bugün

çuval çuval bk atılmasına rağmen bence süpersonik geçen festivaldi. Hepsini değerlendirmek yıllar sonra pek mümkün değil ama hatırladığım kadarıyla bi çabalayayım bakalım ne çıkacak.
Cuma günü kamp malzemelerimizle vs. Bursa'dan yola çıkmıştık. Her zamanki gibi istanbul Park'a ulaşım rezaletti. istanbul'un belli yerlerinden kalkan otobüslerle giden arkadaşları bilemeyeceğim tabi.
ilk girdiğimizde kapıda size bileklikler takıyorlar. Dışarıdan sokmaya çalıştığınız ancak sokmamanız gereken şeylerden arındırılıyorsunuz. Üstünüzde mal, ot vs. var mı diye kontrol eden bir süs köpeği vardı. Örnekle anlatalım:
-Hrrr
+Sıs lan.*
-Uvv...**
Hayvanlı ve hayvani güvenlik görevlileri bir güzel bizi elledikten sonra bilekliklerimiz takıldı, "gidin şuradan kartınıza para yükletin gençler" dendi. Vaktinde elimizdeki paranın çoğunu karta yükletmiş olmamız ileride çekeceğimiz parayı tekrar tekrar yükletme zahmetini ortadan kaldırsa da, içindekini nakte dönüştürememiz "çakkallaaaar!" dememizi engelleyemedi. En nihayetinde tayfa çok hoşumuza gitti. Gençler neşeliydi. Festival havası vardı falan filan.
Kamp alanı konser alanına ne çok uzak , ne de çok yakındı. Mantıklı bi uzaklıktı. Zira gruplar çaldığında zaten ses gürültü falan dibinde olmasının manası yoktu hani. Ha sen grup çalarken kamp alanında ne işin var dersen, şahsen NIN çalarken hatunla kamp alanında kavga ettiğim için tercih meselesi diyorum sayın sözlükseverler. Vardığımızda izci grubu olduğunu sandığım bir tayfa herkese yerleşmesi için yardım ediyordu. Çadırlar kuruldu. O zamanlar kene ısırılması haberleri duyduğumuzdan herkese güvence veren pankart vardı "ilaçlattık buraları komple yayılın gençler" gibisinden. Kamp alanında duş, su olayı berbattı. Tek bi su veren nokta vardı. Su dağıtanlar da sırf şekildi. Suları bardaklara koyuyorlardı pet şişelerden. Gereksiz hareketler... Sanki bana votka-enerji hazırlıyor mübarek! Sıkıyo şişeyi, yukarıdan döküyor falan. Lan artist! Arkada yüzlerce kişi sıra bekliyor hayvan! Neyse gereksiz bi kumrallaşma yaşadık saçını haftalardır yıkamayan çakma jonathan davis yüzünden. Duş olayı yoktu desek yeridir. Açık bi alanda herkes mayosuyla şöyle bir suyun altına girdi, çıktı. WC olaylarını değerlendiremeyeceğim çok fazla. Kızların wc leri bizimkilerden kötüymüş. Yeterli sayıda seyyar tuvalet vardı diyebilirim ama. Toplu gelen tayfalar da vardı. Bir Sabancı Üni tayfası görmüştüm sanırım. Kızılderililer gibiydi, TOPLAŞMIŞLARDI Bi ANA ÇADIR ETRAFINDA. içeride barış çubuğu falan tüttürdüklerini düşünüyorum, zira o bölgeden çıkan dumanlar artık bulut olmuş, her an bir hava muhalefeti olabilir burada tedirginliği yaratmıştı ve çadırdan çıkan uçuyordu bildiğin.** Komşularımızdan da bahsetmek istiyorum festivalde dönen seksin gerçekten anlatıldığı gibi olduğunu belirtmek adına. Hangi kondom markası tedarikçiydi hatırlamıyorum ama baya mali durumlarının rahatladığını düşünüyorum. Gümbür gümbürdü her gece maşallah. Neyse Son geceki olayla, komşularımızdan gelen diyalogla açıklayalım:

-Ne biçim bağırdın gece kızım! Kaç çadır öteden tanıdık sesini. Uyuyamadık yemin ederim.
+Off tutamadım kendimi napiyim...
*Görk'ün içinden gelen ses: Sen de haklısın bacım...

