bugün

Roman yazma hedefi olan ve bu hedefi gerçekleştirmeden önce yazmasını önerdiğim kısa yazılar. Acaba bunların ismi ne? Bilmiyorum ama yazıyorum. Bir haftadır yazmaya başladım. 2 Adet yazım var paylaşmak istiyorum birini burada.

1 dakika çok değerliydi
Korkutucuydu, gerçekten ölümün bu kadar korkutucu olması tuhaftı. Herkes bir gün öleceğini bilerek yaşar ama o günün hiç bir zaman içinde bulunduğu gün olduğunu düşünmez. Ya o içinde bulunduğu günün öleceği gün olduğunu biliyorsa insan ? Berbat bir durum gibi görünüyor. Garip bir umutsuzluk ve çaresizlik. Aynı lise yıllarında yaşadığı başarısızlık korkusuna eşdeğerdi. Acaba o senelerden mi belliydi bu senaryo? Bu hayat senaryosu ? O senelerde askeri birliğe girmeye karar vermişti. Bunun güzel ve zor olacağını düşünüyordu ama bu günü yaşayacağı hiç aklına gelmezdi. Kimin aklına gelirdi ki? Bir gün ülkenizin menfaatleri için ölmeniz gerektiği. Hemde bir mezarınızın bile olmayacağı şekilde ölmek. Buna ölmek denilirse, buna ne denirdi ki? Kahramanlık diyorlar oturduğu yerden boş konuşan omuzu kalın bir kumaşla kaplı komutanlar.
"Hazır mısın?"
-Ne ? şey evet, evet hazırım.
"Talimat verildi üssün kapıları açılacak, kamyonu kapıya doğru sür!"
-Tamam efendim.
Bir insanla son diyaloğu bu muydu yani. Son sözü bu muydu ? Gerçekten kötü bir ölümdü bu. Cesedinin parçalarını bile bulamayacaklardı. Belkide bulurlardı, cımbız icat edilmişti. O bombanın etkisi vücudunun parçalarını cımbızla toplanmayacak kadar küçük bir hale getirir miydi acaba? Evet son bir kaç dakikasını da düşündüğü şey buydu. Hani film şeridi? Nerede? Neden gecikti?
Kapının açılmasıyla içinde bir ürperme oluştu kapıdaki ağır silahlı adamlar dikkatlice ona bakıyordu. Şüpheli gözükmemeye çalışsa da suratının halini dikiz aynasından görünce ağzındaki buruk tat bulanmaya dönüştü. Yaklaşık 50 metre ilerisi üssün merkez kısmı sayılırdı ve bombanın orada patlaması gerekiyordu.Talimat böyleydi. En çok zararı bu noktadan verebilirlerdi. Kamyonu sakin bir şekilde sürmeye başladı ve son saniyelerini kelimeyi şehadet getirerek değerlendirmeyi düşündü. iyi bir Müslümandı aslında. Sadece yaşama şartlarından dolayı zorluklardan dolayı fazla yer ayıramamıştı hayatında dinine. Durması gereken yere gelmişti ve bombayı patlatmak için elinde duran eski model telefonun çalmasını bekleyecekti fakat beklemeye fırsat kalmadan telefon çalmaya başlamıştı. Hayat ona hiç de torpil yapmıyordu, biraz daha yaşamak istiyordu fakat telefonun melodisi beynini kemiriyordu sanki açıp kurtulmak istiyordu. Parmağı yeşil tuşun üzerindeydi ve beynin bas emri vermesini bekliyordu. Beyninin buna niyeti yok gibiydi ama başka bir şansıda yoktu. Bastığı anda devamı yoktu sonrası boşluk ve nasıl denir ki? Korkuyordu sanırım farklı bir duyguydu, daha önce yaşamadığı bir duygu. Artık zamanı gelmişti, o düğmeye basması gerekiyordu. Cesaretini tümüyle topladı ve son bir nefes aldı ama derince içine çekti oksijeni. Hasret giderir gibi.
Ve

"Hahahaha bravo Hassan ! Bravo kahraman ! Bravo"
Hindistan'daki USA üssünde patlayan bu bomba tüm dünyaya son dakika haberi olarak yansıdı.

-
Gerçekçilikten biraz uzak, önem vermedim o konuya kusura bakmayın. Hatalarımı iletmenizi ve olumlu olumsuz yorumlarınızı bekliyorum.
canın sağolsun, zorunlu bir durum yok.