bugün

insanları daha güvenilir, daha merhametli, daha vatansever, daha düşünceli yaptığını kendi hayatımda tecrübe ettim, ama ali tayyar abi anlatıyor kendi hayatındaki etkisini,
risale-i nur okudukları için tutuklanıyorlar, hakim karşısına çıkıyorlar, hakim soruyor;

"niçin risale-i nur okuyorsun?yani bunları okuyunca ne olmuşsun sanki?"

"muhterem hakim bey, biz göçebeyiz. yaylalarımız ormanlıktır. bu ormanları devletin görevli memurları bekler. böyle olduğu halde, hiçbir ihtiyacımız yokken yarıçapı iki yüz santimetreye varan ardıç ağaçlarını, 'bu ağacın lavı mı daha fazla yükselecek, yoksa şu ağacın mı?' diye keyif için yakardık. asırlık ağaçlar, birkaç dakika içinde kül olur giderdi. bu eserlerden, 'ağaçların bizim menfaatimiz için dağlarda ihtiyat ambarı gibi her türlü istifademize âmade oluşunu, havadaki gaza-ı muzırrayı tasfiye edişini, yağmuru çekişini, yaş kaldığı müddetçe de yaratanı zikredişini' ve daha nice faydalarını okuduktan sonra, aynı muhitte yine koyunlarımızı otlatmamıza rağmen, artık kuru dallarını seçerek, pilâvımızı otlar yanmasın diye say taşlarının üzerinde pişiriyorduk. böylece bir değişikliğin, memleket ve millet için fevkalâde bir kazanç olduğunu takdir buyurmazsanız, vereceğiniz en ağır cezayı kemâl-i vicdan-ı kalble kabul ediyorum. yoksa kitaplarımın iadesini ve dâvâmin beraatini talep ediyorum."

güzel insanmış üstad, ama neden? ve eserlerinde eleştirecek hiçbirşey yokken ona düşman bazıları? neden insanlar o kitapları okumasın, okuyanları dinlemesin diye çırpınıyor bazıları, ve bazıları nasıl da kanıyor onlara.

edep; kuranın okunmamasını değil, risale i nurun okunmasını sorun eden kişilerin anlayamayacağı etkilerdir elbette.
2 rekat sabah namazını 1 saate kılan birinden bahsediyoruz burada*, risale i nurun sadece kuran tefsiri olduğunu herkes bilir zaten.
olmayan etkidir. ona gelene kadar kapı gibi kur'an-ı kerim vardır.

not: din müsteşarlarının işine gelmez orası ayrı tabi.