bugün

Bugün benim diyen demokrat kadar demokrattır.

Bana greta domuzunun hayalleriyle gelmeyin.

100 yıldır demokrasiyi milletin kafasında paralanacak odun olarak elinde tutanların son 15 yıldır girmediği ağlamaklı hal kalmadı.

90'lı yılları 2000'lerin başını hep birlikte gördük demokrasi diye diye kendilerinden olmayanlara nasıl da kan kusturduklarını...
sirf imam hatip mezunu olduğu için onu gömek istemeyenlerin beyanati.
köşeli demokrasi.

(bkz: sandık)
hede hödö.
(bkz: eşşek ne anlar hoşaftan)
demokrasi elbette amaç değildir, bir araçtır.

demokrasinin kutsallaştırmasına bir siyaset bilimcisi olarak karşıyım. siyaset, kutsal bir inanç sistemi değildir.

bugün demokrasi, yarın teknokrasi, öbür gün teokrasi, beriki gün komünizm...

siyaset budur, çağa göre hareket edersin, çağa göre sistem inşa edersin ve kullanırsın.

''demokrat'' olmayı da anlayamıyorum zaten. demokrasiyi kullanan insan olursun sen, ''demokrat'' ne demek? siyaseten demokratsan, hayatın her alanında olacaksın, eğer bu sisteme ''inanıyorsan''

mesela vip'leri kaldıracaksın, stadlarda bilet fiyatlarını aynı yapacaksın, koltukları aynı kuracaksın, her şeyi ve herkesi eşit yapacaksın, yapabilir misin, hayır.

o zaman ''demokrasiye inanıyorum, demokrasi bir amaçtır'' demeyeceksin.

demokrasi bir araçtır.

yarın bir gün çöpe atılacak ve yerine yeni bir ''cici''nin geçeceği bir araç.

fazlası değil.

--spoiler--
aynı yılmaz özdil gibi yazdım lan çok zevkli...
--spoiler--
(bkz: başbakan sensin ister asar ister kesersin)
en doğru anlayıştır. aklı fikri küfür, şiddet, anarşizm, komünizmin verdiği insan dışılık ve terör olan bazı zevat başbakanımızın demokratik söylemlerini beğenmiyor ufacık akılları sıra. komik oluyorlar ama. bir de demokrasi lafı bu iğrençlerin ağızlarında iyici fahişeye dönüyor. hiç hoş olmuyor.
oy alırsam her istediğimi yaparım.
"kim bir şeylerden rahatsızlık duyuyorsa sandığı bekleyecek"

düşünebiliyor musunuz, bir ülkenin başbakanının söylemlerinden, hükümetin icraatlarından rahatsızlık duyacaksınız ama bu rahatsızlığı belirtmek için seçim sandığını bekleyeceksiniz. bunun adı diktatörlüktür, zorbalıktır. demokrasiden nasibini alamamış siyasetçilerin ağzından çıkabilecek kalibrede talihsiz bir söz.

şiddet unsuru içermeyen hükümet karşıtı bir gösterinin neresi yasadışı? hükümet istifa demenin neresinde bir suç unsuru var? bu nasıl bir demokrasi anlayışıdır böyle.
Ben, ben , ben , siz , ben , ben , biz , biz , biz , biz .
çıkan sonuç boş kümedir.
(bkz: ben başbakanım her şeye karışırım)
(bkz: demokrasiyi sizden öğrenecek değiliz)
sandıktır.

*baba bu ne?
-demokrasi çocuğum.
*o ne demek???
-sandık o, sandık.

ayrıca kendisine sivil dikta nedir diye bir bakmasını öneririm.
(bkz: oy)
(bkz: sandık)
(bkz: %50)
gerisi teferruat.
ben sizin babanızım ben ne dersem o olur.
Demokrasiye inanırız bizim parti kazanırsa gibi bir şeydir.
Biraz uzun olabilir, okursanız mutlu olurum.

Bu ülkede hükümet yandaşıysan, onlara yağ çekiyorsan rahatsın. Ama olumsuz eleştiride bulunuyorsan ve hükümetin yanında değilsen, diken üstündesin.

Başbakanın demokrasiden anladığı falan yok. Partinin adı adalet ve kalkınma partisi olabilir ama ne adalet var, ne kalkınma. Bu ülkede demokrasi yok. "Vur, sustur, içeri tık" diye mükemmel bir sistem üretmişler, onu uyguluyorlar.

Başımızda şu an, bir dediği diğerini tutmayan, yanlış bilgiler ile siyaset yapmaya çalışan, halkı kandırmaya çalışan bir postmodern diktatör var. Geçmişte dedikleri ile, şimdiki dedikleri çelişen bir başbakanımız var. katledilenlerin salonu arkadaşımızın da dediği gibi, "ben yaptım oldu, dediğim dedik, çaldığım düdük" var. Pohpohlamaya evet, eleştiriye hayır diyen bir zihniyet var. Yasakçı bir zihniyet var.

• Eskiden "egemenlik kayıtsız şarttır milletindir, yalan koca bir yalan!" derken, referandum seçimlerinde "egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, bunun aksini iddia edenin karşısında akp vardır!" demiş birisidir mesela.

