bugün

Yazarların tarih içerisinde yaşamak istedikleri dönemdir; en tehlikeli hayvan'ın yaşamak istediği dönem sokrates-platon-aristotales üçlemesine ev sahipliği yapmış atina uygarlığının dönemidir.
Bi antik mısır dönemi ya da bi islamiyet öncesi orta asya alırım.
Özal dönemi.
O dönemde çok küçük olmam nedeniyle pek anlayamasam da ülkece siyah beyaz dönemden renkli yayına geçmişiz, saçma bir neşesi var.

Her ne kadar Özal politikaları, borçlar ekonominin geleceğini halletmiş olsa da...
(bkz: Semra bir kaset koy da neşemizi bulalım)
1800lü yıllar veya antik mısır dönemi. Ama kaderde bu varmış.
70'ler ve 80'ler.
90lar candır.
15-16. yy italyası
anarşizmin olduğu herhangi bir dönem.
alex'in fenerbahçe de olduğu dönem.
2023. eee bize bor çıkacak dediydiler, ne yalan söyleyeyim akşam yemeğinde borlu makarna , bordan tek taş vsvs.
trilyonlarca olasılık varken sen tut 2017' ye denk gel, ama yinede tercih hakkımız varsa orta çağ amerikası güzel olurdu 3 5köle koloni savaşları alırım bir dal.
18. Yüzyıl - 20. Yüzyıl başlasına kadar ingiltere.
Tolstoyun hayali bir arkadasi olarak yasamak isterdim. Boyle 1700lerin sonu 1800lerin basinda bir hayalet olarak.

Ilk insanlarin dusunceleri olarak yasamak isterdim. Ne dusunuyorlar nasil isliyor gormek isterdim.

Ama en cok ilk cagdan gunumuze kadar londrada en gizli koselerinde yasamak isterdim.
1947-1972 arası Denizle mücadele felan verirdim herhalde.
Virginia woolf'un derslerine katılabileceğim bir dönemde, 1890 yıllarında doğsam yeter bana.
Cumhuriyet'in kurulduğu o ilk günleri görebilmeyi gerçekten çok isterdim.

Yediden yetmişe herkesin Umut dolu ve tek yürek attığı o günleri.
Hiç bir icadın olmadığı, devirde. Doğada, doğal yaşa, doğal öl. Ne güzel olurdu.
70 lerde yaşamak isterdim.net.
eski mısır dönemleridir. her bakımdan muazzam zamanlar. o piramitleri nasıl yapmışlar, nasıl bir teknolojiye sahiplermiş, uzaylılar var mıymış yok muymuş ( eski mısır tanrıları ) hepsini görürdük. üstüne ortalama ömrün 45-50 sene falan maksimum. hayatı tadında yaşar zirvede iken göçer giderdik.
70 ler 80 ler. samimiliğin, içtenliğin, sıcakkanlılığın, insanların tanışırken bile menfaatçi olmadığı yıllarda....
1940’lar ww2 Rusya’da.
10. yüzyıl.
tam tarih olarak ömer hayyam'ın yaşadığı o zaman aralığı. nedenini yazmama gerek yok sanırım.
1400-1865 arası herhangi bir dönem..
Atalarım Kozan dağlarında bir Osmanlı'ya posta koyuyor, bir Memluklere..

Yiğitlik, mertlik dendiğinde akla biz geliyoruz.
Kozanoğlu, Dadaloğlu, Karacaoğlan..

Dönemin gücüne ve popüleritesine karşı 1865'e kadar direnecek olan asi Türklüğün, Yörük konargöçerliğin, saf Türkçe'nin savunucusuyuz.

Halk ile beylik bir bütün.
Bir beylik ve halkı düşünün ki; beylik boşa ölüm olmasın, yenilgi belli diyerek Osmanlı'ya teslim olmayı düşünürken, beylikten haber gelmeden bağlı köylerinin direnişe geçtiği haberiyle beylik de direnişe tutuşsun. (bkz: Kozanoğlu)

Defalarca kez Osmanlı'nın paralı aşiretleri Çapanoğulları gibi aşiretlere geçit vermeyen Kozanoğlu'nun Varsakları ile Avşarları Osmanlı'nın toplarına diz
Çökecekti.

Ah ulan, ah..

Bir dipnot.
Kozanoğullarının asi çocukları milli mücadeleye tam katkı verip, bağımsız ilk tepki mitingini düzenleyip, müdaafa-i hukuk cemiyeti kurup, tüm Çukurova yöresinde bir yıl daha erken bağımsızlığını elde ederken; Çapanoğlu milli mücadele hareketine isyan ediyordu.

Ve resmi tarih 1700-1865 yılları arasında yaşayan bu beyliği yazmasın.
Türkçe'nin kalesi olduğu için edebiyat dersinde yüzeysel bir değinip geçsin.
Bilinsin ki ölmedik, bitmedik.
Milliyetçi ruhumuzla yaşıyoruz halen.
1920 ler.
1960 ve 1970 yılları olurdu.