bugün

(bkz: Nalla mıhın arasında vakit geçirmek)
''...hukukun üstünlüğünün yittiği, adaletsiz bir kalkınma girişiminin hızla yol aldığı, parasız eğitim pankartı açan öğrenci arkadaşımın 16 ay hapis yatması... dünyanın hiçbir ülkesinde kadın, çocuk bu kadar tacize, cinayete maruz kalmıyor...''

en çok bok atanın dahi, yukarıda yazılı olanlar için ''yalan söylüyor, yok öyle bir şey'' diyemeyeceği konuşmadır, malumun ifşasıdır. ağzına sağlık.
yanlış bir konuşmaya imza atmamış adamdır. şahsını seversiniz ya da sevmezsiniz ama söylediklerinde yanlış olan bir şey yok. bizde demokrasi ile geldiğini iddia eden tüm tek başına iktidar olanlar diktacılık yapar. size kendi istediklerini dayatır. sonra da demokrasi oğlum biz seçimle geldik derler ve adalet tamamen terk etmiştir o toprakları aslında. çünkü herkes için eşit değildir, bizde on yıllardır olduğu gibi!
dünyaya sol taraftan bakanlar, sosyalizmin evrensel değerlerine inananlar tarafından haklı gerekçelerle eleştirilen ve eleştirilmesi gereken konuşmadır.

aziz, konuşmasında ideolojilerden bahsetmemiştir. ancak biz onun cumhuriyet mitingleri ve geçen seçimler öncesinde bazı ergenekon sanıklarını milletvekili seçtirmeye çalışan cumhuriyetçi güçbirliği hareketi için çalıştığını biliyoruz. bu verilere sahibiz.

akp taraftarı olan kesimler buralardan hareketle rutkay aziz aracılığı ile sola ve sosyalizme laflar etmeye, solun halktan ne denli kopuk olduğuna dikkat çekmeye çalışıyorlar.

bu efendilerle aynı şekilde düşünmüyorum ben. zira rutkay aziz ile birlikte türk aydınlarının ekserisinin kendilerini solcu olarak görmeleri onları solcu yapmamaktadır. ne yazıktır ki türkiye aydınları kemalizm ile solu hala birbirinden ayırabilmiş değillerdir.

kemalizm, sol ile ilişki kuramayacak kadar sağ ve faşist bir düşüncedir. kemalizmin sola ve sosyalizme destek olması mümkün değildir. sosyalizm üretim ilişkilerini büsbütün yıkıp yeni bir sistemi kurmayı öngörür kemalizm ise üretim ilişkilerine dokunmadan, batı'nın yaşadığı hiç bir deneyimi tatmadan batı gibi olmanın ideolojisidir. kemalizm halkı sömürenlerle koalisyon kurabilir bu yüzden ama sol kuramaz, kemalizm halka tepeden inen reformlar dayatabilir ama sol tabandan gelen bir halk hareketini temsil eder.

sıkıntı şuradan kaynaklanıyor. kemalizm yapıp ettiği bazı basit reformları kendi kurduğu eğitim sistemiyle bu halka devrim olarak öğretmiştir. kemalizme devrimcilik izafe etmek ise yıllar sonra o'nun solla birlikte adlandırılmasına neden olmuştur.

kemalizm ve mustafa kemal devrimci filan değildir, mustafa kemal icraatları bilimsel sosyalizmin devrim kuramına uygun düşmez!

bu nedenle sol, içindki kemalizm zehrini atmak temizlenmek zorundadır. unutulmamalı, türkiye'ye faşizmin en alasını yıllarca yaşatan kemalizm'dir. en basit örnek, nazım hikmet'i hapiste yıllarca çürüten bugün solcu zannedilen cumhuriyet halk partisi'dir.

rutkay aziz bunu yapamaz işte. akp'yi eleştirirken , kemalizm'i eleştirmemek yanlıştır. biz solcular rutkay aziz'i bu yüzden eleştiriyoruz. türkiye halkı kandırılmaktadır, akp gitsin kemalizm gelsin. ama sömürü değişmeden devam etsin.