• Yunanlıların ahıra dönüştürdüğü camiyi, tekrar cami yapan CHP'ye; "Camiyi ağıra dönüştürdünüz." diyen birisidir mesela. Elinde de eski gazete manşeti ile çıkmış, altında yazan yazıyı okumaya zahmet etseydi keşke.

• Rize'deki üniversite, 1993 yılında kurulmuş. Şu anki adı Recep tayyip erdoğan üniversitesi. Rize'de yaptığı konuşmada, "üniversite kuracağız dedik, kurduk. Hayaldi gerçek oldu!" diyor. Halk da alkışlıyor. Bu kadar mı koyunsunuz?

Bunlar yukarda söz ettiğim şeylere ufak örnekler. Gelelim başka konuya.

TSK'den korktuğu için, fırsat buldukça içeriye birilerini tıkıyor. Gazetecilerin çoğu içeride. Ne kadar ağır suç işlemişlerse, kendileri bile bilmiyorlar suçlarını.
Yüzlerce, hatta binlerce insanımız suçlarını bilmeden içeride yatıyorlar. Hepsi de sahte kanıtlar ile içeri tıkılmış. Mesela; ergenekon delillerindeki cd kayıtlarında tarih 2003'ü gösteriyor. Yapılan incelemelere göre o cd'lerin 2006 yılından önce hazırlanması imkansız. Ancak kendilerini savunamıyorlar, yargu kulaklarını tıkamış. Sanık dinlemiyor, ilk fırsatta cezayı verip bu konuyu kapatmak istiyor.

Pakistanlı doktorlar, Mehmet Haberal'ın serbest bırakılmasını istemiş. Bakalım başbakanımız bu konu hakkında ne demiş:
"Bazı aktivistlerin şu veya bu kişilerin bu tür temennisi bizi alakadar etmiyor. Bile bile mensubu olduğu siyasi parti bu kişileri aday göstermiştir. Haberal milletvekili adaylığına dışarıda iken değil, tutukluyken gösterilmiş şahıstır."

BDP'li Sebahat Tuncel de tutukluyken milletvekili adayı yapıldı ve serbest bırakıldı. Ondan önceki yıllarda Ahmet Türk de aynı şekilde cezaevinden meclise gitti. Hayat tesadüflerle dolu, değil mi?

Nasılsa başbakanımızı pek alakadar etmiyor, yargının işi ne de olsa. Mit olayını hatırlarsınız, "yakalama" kararı çıkmıştı. Yargının işi olan, başbakanımızı alakadar etmeyen bu durum, neden onu bu kadar rahatsız etmişti? Kişiye özel tek maddelik yasa çıkartılarak, mit müsteşarı ile diğerleri yargıdan kaçırıldı. Evet gerçekten hiç alakadar etmiyormuş...

işine geleni görüp; işine geleni görmeyen, duymayan, hatırlamayan bir başbakanımız var. "Uludere hataydı, siyaset malzemesi yapmayın, istismar etmeyin." diyen başbakan, her fırsatta geçmişe gidiyor.

Mesela bir ara Dersim olayı gündemdeydi. Ne tesadüf ise, Tunceli'li olan Kılıçdaroğlu CHP genel başkanı olmuşken hatırlandı o olay. Türkiye'nin 1 numaralı olayı oldu. 70 küsür yıl sonra tazminat talepleri ortaya atıldı. Konu Sabiha Gökçen'e kadar uzadı. Havalimanın adını değiştirmeye çalıştılar. Dersim Havalimanı olarak. Hazır ad değiştirmeye gelmişken, vatan haini olan Said Nursî'nin adını yanlış hatırlamıyorsam Van'da özel bir hastaneye vermişlerdi, kendisini baya bir överekten.

Sonra iskilipli Atıf Hoca gündeme geldi. Şapka devrimine karşı çıkmış, istiklal Mahkemesi'nde yargılanıp asılmış. Kurtuluş Savaşı'na karşı çıktığı, ingilizlerle iş birliği yaptığı falan yok zaten kendisinin. Sadece şapkadan asıldı. *

Özet olarak:

Sanırım biraz konu dışına çıktım, özet geçmek gerekirse başbakanımızın demokrasiden anladığı yok. Ülkemizde de adalet yok. Osmanlı dönemindeki padişahlardan, Kanuni Sultan Süleyman'da bile şu an başbakanımızda bulunan yetkiler yoktu. Tek adam olma yolunda ilerliyor. Demokrasi dediğin, "Vur, sustur, içeri tık" değildir. Ama Türkiye'de bu böyle biliniyor.

Bu ülkede hükümeti eleştirdiğiniz zaman, adını hiç duymadığınız bir örgütün üyesi olup terör yandaşlığından içeri atılma şansınız tavan yapıyor. Bakalım bizim sözlüktekilerin durumu ne olacak.
men dakka dukka

yada...

eni vici vokke
görsel kısaca böyle.
KENDi MUHAFAZAKAR VE CUMHURiYET KARŞITI iDEOLOJiSiNi HAYATA GEÇiRMEK iÇiN KULLANACAĞI ARAÇ.
rte sözü:

demokrasi bizim için asla bir amaç olamaz, demokrasi bir araçtır
güncel Önemli Başlıklar