bugün

gidip iki kadeh bir şeyler içmenin özlemini duyduğum güzel ancak hayali mekanlardır. genelde balıkçı meyhaneleridir. buralarda insanların arasında mükemmel bir iletişim vardır. ara sıra kavgalar çıkar ancak kimse kimseye bıçak ya da silah çekmez. eski püskü masalar ve sandalyeler vardır. türk sanat musikisi eşliğinde içkilerin içilip hoş sohbetlerin yapıldığı eşsiz yerlerdir.
(bkz: anne beni o meyhaneye gotur)
yavukludan ayrılınca gidilen ve mekan sahibi evine git diyene kadar içilen yerlerdir.
tahtadan sandalyeleri ve masaları olan,kırmızı soğanların tavandan sarktığı,sahibi ve garsonu aynı kişi olan ve baba bir şahıs olması gerekli olan,hüzün ile neşenin iç içe geçtiği mekanlardır.öyle yerler olsa da gidip içsek. (bkz: kimseye etmem şikayet)
ilk önce samimiyet tohumları atılır mekanın alt yapısına. ardından balıkçı ağlarıyla süslendirilir mekan. ne kadar çok eskirse ağlar o kadar yıllanmışlık zevkini yaşatır insana. ortada büyük bir balık kızartma saçı olur.
mekan ya bir yahudi yada babacan ve sözü saygı kabul edilen meyhaneci tarafından işletilir. müşretiler çirkef, gangster, fakir, namuslu, namussuz olabilir. çoğu zaman tek ortak noktaları, yüze bakarak konuşmayı bilen insanlardan oluşmalarıdır.
balıkçı ağı ile dertlerin üstü örtülmeye çalışılmıştır bu meyhanede adeta, insanın nirvanaya ulaşabileceği nadide yerlerden biridir.
Sadri alışık'ın Bazı filmlerinde denk gelipte keşke o an orada olsaydım da sadri babayla bir iki kadehte ben içebilseydim dediğim meyhaneler.

Sonrası sadri alışık'ın doyumsuz muhabbetiyle geçecek doyumsuz bir gece. Hiç olmazsa bir filmini sinemada izleyebilseydim de bana yeterdi aslında.