bilmiyor ne yaptığını. tabi bu arada sakalım inanılmaz uzamış. girdim mekana, elimde paltom ayı gibi sakallarım ve dağınık saçlarım üstüne üstlük mor gözaltlarım ile potansiyel teröristim. bulamadım tabi annemi, lakin güvenlikçilerin gelip kimlik sorması hatta ve hatta hızlı konuşan bir şahıs olduğum için beni el kaide elemanı zannetmeleri çok yaraladı beni. şaka lan ne yaralıycak carrefour ne anasını satim. işte kıssadan hisse, sakalları kesmeye üşenmek sizi el kaide mensubu yapabiliyor.
(bkz: hacı)
etek traşı olmaya üşenmekten daha az rahatsızlık verici üşengeçlik durumudur.
final dönemi geldiğinde yaşanan durum.
Genellikle kışın yaşanan durumdur.Hem kesilmeyen sakal yüzü soğuğa karşı korumuş olur.
ozelikle de yapilmasi gereken zamanlarda "tavan yapan" durumdur. normalde, oyle ya da pinekleyip de, "sakallar da uzadi du hele bi kesem gari" lafini pek uzun araliklarla soyleyen bunye, zorunlu sartlarda, - is, staj, dugun vs. ivir zivir - daha da zorlanmaktadir, o zaman sakallariniz da gozunuze ayri bir guzel gelir sanki.
o ufak üşengeçlik bazen o kadar çok sürer ki, artık keçiler gibi dolaşmaktasınızdır.
bu gibi üşengeçlikler insanı karizmatikleştirebilir. elleşmeyindir. *
(bkz: ağda yapmaya üşenmek)
haftada bir eğer öğrenciysen ayda bir berbere gitmene sebep olan durumdur. birde suratı cins olanlar vardır. kılların herbiri ayrı yöne doğru çıkar. traş bıçağını ne yöne çeksen acı çekersin. surat kızarır kabarız ve yanar. traştan sonraki iki gün surat kırmızı gezilir. ama berberin usturasında böyle olmaz hele birde senin yüzünü tanıyan bir berberse bu sorunların hiçbiri yaşanmaz . bu yüzden evde traş olmak istemez bu tipler. ilerde iş hayatına atılıdığında ondan önce askere gittiklerinde ne bok yerler bilemem. büyük kabuslarımdan biri de bu zaten.
(bkz: muro)
öğrenciliğin gözünü seveyim arkadaş, her türlü üşengeçliğe gebe.*
homo sapiens mantığı.
ayrılık sonrası yaşanılan durum.*
güncel Önemli Başlıklar