Gelelim festivale.
cuma akşamı festival başlamıştı bile. kamp alanına yerleştikten sonra koşa koşa festival alanına gittik. Alternatif sahnede iki DJ kızımız çalıyordu. Hatta bi ara öpüştüler falan. Benim kafa güzeldi gerçi ama seyirci falan da çığlıklar attığına göre sanırım bi etkileşim oldu, yamulmıyorum inşallah... Başarılı bir performanstı. Baktım herkesde bi kopuş var. Dedim "Pii rockçılara bak arkadaş! Ortam olmuş lan burası..." Ama tabi biz de koptuk o ayrı.**
Ha bu arada yemekler ve içkiler ne inanılmaz pahalı ne de uygundu. Bu tarz festivallerde tanık olduğumuz pahalılıktaydı açıkçası. yine de bi mekana gitsek "bu ne lan ayakta mı yükleniyorsun sen bize?" dedirten cinstendi. Kapitalizm propagandalarını bol bol iphone dağıtarak, araba standları altında bizi güneşten koruyarak, envai çeşit uluslararası şirketin etkinliklerinde bizi ağırlayarak yaptılar. Sanırım orada tek iphone kazanmayan şahsiyet bendim. Bi ara topluluğun üzerine iphone attıklarını görmüştüm lan. Piii.
Cumartesi günü yanımızda getirdiğimiz şezlonglarımıza biralarımızı koyduk, kalabalığın arasına karışmadan güneşlenerekten Aylin Aslım'ı izledik. irish Drinking Team tişörtlerimizle elimizde biralarla kameralara poz vermişliğimiz bile var. Aylin, Micheal Jackson babayı saygıyla andı ve bize çok güzel bir performans verdi. Yalnız bu saatte eğlenmesek de olur diyerekten uzaktan izledik. Duman'ın sahneye çıkmasıyla seyircilerin arasına kaynadık. Doyamadık gerçi, sanki kısa da gibiydi ama güzeldi. Duman gerçekten Türkiye'nin en iyi rock gruplarından birisi olduğunu kanıtlamıştı tekrar. NIN konserine o anda hatunla atıştığımız için gitmedim. Zaten hayranı değildim çok da umrumda olmadı. Ama prodigy konseri bende öyle bir zirve oluşturdu ki bir daha öyle bir performans izleyebilir miyim bilemiyorum. Pek de umudum yok açıkçası. Kesinlikle efsanevi bir konserdi. inanılmaz eğlenen ve kendinden geçen bir kalabalık vardı. Sırf prodigy için gelen hatırı sayılır çoğunlukta bir tayfa vardı. zira baktığınız zaman tiplere "bunlar rock dinleyicisi olmamalı..." diyordunuz.* zaten festival rock dinleyicisinden çok elektronik ve alternatif dinleyicisine hitap etmişti.
Ertesi gün daha dolu doluydu esasında ama prodigy'nin tadını alamadık. hayko cepkin'in veda konseri kısa gelmişti açıkçası. manga sevilen bir grup olmasına rağmen cartel o festivale daha aç gelmiş gibiydi. Ben beğenmedim pek manga vs cartel projesini. Asıl bizi kendine sevdiren bir razorlight ve kaiser chiefs vardı ki "keşke hep buralarda olsa lan!" dedik. Gel gelelim linkin park konserine. Ne kadar bu aralar ve o aralar o kadar dinlemesem de lise dönemimin neredeyse tamamını birlikte geçirdiğim, çok sağlam hayranları olduğum bu grup için gelmiştim sırf bu festivale. Diğer gruplar zerre umurumda değildi esasında. Yeni şarkılarını da bir anda eskilerin arasında kaynayınca sevivermiştim. Linkin Park konserinin yavan geçtiğini iddia eden arkadaşların yarattığımız pogo dalgası içerisinde yer almadığını sanıyorum. Gençlik pertliğim linkin park'ı dünya gözüyle görmem verdiğim her kuruşa değmişti.
