bugün

Roma o dönemin en güçlü devletidir ve sözünü geçirmiştir diğer devletlere. Osmanlı devletide özellikle istanbulu aldıktan sonra avrupadaki çoğu devlete sözünü geçirmiştir.
tabi ki de şanlı ecdadımız osmanlı imparatorluğu roma imparatorluğu da zamanında süper güç tü tabi ki fakat bu roma imparatorluğunun bazı zalim imparatorlarının halka yaptığı eziyeti değiştirmez oysa ki şanlı ecdadımız 4 kıtaya adaletle hükmetmiştir ayrıca osmanlı imparatorluğu roma imparatorluğuna göre çok daha büyüktür.
osmanlı imparatorluğu:22.000.000 km2
roma imparatorluğu:5.000.000 km2
Biri diğerinin devamıdır. Farklı olan bir sistemi yok.
Vay aq. Osmanlınım romayı vergiye bağladığını yazmayı unutmuşsunuz. Evet. Teşekkürler.
Roma roma'dır, Osmanlı islam'ın romasıdır.

Osmanlı Roma'nın ardılıdır.
Fatih'in kullandığı kayzer ünvanı ile bunu görebilirsiniz.

Haricen roma'ya da gereksiz çamur atılmış.
Doğu roma Osmanlı ile çağdaş bir devlettir.
Aynı zamanda ilk türk devletlerinden Avrupa Hunları ile de çağdaş bir devlettir.

Osmanlı Türk-islam-roma sentezidir.
Roma Akdeniz uygarlığıdır.

Roma Akdeniz kültür devleti olmuş,
Osmanlı da bir sentez kültür yaratmak istemiş ama yine Türk kimliğine dönmüştür.
Roma imparatorluğu daha sevişgen sanki.
Siz daha iyi biliyonuz.s
açılın hassasiyetlerinizle oynayacağım.

osmanlı imparatorluğu, gerek sistem, gerek vatandaşlık bilinci, gerek sınıfsal yapı, gerek de mimari olarak roma imparatorluğu ile uzaktan yakından alakası olmayan bir imparatorluktur. ciddi bir ortamda "roma'nın varisi" falan demeye kalkmayın, alay konusu olursunuz.

bunun sebebi ne midir?

roma imparatorluğu'nun tarihini şöyle bir incelediğimiz zaman osmanlı'nınkine acemi ve yanlı tarihçilerce benzetilecek bir eyalet sistemi olduğunu görürüz, doğrudur. ancak bu eyaletlerin yöneticilerinin atama süreci, görev süreleri, askeri veyahut kamu görevindeki kökenleri, osmanlı'daki eyalet yöneticilerine kıyasla çok daha farklıdır. bir roma prokonsülü yani eyalet yöneticisi, (hadi sizi kırmayayım da "bey", "paşa" ile eşdeğer tutayım) imparatorluk döneminde dahi senato tarafından atanır. padişah ya da sultan ya da imparator tarafından değil.

bu prokonsüller, çoğunlukla imparatorun "ikbal"i ile değil, askeri ve kamu hizmeti geçmişine bakılarak atanırdı, çöküş dönemine kadar roma, mutlak liyakatin hüküm sürdüğü bir devlet olmuştur. latin kökenine sahip olmayan ve tanınan bir cognomen'i olmayan, gens'i olmayan bir prokonsülün atandığı, özellikle çandarlı'dan sonra devşirmelere riayet eden osmanlı'ya kıyasla, çok çok nadirdir.

yönetim sistemi, yüzeyde benzerlik gösteriyormuş gibi yorumlansa da, ayrıntılara baktığımız zaman çok farklıdır anlayacağınız.

ayrıca roma imparatorluğu, vatandaşlık bilincinin mutlak surette tezahür ettiği bir devlet olmuştur. bu, bello sociali'de, etrüskler (türktür diyeni dinlene dinlene döverim, biraz okuyun) ve diğer socii vatandaşlık kazandığından beri böyle işlemiştir. yine çöküş dönemine büyük sıçışlar olmuştur ki bu sıçışlar, roma'nın sonunu ince ince hazırlamıştır. osmanlı, roma'nın cumhuriyet döneminden beridir pratiğini rahatlıkla ortaya koyduğu vatandaşlık bilincini, milliyetçilik hortladığı zaman "osmanlıcılık" gibi altı boş bir ideoloji ile kopya etmeye çalışsa da, fevkalade bir başarısızlığa uğramıştır bu konuda. balkan savaşları bir patladığında ortada ne osmanlı vatandaşlığı ne osmanlıcılık kalmış, bu "akım", doğrudan ölü doğmuştur.

sınıfsal yapı açısından ise imparatorluğun ileri safhalarına kadar patrician gens'ine mensup aileler senato üzerinde mutlak kontrol sağlamıştır. gaius iulius caesar bunu değiştirmeye çalıştı, adamı salata yaptılar zaten. ancak ve ancak evlatlığı augustus, patrician bir gens'e mensup olmamakla birlikte, patrician julii'lerle mensup caesar tarafından evlat edinildiğinden dolayı princeps'lik üzerinde hak iddia edebilmiştir. büyük bir ordusu olduğunu hatırlatmakta da fayda var tabii.

