bugün

çekilir mi, çekilmez mi; çekilen kopya mıdır çile midir, ben anlatayım sen de hükmünü ver okuyucu bey/haanım.

olabilir, resimden anlamam; herkeste bi da vinci, bi gogh, bi picasso yeteneği olacak değil ya. hayır efendim, bendeki bu cinsten bi yeteneksizlik de değil; lan bi adam çizmeye kalkarım, şekil picasso nun altın oranına sağlama olur, bu kadar mı berbat çizilir bi insan silüeti yahu. ama güzel ev çizerim, öğretmen bi ödev verdi mi, hemen iki tane dağ, sağ terafa da bi tane dağ evi, hoop bitti resim. lan keşke herkes ev olaydı da çizeydim; nası isterdim sizi resmedebilmeyi insanoğlu.

e diceksin insan, hayvan çizemedin, bi çizgide mi çizemen eşşoğlu? lakin bu mesele, taşakları yayıp iki götü boklu şekli ezber edememekte okuyucum, haklısın vesselam. dur onu da anlatayım;

girdim sınava, sıranın altında otuz sayfa not; binbir şekil muhteva eder. dersi alttan alıyorum, sizden teknik resimden kalan var mı ey ademoğlu; ben bunu da becerdim, e biraz takdir görmek isterim, hakkım... en arkadayım, asistan resmen uyumakta karşımda, gel de çekme. bir iki çizersin, "eeh zikerim lan uyuyo herif, açıp baksana hıyar" diye iç ses siker beynini, bırakmaz ki çizelim; e suç benim mi şimdi muhterem? boşver; elim avına yaklaşan kartal dikkatinde sıranın altına gidiyo, yokluyorum kağıtları, o sırada vücudun da salgıları işlemekte, götüme götüme doğru terler inmekte; zaten böyle anlarda tek başına kalırsın, bünye bile sırtını dönmüş bana, bi yardımcı ol, bi dur bozma konsantremi... o da ne, iki asistan girdi sınıfa, "mını ırzını sikiim, ananı ananı..lannn.."... kağıtlar haşşırt diye yerde, biri kabak gibi sıranın üstünde, yanımdaki oolanla benim aramda köprü vaziyetinde, gördüler mi beraber köprüde sikecekler ebemizi. oolanda bana doğru bi bakış var, nası anlatayım okuyucu, böle daşşakları o anda biri sıkıyo da ben görmüyorum kim, herif kıpkırmızı kesilmiş, ıkınmakta, bana doğru çaresiz bakmakta: "abi kağıt, abi kağıt" diye, sanki kağıdı almamı deil de kağıdı ona bağışlamamı bekliyo pezevnk; lan ne komik oluyo insanoğlu it gibi ürktüğünde. ben de o an heycanlıyım tabi ama "taam oolum, take it easy" tadındayım oolana karşı, alıyorum kağıtları sıranın altına. fekat.. fekat bi tanesi yerde; ulaşamıyorum kağıda, ayağımı basıyorum panikle. "lan aklını sikiim neye yarıcak" diye düşünmeden köklüyorum kağıda; yine fekat, ayağım tüy gibi kalıyo kağıdın üstünde, moralim bozuluyo. "ulan biraz daha büyük olaydın ya, sikiim senin gibi ayaı" diyorum; değişik fantaziler geliyo aklıma, enteresan.

asistan görüyo da ses etmiyo muhtemelen. şimdi düşünüyorum da, herif de acımıştır halime, "garip, sikim kadar aklı yok; resimden kopya çekiyo" deyu düşünmüştür; ya da belki de baktı ayaıma, bi iç geçirdi, bi fantazi de o kurdu arada, çekti gitti. kim bilir? kesin olan, benim ayağımı hep seviceim, onsuz yapamıcaım; önemli olanın anlaşmak olduğu, her insanın ayağının kendisine en güzel geldiği *
kopya kağıdı ile en azından siyah beyazının çekilip sonra da boyanabileceği olay.
teknik resim ise bal gibi yapılır.

ilgili bağlantılar:

(bkz: eskiz)
(bkz: aydinger)
(bkz: kopya kağıdı)
yapılabilir. hatta bu işten para kazananlar mevcuttur sınıfta. önce resmi güzel biri bulunur. bana ağaç çiz bana kuş çiz denilerek kişinin iyi niyeti sömürülür. daha sonra kişi olaya uyanır.
-xxx yardım eder misin?
-artık parayla yapıyorum.
-peki ne kadara yaparsın?
-3 tl yeter.
gibi örnekler mevcuttur.