bugün

Hocaya sıkıntı yok bizde para bok gibi dedim yanlışlıkla. Bi de hic değilse kocan var dedim. Of çok salagim.
Arkadasim zannedip karsidaki kizin memelerinin cok buyuk oldugunu soyledigim kisi meger arkadasim degilmis.

(bkz: farabiyle gelen ogrenci)
üşenmeyip anlatıceğim.

sabah 8 e 10 kala kalktım.ondan sonra bi 15 dk yatakta oyalan falan sonra işte el yüz yıka hazırlan.
sonra okula gitmek için çıktık evden arkadaşla.o ara bi atm ye uğradım.neyse geldik okula gittim bi çay çikolata aldım geldim.derse gecikiyoduk girdik hemen.iki saat mark ı dinledik.fizyoloji falan.sonra ara verdik o ara bi kantine gittim sonra yine iki saat ders.öğle arası oldu karta para atmaya gittik kızlarla yemek yiycez ya.işte girdik bidaha okula sırayı bozup önlere bizimkilerin yanına geçtik.sonra yemek yedik.yemektede şey vardı patates köfte ıspanak çorbası makarna.sonra yedik onuda bilgisayar odasına uğradık.ordan kampüse.saat 2 de yine ders vardı.ondan önce de bayağı bi eksik notum vardı onları çektirdim.derse gittik.bilim felsefesi.gelen hoca çok şekerdi derste konuştuk muhabbet ettik.sonra çıktık okuldan.başka bi yere kalmaya gidicektim eşyalarımı aldık evden yine bi atm ye uğradım yağmur falanda yağdı hafif.neyse sonra arkadaşımda fatura yatırmaya gitmişti o arada.ortada bi yerde buluştuk markete uğradık.bide gazete aldık.sonra geldik arkadaşıma.hemen telefonumu şarja taktım.işte bi iki saat boş oturduk öyle.posta okuduk.yemek istedik.yedik çay koyduk.sonra oturduk.hala oturuyoruz şimdi.*
ay kollarım koptu.
Bir teyze bana bakıp " maşallah yumurta gibi bembeyaz yüzü var" dedi. Yumurta üzerinden şahsıma güzelleme yapıldı.
Çok tuhaftı lan.
telefonda sesimden hasta olduğumu anlayıp da babasıyla beraber bana ilaç getiren dost iyi ki var. şok oldum, şok sevindim.
Yanlış otobüse binmişim sincanda indim. Dağını Taşını sikeyim Ankara ne işim var burda. Allah belamı versin Birazdan sincan bebesi oturuşu yapıcam. Dayanamıyorum.
Aha böyle
görsel
buğulu camlarla kaplı küçük odaya girmek üzereyken göz göze geldim onunla. üzerimde sadece bornoz vardı. o ise beyaz gömlek, kalem etek ve toplu saçlarıyla güzelliğini ciddiyetinin altına, iyice derine saklamak ister gibi giyinmişti.

uzatmadan, "seninle konuşmak istiyorum" dedim. "tabii" diyerek başını salladı, saygı duymak zorunda olduğu birine sergileyeceği ürkek bir jestle. onun bu halini görünce beni iyice anlasın diye, arkasında durduğu masaya yaklaştım, eğildim ve ekledim; "benim için bir şey yapmanı istiyorum". gözlerinden bir bulut geçti ve o an anladı, yorgundu ama daha da yorulacaktı. acelem vardı, hemen gevşemek istiyordum, o yüzden hızlıca devam ettim.

"belki alışık değilsindir böyle şeylere, belki de çok kez duymuşsundur. bilmiyorum. bildiğim şu; meşgul bir erkeğim ben. o yüzden ben rahatlarken bana yardımcı olman gerekiyor. tabii merak etme, karşılığı seni tatmin edecek." kısa bir gülümsemeyle cümlelerimin aklına batmasını, göğüs kafesine inmesini ve iyice anlamasını bekledim. yüzündeki kaderine razı uysallığı görünce de beklemedim daha fazla; "yüklü bir bahşiş alacaksın... böyle şeylerde fiyatı karşımdakinin belirlemesini isterim."

vaktine, emeğine, terine ama alışık olmadığı bir iş tanımı içinde fiyat biçmeye çalışıyor olmalıydı. kısacık bir an düşündü, parmakları endişeyle birbirlerinin üzerinden geçti. ardından iyice süzdü beni ve çiçek açar gibi gülümsedi; "ne demek efendim... hiç gerek yok. siz rahatınıza bakın".

bu kez ben onun sözünü dinledim ve gülümsemesine cevap verdim. göz gözeydik bir kez daha ve o an bornozumun kuşağına attım elimi. sonra da yavaşça cebime doğru ilerledim ve telefonumu çıkarıp eline tutuşturdum.

***

abi çünkü huzur yok yemin ediyorum ya!

tam saunaya giriyordum, patron ve şürekası da acil toplantıyla buluşmaya karar vermişler ofiste. ben inzivada, başka bir şehirde, spa merkezinde yakalandım özetle. toplantıdan erken bir karar çıkacaksa, akıl danışmak için aramaları gerekebilirmiş. e odada kös kös oturup içerek bekleyeyim mi, indim ben de spaya. işte bu sebeple resepsiyondaki kızcağıza da dedim ki, "ya telefonla içeriye giremem malum, sizde kalsa, arama olması halinde cevaplayıp sonra da beni çağırır mısınız? merak etmeyin sizi soktuğum bu zahmetin bir karşılığı olacak." o da sağ olsun "olur mu beyefendi, ben haber veririm size, rahatınıza bakın" dedi.

sakin olun olay bu yani.*
Dümdüz monoton sıradan bir hayat sürüyorum. Her sabah 6.30 kalkıp 7de araca binip mesaiye başlıyoruz bizi vadinin içine bırakıyorlar akşam 6da mesai bitimi ile gelip götürüyorlar kamp alanına. Sonra oda ofis lokal arasında serbest zamanımı öldürüyorum. Vardiyam içerisinde 200 tane personelin derdiyle çalışmasıyla ekipmanlarıyla emniyetiyle tek başıma uğraşıyorum ve hava eksilerde acayip yoruyor insanı. Dert dinlemekten sürekli işçilere birşey anlatmaktan başıma ağrılar giriyor.