durup dururken akla gelen serbest çağrışım: (bkz: bir allah kuruş)
bir prodigy performansı da yoktu gerçi veya ne biliyim onların Texas'daki Metallica'nın ön grubu olduğu performansı izlemedik ne kadar line up hemen hemen aynı olsa da... Güzel bir seyirci vardı en nihayetinde. Linkin park konserine LP tişörtlü arabesk ergen tayfa beklemiştim ama korktuğum başıma gelmedi. linkin park candır lan. ergenlik yoldaşım benim...iyi ki gittim.
Gidip de beğenmeyen arkadaşlar artık coachella* mı gördü, glastonburry* mi gördü, yoksa sziget* mi gördü bilemiyorum ama gayet başarılı bir organizasyondu. Kaliteyi korumak adına 2 yılda bir yapması üzücü olmasına rağmen masstival gibi tarihe karışmasından iyidir. Saygılar ifinim.
Yazarın notu ve bu yazının esas çıkış noktası: çok seviyoruz elimizde olanın kıymetini bilmemesini ki bu da festival ruhsuzluğu ve kültürsüzlüğü olarak karşımıza çıkıyor. en son Efes Pilsen Blues Festival'de gördüğüm* hatta bahar şenliklerinde dahi rastladığım grupların seyirciyi şarkıya davet etmesi olayı veya onlardan reaksiyon bekleme durumu hep fiyasko... Bu festival kültürüne maalesef sahip olmamızdan kaynaklanıyor bence. Kabul ediyorum hal-i hazırda elimizde olan festivaller hep pahalı. Avrupa'da belediyelerin düzenlediği gençlik festivalleri veya yine sponsor tarafından düzenlenen festivaller bu kalitede fakat ucuz ve sık. bu elbette asabımızı bozuyor. ancak elimizdeki güzel olanı inkar etmenin festival sayısını, katılan grup sayısını arttırabileceğini sanmıyorum. talebi görmezlerse arzda sıkıntı yaşanır gibime geliyor.
Bir de konsere veya festivale gelen arkadaşlar nasıl oluyor da sap sap zıplayarak konser izliyor anlamıyorum. Olm bi çalış git lan. Bi oku şarkıları en azından evde bi kere abi:
-Crawliiiiing iiin miy miiiiiiy, diye şarkı mı okunur olm. Ne zevk alıyorsun mesela söylediğinden?
Ben bu yazıyı sana yazdım uludağsözlük. Evlatlarına bu aşkı aşıla. Festival candır.
Kaiser Chiefs'in mükemmel bi performans sergilediği festival.
Asıl Linkin Park için gitmiş olsam da Kaiser Chiefs aşkıyla döndüm.Onun dışında tuvalet sıralarını unutamıyorum.
Erkekler sıra beklemeden rahat rahat girip çıkarken bayanlar tuvaletinin kuyruğu felaketti.
sıradayken kaç şarkı kaçırıldı haddi hesabı yoktur sanırım.içecek görevlilerinin de feci umursamaz olduğu festivaldir.amaçları neydi acaba ? Havaları kimeydi ? sorularını sormamıza neden oldu.
kamp alanlarının sahnelere uzaklığı, her zamanki bitmek bilmez yemek ve tuvalet kuyruklarıyla yine festivalden çok eziyete dönüşmüş etkinlik. diğer yıllara göre tek iyi yanı çıkan tüm grupların hemen hemen hepsinin çok iyi performans göstermesidir. emre aydın yerine biz terledik.
tv den izlenilen kadarıyla seyircinin çok tepkisiz kaldığı etkinliktir. hele linkin park'a bildiğin küsmüş lan seyirci.
beklediğimden kötü geçen organizasyondur. seyir zevki açısından asla bir 27 temmuz 2008 metallica istanbul konseri tadını veremeyeceği kesindir.
Çadırın geçildiği, sevişmenin geçi,ldiği çimende s.kşenin bulunduğu hoş festival.
ve Sattas ı daha iyi tanımış olduk.
sadece kapitalistlerin gidip gitmediğini merak ettiğim bir yer.
özetle;