sosyalizmin düşüncesi bu asla değildir ve olamaz. chp ve ergenekon tutukluları bu ülkede solu temsil edemez. onlar kemalizmin temsilcisidirler ve kemalizm emek düşmanı bir tepeden inmeci baskı rejimidir.

sol dünyaya bu gözlerle bakmamaktadır. chp ve kemalizm sosyalistlerin nefret ettikleri sosyal demokrasiyi bile temsil etmeyen sağ oligarşik askeri unsurlardır.

türkiye'nin tüm solcu aydınları kemalizm'den kurtulun!
Gerçek sanatçılar ülkesinin ve dünyanın gerçeklerine tanık olmakla yükümlüdür. Benim Türkiye’nin gerçeklerine tanık olduğum olay: Hukukun üstünlüğünün gittiği, adaletsiz bir kalkınma girişiminin hızla yol aldığı, parasız eğitim diye pankart açan genç arkadaşımın 16 ay tutuklu kalması ama Şili’de o çocukların devrim yapması.
rutkay aziz hep sanatçıydı zaten. bir anda oluvermedi bu.

sizin başbakanınız bir anda padişah olabilir ama bu adam bir gecede sanatçı olmadı.

adam dönüp "ey halk kadınlar ölüyor ve siz bakıyorsunuz" dedi. kötü mü etti.

yooo... senin başbakanın çıkıp yok öyle bir şey kadına şiddet abartılıyor bi kerem dedi.

dedi lan, bıçaklanan onca kadının gözünün içine bakıp abartmayın dedi...

sonra nefret söylemcisi rutkay hoca oldu... barış karşıtı rutkay hocayı destekleyenler oldu... neler oldu?

sen bu halka hakaret edemezsin...

biz bu halka "ananı da al git", "körsün bir de sana iş verdik" demedik, biz "demokrasi cehaletin elinde bir silahtır" dedik.

dedik hakaret etmedik, parasız eğitim dedik...

parasız eğitim olsun, halk cehaletten kurtulsun dedik.

cahil kaldık, kalmayalım dedik, ama olaya bak ki biz hakaret ettik...

öyle olsun...

bazılarının halkıma hakaret etti ühü diye karşıladığı muhteşem konuşma.
postal yalayıcıları mest eden konuşmadır.
rut-gay'den incilerdir...
matematik gerçekler üzerinden konuşalım.

-chp de her siyasi parti gibi bir siyasi partidir ve amacı ikttidara gelmektir.

-son seçimlerde chp ve mhp'nin toplam oyu bile akp'yi geçememiştir.

-bu şartlar altında chp'nin siyasi parti olarak iktidara gelme arzusunu yerine getirebilmesi için akp seçmeninden oy çekmesi lazımdır.

-peki bu nasıl gerçekleşecek?

işte can alıcı soru.

chp son 9089090 senedir "halka rağmen halk için" felsefesinde olan ve bu temel mantığı yüzünden sevilmeyen bir siyasi partidir. insanlara "cahil, göbeğini kaşıyan, sen ne anlarsın" diyerek onlardan oy alacağını bekleyerek 9089090 senedir yaptığı hatayı tekrarlamakta ve akp iktidarına en doğal ve sağlam zemini oluşturmaktadır.

rutkay aziz, bekir coşkun, gani müjde gibi kendine mualif olan kişilere akp şilt verse yeridir.
türkiye'de böylesine sinemaya gönül veren yürekli bir adamdır rutkay aziz. bundan ötürü olsa gerek sözlerinin kimilerince hoşuna gitmemesi.
farkında mısınız, bilmiyorum ama renksiz ve tatsız bir ülkede yaşar olduk. Popüler eğilimler doğrultusunda söz söyleme alışkanlığının tabana kadar yayıldığı, herkesin küçük klanlar içinde küçük krallıklar oluşturmaya çalıştığı, kendi alanında refah içinde yaşamanın, kalanını ise görmezden gelmenin özgürlükçülük kılıfına sığınabildiği bir ülke oldu burası.

