bugün

canım yandığında daha bir kararlı oluyorum,daha acımasız,daha çalışkan ve bir o kadar da suratsız.
onun sesini unuttum sözlük.. bazen gece olduğunda sesini hatırlamaya çalışıyorum ama ne mümkün... yüzü hala benimle ama sesi terketmiş beni..
aklım başımda değil ki sebebini bilmiyorum.

http://www.youtube.com/watch?v=KmXeDUThOSo

beyaz merkepli bir prensim vardı bundan 3 yıl önce tam olarak 6 yıl.

unutamıyorum. yanıyorum. ölüyorum.
bugün ne sıkıcı bir gündür yahu.
sinirlerimi germek dışında bana hiçbir şey katmayan sözlüğün içine ederim.

normal yaşantımda özür dileyebilirken haksızlığımı gocunmadan söyleyebilirken burada söylemiyorum. hiç mi haksız değil(iz)im bilmiyorum.

sevmediğim insan modelinin empatik yönlerini sikesim geliyor sözlük. seninde amına koyim.
16 gb flash bellek de yetmez oldu internet cafede. imkan olsa kablolu harddisk alarım. ah parasızlık.
aşık oldum sözlük! gelenek bozulmadı ve yine benim için imkansız birine aşık oldum. ama yine de mutluyum be sözlük... sevdiğin seni sevmese de sevmek güzel şey.
arkadaşlıklarda hep zarar gören kişi ben oluyorum. bu yüzden fazla arkadaş edinmemeye çalışıyorum.
artık çizgisiz kağıda düz yazabiliyorum...
itiraf ediyorum bazen nefret ettiğim insanlara gülümseyerek onlarla konuşuyorum. ikiyüzlü hissettiriyor insana kendini ama toplum meseleleri işte.
12 yaşından beri müslüm babayı dinlerim. hem adanalı olup hem de varoslarda büyüyen her genç müslüm babayla erken yaşta tanışır. topragi bol olsun. gani gani rahmet eylesin.
ben keder üretip dert yaratirim, aleme ibrettir her bir satırım, kırk yılın başında halim hatırım sorulsa ne yazar sorulmasa ne.
babam belamızı sikiyor lan. 40 yıldır günde 2 paket sigara içen adam 3 hafta önce sigarayı bıraktı. tabii biz sevindik, destek verdik falan. ben de 5 ay önce bırakmıştım bu arada, neyse.

adam o kadar agresif, o kadar tahammülsüz oldu ki, karşısında müdür görmüş liseli bebe gibiyiz. ne laf söyleniyor, ne bir şey anlatılıyor. normal şartlarda kızdığı durumladra bu sefer terör estiriyor. mesela az önce kombi arızalandı. sanki biz bakü ceyhan boru hattını patlatmışız da ev ondan soğukmuş gibi bize saydırıyor adam. arkadaş kendimi sikicem. bu ne hiddet, bu ne biçim yaşam.

en son, al yak ya al diyeceğim. gerçi bizimki o sigarayı dürer büker münasip yerime sokar, üstüne de ateşe atar, küllerimi de kül tablasına boşaltır.

görsel
öyle boktan bir adamım ki, eski sevgililerimin 3ü benden sonra kendini siyasi örgütlere, sivil toplum derneklerine verdi. zaten total sayım 4.
evet sözlük tez konusunda sıkıntı çektiğimden geçtiğimiz bölümlerde bahsetmiştik. bu bölümde sizlere az çok bir şey belirledikten sonra oturmama yardımcı olan uzvuma giren şemsiyeden bahsedeceğim.

danışmanıma aklımdaki konuyu söyledim* ve adam yine leb demeden rotterdam dedi.

- adalet diyorsun yani. john rawls'ın kitabı var a theory of justice onu oku bir sen. hatta dur bakalım nette var mı, hah güzel bak pdf olarak var.

+ hocam türkçe basımı var mıdır acaba?

- vardır vardır ben okumuştum bunu ama sen ingilizcesini de indir.

+ tabii hocam.

falan filan derken muhabbet son bulur müsade isterim. bir iki gün geçtikten sonra şu kitaba bir bakayım derim ve çok geçmeden şemsiyeyi hissetmeye başlarım.

1971 yılında John Rawls tarafından yazılmış, siyaset ve ahlak felsefesinde 20. yüzyılın en önemli eserlerinden biri sayılan bu kitap* türkçeye çevrilmemiş olma ihtimaline hala inanamıyorum. biri çıksın ve bana "olmaz mı kardeşim buyur link doya doya iç" desin ya da bir kitapçı "aha da bu!" diyerek kafama fırlatsın çakayım doksana.

o kitabı ingilizce hali ile okuyasaya kadar tez dönemim biter lan benim.

(bkz: kimse yok mu)*
omeglede tanışıp bayaa kaynaşıp numarasını aldığım litvanyalı bir kız var; 5 gündür aralıksız yazışıyoruz. bu sefer gerçekten aşık oluyorum.
Kelebekten korkuyorum. Disarda bi yerde karsima cikacak diye aklim gidiyo, evde herkes bildigi icin rezil olma durumu yok, alisiklar.
çok sevdiğim bi arkadaşım bana 1988 selection kırmızı getirmişti. ilk defa deniyorum ve diyebilirim ki ithal edilen o çok pahalı şaraplardan çok daha iyi.
Hayat zormuş gerçekten.Bazen birilerini mutlu edebilmek için kendi hayallerinden vazgeçmen gerekiyormuş.Fedakarlık gerekiyormuş yaşamak için.Seçim yapman gerekiyormuş sonraki her adımın için.Hayatta kendi isteklerini her zaman ertelemen gerekiyormuş.Önceliğin kendin olamıyormuşsun,istesende yaşayamıyormuşsun.Kimselerin anlamadıklarını her gece düşünmekten yoruluyormuşssun,yaşlanıyormuşsun da haberin olmuyormuş.Kimselere bağlı olmadan yaşamak için çok genç olup aynı anda yaşlanıyor,çürüyormuşssun da kimseler görmüyor duymuyormuş.Hayatı anlamak için hep erken olduğunu söylüyormuşsun da kimsenin elinden birşey gelmiyormuş....
Sonra olsun diyorsun bir of çekip susuyorsun sadece,hayat herkese eşit, herkese adil davranmıyor,aynı anda hem mutlu olup hem kahroluyorsun da el tutuk dil suskun...
kanlı canlı, göz göze gelebildigim tek ünlü: fatmagül'ün yengesi.
twitterda 16 yaşında bi kız ( kız mı desem çocuk mu bilemedim ) özelden '' umarım annen seni, benim için yaşlı sayılabileceğin bi yılda doğurmamıştır '' diye mesaj atmış. yeni neslin kızları çok hızlı valla. *
artık bırakıyorum sözlük. yaklaşık bir buçuk aydır süren asosyal yaşantım yarın yerini mavi sulara, kızgın kumlara bırakıyor. * * *
Biri beni kaybetmekten ölüm gibi korksun nolur.
insaoğlu sürekli birilerine ihtiyaç duyuyor. Aslında bazılarını istemeden seviyoruz. Her ne kadar inkar etsek de duygusal yaratıklarız. Elimizde olmadan seviyoruz. Sevmesek insan olmazdık zaten. Evet uyku, buraya gel saçmalamaya başladım.
Sözlüğe hep melankolik havada olunca giriyorum.
rüzgarın röportajını tekrar tekrar okuyunca kendimden utandım bu yazımdan utandım.ama artık rüzgar adına iyi şeyler olacağına inanıyorum.
(#18776584)