(bkz: kaiser chiefs)
(bkz: kaiser chiefs)
(bkz: kaiser chiefs)

ayrıca bana bir adet ricky wilson bageti kazandırmış festival.*
linkin park'ın türk bayrağıyla sahneye çıktığı, ardından crawling'i söylediği festivaldir.
tadından yenmez.
ücretsiz prezervatif hizmetiyle asıl amacını belli eden oluşumun 2009 versiyonu.

(bkz: bataklık)
linkin park'ın playlist ini arkadaştan öğrendikten sonra bana kafayı duvarlara vurdurmuş festivaldir. küçüklüğümden beri en çok sevdiğim 5 tane şarkılarını çalmışlar ama ben orda yokmuşum.. bir in the end, bir faint ve bir numb çalarken ben orada yoktum... ben kafamı başka nerelere vurayım sözlük?..
kaliteli birkaç şarkının dışında adam gibi ''müzik'' dinleyemediğimiz müzik festivali...
bilet fiyatları beni aştığından katılamadığım ihtişamlı rock festivali.
notlar
-hayko cepkin bu sene dinleyicilerine herhangi bir sürpriz yapmadı. orta karar bir performans sergiledi. playlist güzeldi.
-duman'ın playlist'i kötüydü.konser güzeldi. şarkıların nakarat kısımlarına ekledikleri sololar ve başka şarkıları geçişleri iyiydi. arada micheal jackson'ı da andılar.
-çim alan * çok az idı. oturucak yer bulmak zordu.
-kamp alanının tamamı girişte ve güneş altındaydı.
-manga vs cartel özlenen taddı. yeni albüm haberi verdi.
-Kaiser Chiefs, festivalin yabancı gruplar arasında seyirciyle en çok konuşan grubuydu.
-taksim'den 1 saatte gidebilinecek yerde *, varıldığında uzun aramalardan geçirilip bir araca daha bindirilerek konser alanının girişine ulaşabiliyordunuz. oradan 400 metre kadar daha yürüyorsunuz.
-vip de yer alan tuvaletler zaman zaman kapatıldı.
-juliette lewis yaşına rağmen süper bir performans sergiledi.
izmit..pardon istanbul park'ta 18-19 temmuz itibariyle gerçekleştirilmiş açık hava festivali. *
aslında adı "sap 'n coke"* veya "dam 'n coke" olarak değiştirilmesi gereken festival.

festivali genel olarak yorumlamak gerekirse, tarzım olmamasına rağmen gayet iyi vakit geçirdim ve festival genelini başarılı buldum. ama bütün yanlış anlaşılmaları da elimden geldiğince ortadan kaldıracağım. acı gerçekleri açıklayacağım. sap arkadaşlarımız hayal kırıklığına uğrayacaklar ama gerçeği bilmeye hakları var.

- en büyük açık hava keranesi
- cıvırları bol
- sap gitsen bile 3 tane düşürüyorsun

ve benzeri yalanlar her sene söylenir, ve adı üzerinde yalandır. sap giderseniz, sap dönersiniz. adını koyduk sap'n coke diye. sap popülasyonu had safhadaydı. ben oraya sap gidip de kız düşüreni, hele hele üstüne kamp alanında s.kişeni görmedim, duymadım. duyarsam inanmam da. çünkü gözlerimle gördüm ki müm-kün de-ğil. dam 'n coke da buradan geliyor. oraya tek kız git-mi-yor. hepsinin damı var. tek kızın ne işi var o kadar sap popülasyonu olan yerde? evet kız çok, s.kiş çok; ama hazır götüren s.kişiyor. ordan bulup yapmak hayal. onu aklınızdan çıkartın ve müzik için gelmiyorsanız rock'n coke'a, lütfen s.ktirin gidin, gelmeyin. görüntü kirliliği yaratıyorsunuz. rnc'yi de sahiplenmiyorum, yanlış anlaşılmasın. sahiplenecek olsam bir kere bilete para verirdim. evet kombine/kamp beleş biletle gittim. pişman değilim. özetlersek, biri sorarsa düzeltin, hurafe anlatmayın. kerane değil orası, kulağınıza küpe olsun.