şimdi Zenginlerin daha da zenginleyerek dünyada söz sahibi olmaya başladığı gerçeğinden yola çıkarak, yaşasın biz de emperyalist bir ülke oluyoruz diye çıkan gazetelerin gazıyla, sağa sola sataşarak uluslararası bitirimlikler peşinde koşulan bir ülkenin yoksul ve kimliksiz jenerasyonlarını yaratıyoruz. Bunu da elbirliğiyle yapıyoruz.

tam da işte böyle zamanlarda, yani rüzgârın ağır faşizmden yana estiği zamanlarda sanatçı olmak kolay değil. Roman Polanskinin Piyanist adlı filmini hatırlayalım. Estetik üzerine yoğunlaşan, içinde bulunduğu ideolojik ortama adapte olmadan yaşayan sanatçıların bile sadece kimliklerinden dolayı başına gelebileceklerini Polanski çok etkileyici bir dille anlatmıştı.

Rutkay Azizin Altın Portakaldaki konuşması bu bağlamda çok önemli mesajlar içeriyor. Gerçek sanatçılar, ülkesinin ve dünyanın gerçeklerine tanık olmakla yükümlüdür cümlesi, içinde yaşamaya mahkûm edildiğimiz faşist ve vahşi kapitalist ülkenin, yardakçılık üzerine şekillenen sanat hayatında rüzgâra karşı direnişin bayrağı olacak niteliktedir. Solcu ve vicdan sahibi olduğunu bildiğimiz ya da sandığımız birçok sanatçının, akepenin yarattığı sıcak para kaynaklarından yararlanmak için ya da yararlanageldiği için sessiz sedasız kalmaları Mümkünlüde her şeyin mümkün olduğunu gösterirken, Rutkay Azizin şu sözleri, bazı ödüllerin geri alınması gerektiğini açıkça gösteriyor: Bana verdiğiniz ödüle gelince, lutfettiniz, teşekkür ederim. Dilerim hak etmişimdir. Dilerim yaşadığım sürece de hak etmeye çalışırım. Ola ki, moda deyimle, bir döneklik ya da sapma olursa, bu verdiğiniz ödülü özgürce geri alma hakkına da sahipsiniz.

biliyorsunuz ki, Bazen çok yetenekli olmak bir sanatçı için yetmez. Bizler de yeri geldiğinde Rutkay Azizi hep aynı rolleri oynuyor, kendini Atatürk sanıyor diye laf arasında mutlaka eleştirmişizdir, oyunculuğunun hiç farklılaşmadığını da söylemişizdir muhakkak. Ancak sanatçının çokyönlülüğü, sadece yeteneklerinin çokyönlülüğüyle ölçülemez.

Bir gün, aynı Piyanistte olduğu gibi, bir faşist subayın insafına kalırsa işiniz, nereden bileceksiniz, bir sağcı iktidarın iki dudağı arasına da kaderiniz mahkûm olabilir.

Bir gün, ola ki bir döneklik ya da bir sapma olursa, bu yazıda yazdığımız övgüleri geri alma hakkımızı da saklı tutarak, 19 aylık tutukluluk süresini 16 ay diye hatırlasa bile, Rutkay Azizin sözleri sinema alanında devrimci sinemanın bayrağı olarak kabul edilmeli.

Rutkay Aziz için övgüleri dizme, suspus kalarak, iktidarın kanatları altında yetenek sergilemeyi sürdürenler için de yapılan övgüleri geri alma zamanıdır. Çünkü onlar da gün gelip, bu ülkenin içine düştüğü adaletsiz kalkınmanın çarklarına takılacaktır. 2002den bu yana akepenin gemisinden aşağı atılan birçok döneğin başına gelenler, illa ki gün gelip şimdi sessiz kalanların başına gelecektir.

işte o zamanlar geldiğinde Rutkay Azizin yaptığı türden bir konuşmayı yapmamanın pişmanlığı içinde yananlar için bu metin kayıtlara düşülmeli.
gördügüm en samimi yakarışlardan biriydi. o samimiyetin içinde ne din sömürüsü vardı, ne ihale kaygısı, ne egemene kul olma. objektif ve ülkenin bu hale getirilmesinin altında yatan gerçekleri güzel türkçemizi çok etkileyici bi şekilde kullanarak anlattı.
göt isteyen bir konuşmaydı ve kendisi tarafından gerçekleştirildi. tebrik ediyoruz.