bugün

kişiyi gerçekten özgür hissettiren tek duygunun, birilerinin özgürlüğünün farkına varması olduğunu bilen kadındır.

bu gerçek özgürlük duygusunun kadını erkeği yoktur. ruhların cinsiyetleri olmadığı gibi. özgürlük anlayışı da, ruhun cinsiyetine uyum sağladığı bünyenin ihtiyaçları doğrultusundadır. bir insan, diğer insanlar olmadan, hiç bir kimsenin/düşüncenin kurallarından bağımsız yaşadığında kendisini özgür hisseder. kendisine göre yaşadığı bu hayat özgürlüktür. bu kati özgürlüğe bağlı olarak sürdürdüğü hayatında, bu mutluluğuna şahit olacak birilerini arar. istemeden yapar.. sahiplenilmek istenen özgür kadın ise, kurallardan bağımsız olarak yaşayan kadın olmayabilir. günlük, standart bir yaşam bazı insanlar özgürlük sayılabilir. işte bu standart insanın sahiplenilmesi çok doğaldır.

alışılmışın dışında bir özgürlük anlayışını benimsemiş bir kadın ise, özgürlüğüne şahit olacak ve eskisinden çok farklı bir yaşam sürmek isteyecektir. bu da onun özgürlüğünün bir sürecidir zaten. doğaldır. özgürlük tanımı, kesinlikle kural tanımazlık değildir, karıştırılmamalıdır. kuralları kendisi koyduğunda, ya da koyulmuş kurallara uyabildiğinde, bundan rahatsız olmadığında kişi özgürdür.
psikolojisi bozulmuş mazoşist kadındır. bunda toplumun etkisi yüzde 99 dur. kadın birinin sahiplenmesi ile değil sahiplenilmek istemediği sürece ancak özgür olabilir. aksi halde toplumsal algının geldiği noktaya baktığımızda bir kadının köle olmayı istemesiyle sahiplenilmeyi istemesi arasında bir fark yoktur. özgürlükle sahiplenilmek arasında bir bağ bulunmamaktadır.
kopek olacak gavat ariyordur.
yanımda olsun sıkmasın demek istiyordur.
kendisini anlamis, huyunu suyunu farketmis kadindir. sahiplenilmek kolelik demek degildir.
cocuklara sinirsiz ozgurlugu veren anne-baba sahiplenmesidir.
güncel Önemli Başlıklar