müzik açısından ele alırsak, başarılı diyebilirim. orada çıkan hiçbir grup tarzım değil aslında, ama sınırlarımı geniş tutuyorum. beğendim. duman, her zamanki gibi kafası dumanlıydı. baterist hariç. birinin ayık olması lazım. kaan tangöze sahneye çıktığında 100 metreden uçmaya başladı. her şeyi yak'ın ortasında michael jackson tribute yaptılar, billie jean söylediler bir süre. sahneden indiklerinde kaan tangöze 3 galaksi değiştirmişti, öyle uçuyor. nine inch nails fena değildi, ama seyirciyle sıfır diyalog olunca gözümde bir sığır imajı çizdiler. the prodigy'e zaten laf yok. adamlar çok fena ateşlediler. bizim seyirci ingilizce özürlü olmasaydı kim bilir neler yaptıracaklardı. bir daire oluşturun dedi adam eliyle bile gösterdi ama anlamadılar. dönen pogolardan söz etmiyorum bile.

ama bir şeyi kınamak istiyorum. kökeni metal olan, işaret ve serçe parmağıyla yapılan, artık adı devil horns muydu, mosh muydu ne b.ktu işte onu duman'a, prodigy'e yapanlar oldu ya! abi o hareket metal'e, metalciye, çok sıkışırsan rockçıya yapılır. bu ne lan!? alakasız adamlara o hareketi yaptılar. deli bunlar! ben sadece yumruk yaptım elimi. herkese yapmam ben o hareketi. bilinçli olacaksın o konuda.

pazar günü ise göze çarpanlar son 4 performanstı: hayko cepkin, razorlight, kaiser chiefs, linkin park. hayko'yu çok dinleyemedim, çadırı toplamakla meşguldum, sonlarına doğru yetiştim. fena değildi. hayko'dan sonra en önde yer bulduk direk zaten. razorlight gerçekten çok güzeldi. beklediğimden daha güzeldi. güzel bir müzik ziyafeti oldu. dedim ki, bu çocuklar çok iyi. tür ile alakam olmamasına rağmen beğendim. zaten müzik türü bağnazlığı gözümde en saçma şeydir. kaiser chiefs'in sahnesi tek kelimeyle mükemmeldi. adamlar seyirciyi coşturmayı çok iyi biliyorlar. yalnız mikrofonu bıraktıklarında oh my god'ı bilmem kaç bin kişi içinde tek söyleyen ben olmasaydım o zaman iyi olacaktı. orada ezberlemişim, söylüyorum, ama tek başıma. adam allahtan mikrofonu aldı da toparladı.. sevip de kaçıran cidden çok şey kaçırdı. linkin park cidden iyiydi. onları s.ken sound check oldu. ses cumartesi gününe göre kısıktı. ama yine iyiydiler. bütün sevilen şarkılarını söylediler. yani gözlemlerim o yöndeydi.

kısaca sap 'n coke bana göre müzik açısından başarılıydı. tamamen tarafsız olarak değerlendirebilecek durumdaydım en azından, bunu da belirtirim. aktiviteler de güzeldi.

kendi açımdan özetlersem: para verip gitmezdim ama kesinlikle gittiğime pişman değilim.
gelinlik giyen jartiyerli kızla akıllarda yer eden festivaldir.
uyuşturucu kullanımının doruk noktasına ulaştığı festivaldir.
Eskilere oranla rezalet denilebilicek bir organizasyon, esir kampı niteliğinde ...
Benim ve daha nice insanların gitmek isteyipte gidemediği, Linkin Park gibi dünyaca ünlü ve yerli sanatçıların katıldığı istanbulda gerçekleşen bir para tuzağı.
bu sene birkaç isim dışında rock müzikle uzaktan yakından alakası olmayan grupların çıkarıldığı, ilk zamanları mumla aranan festival. bi de eski yeri sanki daha güzeldi. *
cartel'in linkin parktan daha çok beklendiği festival.
henüz ilk günü tamamlanmış olmaına rağmen, prodigy'nin smack my bitch up performansının tüm festivali kurtardığına inanıyorum.**
(bkz: rock n cock) * *
cıvır hatun kaynayan organizasyon. onları görmek için bile gidilir.
Denyoların buluşma noktası.