mimari hususunda çok fazla örnek verme ihtiyacı duymuyorum; kendini "kayser-i rum" ilan eden fatih döneminde dahi, roma imparatorluğu ile mimari açıdan benzeşen bir yanı yoktur osmanlı'nın. ancak ve ancak, fetih durumundan dolayı doğu roma imparatorluğu'nun mimarisinin eseri olan binalar "osmanlılaştırılmış"tır. ortaya çıkan sonuç ise eklektik bir mimari yaklaşımdır çünkü batı roma ile kıyaslandığı vakit doğu roma'nın mimari yaklaşımının da saf bir latin dokunuşuna sahip olmadığını söylemek güç değildir.

fatih'in iddiasına şöyle bir değinmiştim.

o meseleyi birazcık daha açmak istiyorum. roma'nın son şehri konstantinopolis'i feth etmiştir, doğrudur. bu fetih dolayısıyla da "kayser-i rum" yani "roma'nın sezarı" ünvanını benimsemiştir. mamafih, roma'yı fetheden got (göt değil, klavyemde türkçe karakter var, sululaşmayalım) kral odoacer'de, kendisini sezar ilan etmiştir. bunun onu sezar yapmadığı ise tarihçilerce kabul edilir. çünkü ne roma halkı, ne de diğer krallıklar onun sezarlığını tanımıştır. fatih'in kendini "roma'nın sezarı" ilan etmesi bir iddiadan öteye geçmez zira imparatorluğu'nun merkezi roma dahi değildir, ki olsa dahi, yönettiği devlet roma'dan bütünüyle farklı bir işleyişe sahip olduğundan dolayı bu iddia herhangi bir geçerlilik sahibi olmayacaktır. fatih'in iddiası bir meşruiyet ve siyaset meselesidir.

bu cümleyi detaylandırmaya ihtiyaç duymuyorum, birazcık kafa patlatırsanız anlarsınız ne demek istediğimi.

kutsal roma cermen imparatorluğu için yanılmıyorsam voltaire'in söylediği bir söz vardı, "ne kutsal, ne roma, ne de imparatorluk" şeklinde. bu sözden bir yola çıkalım hadi. osmanlı'nın bir kutsiyet iddiası olmamıştır tarih boyunca, halifelik dönemine değin. imparatorluk oluşuna gelince, bu su götürmez bir gerçektir, hiçbir itirazım yoktur. bünyesine krallıkları ve prenslikleri katmış bir devletin imparatorluk olarak anılması gayet mantığa uyan bir durumdur. ancak ve ancak, osmanlı'nın roma olmadığı da, tüm bu veriler ışığında fazlasıyla aşikardır.

haydi dağılın şimdi.

yazarın notu: bu entry dolayısı ile algıları ile oynanan arkadaşlar, beni tarih bilmemekle, objektif olmamakla, hedeyle hödöyle, hatta ve hatta ihanet ile suçlayabilirler. ismini vermeyeceğim bir şehzade anası olan büyük halamın çengelköy sarayı'nda ebedi istirahatini sürdürmekte olduğunu belirtmeyi bu yüzden bir borç bilirim.
osmanlı imparatorluğu romanın varisidir .
-Roma 2000 yıl osmanlı 700 yıl hüküm sürdü.
- roma gittiği her yere yollar, su sistemleri ve mimarisini taşıdı
- günümüzde kullanılan hukuk sisteminin temellerini roma attı.
- roma bir cumhuriyetti ve demokrasi ile yonetilirdi.
- roma egemen olduğu her yerde kendisine dair kalici izler bıraktı. Mesela benim memleketimde osmanlıdan kalma tek bir eser yokken daha 30 yıl öncesine kadar su ihtiyacı romalıların kanal sisteminden karşılanıyordu.
- bildiğimiz düşünürlerin filozoflarin astronomların çoğu romaliydi.
- bu gün nile ülkemize turist gelmesine neden olan döviz bırakan yapıların çoğu roma eseridir.

Bu listeyi sayfalarca uzatabilirsiniz. Osmanlı roma'nin devamı falan değildir taklit bile edememiştir.
Roma alır her türlü.
Balkan sınırları birbirine çok benzer

görsel
tarihçiler varken bize söz düşmez.
''osmanlı, müslüman roma'dır.''
celal şengör
Roma imparatorluğu öyle büyüktür ki veraseti 20. Yy'ın ilk çeyreğine kadar "meşru dünya hükümdarlığının" kaynağı kabul edilmiştir.

Alman imparatorunun ünvanının kaiser, Rus hükümdarınınkinin çar, Osmanlı hükümdarınınkinin kayser i Rum, yani hepsininkinin sezar olması bir tesadüf değildi. Dünya hükümdarlığı iddiasındaki herkes, iddiasına meşruiyet kazandırmak için, kendisini sezar'ın varisi olarak tanımlamıştı.
hürrem sultan çok yaşa!