bugün

bu insan tipi genel olarak gitar calmaktan baska yeteneği olmayan insan modelidir.. kız kaldırmak için cok uygun olan bu durumdur aynı zamanda
bakırköy sariyer gibi ilcelerin sahillerinde bolca görülen etrafına toplanan grupla beraber genel olarak duygusal sarkılar söyleyen insan modeli
elinde klasik gitar olmasına rağmen ne rodrigo ne de chopin çalar. gider haluk levent çalar. insanı sahilden de denizden de gitardan da soğutan insandır.
elinde uyduruk bir gitarla "akdenizzzzz akşamlarıııııııııı" diye böğürüyorsa kafasında gitarın kırılması vacip insandır.yaz aylarının başlamasına 3-5 ay kala alevlenir yurdum gençleri.alelacele bir gitar kursuna gidilir,yenişehirden alınan uyduruk gitarla konsept tamamlanır.hikayeden 2-3 ay kursa gidilir.ordaki zaten öyle keriz öğrencileri bekleyen işgüzar gitar hocalarının verdiği gazla en fazla nothing else matters'ın girişi,smells like teen spirit'ten 3-5 nağme ve birkaç piyasa şarkı çat-pat öğrenilir.birde üzerine haluk leven'ten 3-5 şarı çalmaya başladınız mı sizden kral sahil gitarcısı yoktur.artık o sahil senin,bu sahil benim elnizde gitarınız,ağzınızda dumanı gözünüze kaçan sigaranız uzun tırnaklarınızla sahilde seğirtmeye hazırsınızdır.jimi hendrix,john petrucci,alexi laiho,mustaine,monkey yanınızda halt etmiştir.belki yaz sonuna kadar metalci geçinen 3-5 tikky kaldırısınız piyasadan
+kızammm çok manyak gitar çalıyooooooo,akdeniz akşamları süper çocuktaaaaaa
-evet yaaa verengül, dün de nothing else matters çalmıaşşşşş
+yapma kıazzz ben dün kaçırdım ama bugün gözlerimin içine bakarak;
life is bigger
ıt's bigger than you
and you are not me
the lengths that ı will go to.....
diye başlayan bi şarkı vardı yaaaaa(loosing my religion)onu söylediiiii
-ey sahil gitaristi sormazlar mı birgün adama "arkadaşım bi zahmet children of bodom-everytime i die,silent night bodom night,anathema-judgament,krator-coma of souls -slayer-reign in blood veya bunlara yakın kafana göre birşeyler çalda neşemizi bulalım diye
topluma, sahilde boş boş bira içip kuduran tiplerden daha zararsız, hatta hiç bir zararı olmayan bu insan tiplerine duyulan öfke, kıskançlığın tatsız bir ürününden başka birşey değildir.
gitar çaldığını sanan ama çalığı şarkıların (akdeniz akşamları, ankarada, sevdan bir ateş) hiç bir ustalık gerektirmediği, birkaç akorla kız kaldıran, power chord denen şeyden bihaber, armonisi sıfır, 1950 model gitarist.
akdeniz akşamları çalarken yanından geçen delikanlıların* laf atması sonucu karşılarına oturup yarım saat death, iron maiden, megadeth ile hızlı bir giriş yapıp sonlara doğru dark tranquillity, opeth ve hatırladığım kadarıyla blind guardian'dan bards song'la sonlandırıp, tamam mı? diyen sonra dönüp baha'dan bir şarkı ile devam eden şahsiyet.***
müzik ve insan! herkes gitar çalarr ama iyi ama kötü! önemli olan içindekini müzik yardımıyla dışa vurabilmek değil mi?
herşeyi bilen insan sana diyorum!!!
artık demode olabilecek insan
hayatını idame ettirebilecek kadar gitar çalabilen insan.
hayranı oldugum, yerel bir sanatcıdır bu insan.
öyle degilse bile, nazarımda o derece saygı duyulası biridir.
başlar böyle korkudan, geçer boat on the rivera.. ahh canım benimdir o ya.

krepem nasıl olmuş şekerim?
(bkz: sahilde gitar çalamayan insan)*
deniz umutlarımızın aydınlığında gel-git seyr-ü seferini yapar , dalgalar kum öbeklerini getirir kasıklarımıza kadar. akşamdır be , güneş de battı batacaktır. romantizmin doruklarında öyle bir ortamdır ki , birisi de gitar çalsa denir. sadece notaların aydınlığı.
hadi sizi mi kıracam ateş de yakılmıştır. üç beş deli dolu insan etrafında birikmiştir. herkes dizlerine kapanmış büzülmüş o anın tadını çıkarmaya çalışır.sonra yakamozlar dans eder , ay dolunaya dönüşür...off offf
ve bu armonik evrende sevgilin yoksa "git bi zahmet tuvalete borcunu öde" denir.
yalnızdır. niye arkadaşı yok mu ki bunun, gitsin okey falan oynasın. deve güreşi yapsın. geçimsiz bile olabilir bu, söylemedi deme bak.
zavallı yüce insandır.

