bugün

okuduğunuz kitapta karakterin mutlaka değişik bir göz rengi olur, yani kahverengi gözlü cillop gibi bir erkekti diye bir betimleme göremezsin azizim.

dikkat: rengi belirtmek için atmasyon cümleler kullanılmıştır.

gece mavisi gözleri ile bana şiddetle bakmaktaydı.
kehribar rengi gözleri alev alev yanıyordu.
menekşe rengi gözleri beni adate davet ediyordu.(öhhöm pardon giderek abartıyorum)
karşımda bir çift amber rengi göz ile burun buruna gelmiştim.(heh bu normal)
kobalt rengi gözleri beni büyülüyordu.(var böyle renk)
gri gözleri ortamda soğuk bir hava estirmişti.
yeşilin ayrı bir tonu olan gri yeşil gözleri, ilk defa dikkatimi çekiyordu.

bunlar aklımda kalanlar. yahu hiçmi normal göz yok. kahverengi de bir renk. mavi veya yeşilde. bu değişik renk sevdası niye anlamam. 22 yıllık hayatım boyunca hiç bu renklerle karşılaşmadım. ne bunlar allasen. kitabı okurken bırakıp internetten bi bakıyorum renge. ressam olsam yeriydi.
yakında "güneş batımında oluşan insana meksikayı hatırlatan saf kırmızının güneş görmüş hali renginde ki gözleri adeta beni sarıp sarmalamıştı" betimlemesi ile karşılaşırsam şaşırmam.
neyse efenim diğer bir konu da şudur; yıllarca bizlere * siyah göz olmaz palavrasını yutturdular, ne siyah gözü siyah renk yok dediler, o olsa olsa kahverenginin en koyu tonudur. varmış lan varmış. içim cız etti üstad. bunca sene koyu kahverengi dediğimiz göz meğerse siyahmış. neyliyim ben zamanında kabul görmeyeni.
*
bal rengi güneş gözlerinden kirpiklerine yuva yapmış bir çift ebabil kuşu görünüyordu..