* sadece akdeniz akşamlarını çalıyor. ıyk..
* hatun kadırmak için o hatuuuuun!!!
* biliyom ben o gavatları. yüksek bel pontullan geziiler.
* demode oldu artık. ıyk!

gelelim konumuza. ne çalsaydı? alllah aşkına cevap verin bay ve bayan virtüözler. ne çalsaydı? adam almış eline gitarını, arada sırada sağ tarafında kuma gömülü vaziyette duran birasından bir yudum çekip eğer o kadar şanslıysa dibinde yanan ateşin ve etrafındaki insanların sıcaklığıyla hayattan zevk almaya çalışıyor.

şimdi bu ortamda ne çalınır?

size kalsa, joaquin rodrigo'nun concierto de aranjuez'inden girip igor stravinsky'nin firebird suit'inden çıkması gerekir. arada da çerez olarak artık paganini mi dersiniz, kazuhito yamashita mı dersiniz, eric clapton mu dersiniz*, van hallen mi dersiniz*, yngwie malmsteen mi dersiniz*...

anlamadınız mı hala? amaç sanat icra etmek, ayakta alkışlanmak değil.

a m a ç e ğ l e n m e k v e m ü m k ü n s e e ğ l e n d i r m e k.
sahilden dalga seslerini hiç dinlememiş insanların kıl olduğu insan tipidir. pet şişenin dibinde kalan azcık suyu bile kulağınızın dibinde ileri geri sallamak bir meditasyon başlangıcıyken, püfür püfür rüzgarın bedeninizi okşadığı, serin bir yaz akşamında, en samimi arkadaşlarınız yanınızda, en önyargılı insanlar uzağınızdayken, anı paylaşmaktan başka ne yapabilirsiniz. biraz içince akşam oldu hüzünlendim ben yine şarkısını en detone biçimde söyleyip, yine de mutlu olan ergenler görmediniz mi hiç, ya da onlardan biri olmadınız mı ? e o zaman neden akdeniz akşamları gibi güzel bir şarkıdan, ya da bunu söyleyen insanlardan rahatsız oluyorsunuz. keşke gitar çalmayı bilseydim de; arkadaşlarım bana eşlik etseydi ya da tülden şallarıyla, ayak bileği halhallı çingeneler etrafımda dans etseydi.
metroda gitar çalan insandan daha kötüdür. mekanın akustiği yerine manzarasından faydalanıp dikkati kendi üzerine çekmekten uzaktır.
gitar çalmayı seven insandır eleştirilere aldırmadan sevdiği ve zevk aldığı şeyi yapmaktadır. *
ortada yakılmış bir ateş de varsa sağlam karizma yapması muhtemel insan.
bilmesi gereken 4 şarkı;
1-güllerin içinden
2-ankara
3-sevdan bir ateş
4-korku
(bkz: john petrucci nin sahilde gitar çalması)
ülkenin her yerinde mevcut bulunan bütün gitar kurslarında sadece 2 ay ders almak suretiyle edinilebilicek ünvan; sahil gitarsitliği.
repertuar değişmez, her yılın popüler iki üç şarkısı eklenerek güncellenir. sonra 80-100 ytl'lik gitarla sahile çıkılır. şortlar giyilir, ateş yakılır. kızlar kendiliğinden gelir zaten. her yıl aynı şarkıları ilk kez dinliyormuşçasına coşkuyla doludurlar. romantizme aç kızlar, yanlarındaki gözlüklü, telli dişli şahsın omzunda bulabilir başını, hatta mazallah aşık bile olabilir.. o derece etkileyici adamlardır.
hayır, cem köksal, malmsteen falan dinliyorum sevgilimle ama ne yapsam sahil gitaristi kadar etkilemiyor beni..olmuyor aynı hissi vermiyor. *
girdilerden anlaşıldığı üzere sağlam kıskanılan tiplermiş bunlar.. nazar etmeyin ne olur 3 ay gitar kursuna gidin sizinde olur..bakırköyde bir gitar kursu var şerefsizim hemen öğretiyor..*
zararsız tiplerdir bunlar. bazı kesime metallica da çalsalar yaranamazlar.
beni sahilde arkadaşlarımla gitar çalmaktan soğutan tiplerdir. üstad olmasalar bile en azından kesmeşeker, yavuz çetin, ortaçgil falan da çalabilirler. haluk levent'ten tiksinti geldi artık.
yaninda, dahili distortionli* ve pille calisan portatif bir amfi de varsa ozaman tadindan yenmeyecek durumdur, cesitli sololar atilarak cosulur. smoke on the water ile minik minik isinilir, powerslave ve am i evil da kivama gelinir, pursuit of vikings* de kumsal biranda wacken'a doner.