bugün

ak parti'nin 22 temmuz seçim kampanyaları kapsamında ak posta adı altında düzenlenen kampanya. tüm seçmenlerin evlerine recep tayyip erdoğan'ın kaleminden yazılan mektup gönderilmeye çalışılmıştır. ne kadar başarılı olunmuş bilinmez. daha önceden de bu uygulamayı postacılar aracılığı ile turgut özal denemişti.
gereksiz eylem. boşuna uğraşılmasındır. ampul işareti görülür görülmez çöpü boylayan mektuplardır. yazıktır onca kuşe kağıda.
(bkz: kaleminden kan damlamak)
yalan bir olgudur. benim evime gelmemiştir.
cehape'nin de yaptığı eylemdir. şu an elimde altında deniz baykal imzası olan ve oyumu isteyen iki sayfalık cehape mektubunu tutuyorum. yaaa.
sayın seçmen;
şu an, ülkemiz genelinde yapılacak olan seçimlerin arifesindeyiz. 70 milyon türk insanı ve 25 milyon fenerbahçe taraftarı (yok bu abartılı oldu) neyse, oy verebilme potansiyeline sahip olan her türk insanı nın oy'una talibiz.

çünkü biz bu ülkeyi seviyoruz, ve sevdiğimiz için "sığdırmak" istiyoruz. geçen bunca yıl'ı "ön sevişme" olarak değerlendirirsek, orgazm a az kaldı. gelin bu bu müthiş duygusal anı, orgazm anını hep birlikte yaşayalım.
sizin gelmişinizi ve geçmişinizi.. biz biliyoruz. mördak lar, ofer ler, maktum lar, hep birlikte "etnik orgazm" ı yaşayabiliriz.
tamam, bu güne kadar hep "pasif" pozisyonda idiniz. ama artık yüce "türk insanı" nın aktif olarak üste geçmesi lazım, biz bunun savaşını veriyoruz.
sizden oy istiyorsak eğer, bu bizim utanmazlığımızdan değil, yada satacak savacak az bir yer kaldığından falanda değil, satıyorsak bile mal bizim değilmi? değilmi yani..

neyse sayın seçmen, durumumuzu size kısaca izah ettik. isteyenin bir yüzü, vermeyenin iki yüzü diyerek mektubu veciz bir sözle bitiriyor ve nice mutlu orgazm lar diliyoruz..

"yoktur birbirimizden farkımız, biz hepimiz aynıyız"

h.b.p (herhangi bir parti)
(bkz: sen bu mektubu okurken ben çok uzaklarda olacağım)
(bkz: recep tayyip erdogan in evlere telefon etmesi)
bugün kapının altından atılan bir mektup bu ve muhtemelen yurdun herbir köşesindeki evlere de gönderilmiş bir mektup.
annem getirdi mektubu; 'ak parti mektup yollamış bize baksana' dedi. okumaya bile değer bulmayıp 'çöpe at anne' dedim.
sonra vazgeçtim bakalım ne varmış bu mektupta dedim,aldım,okudum ve üşenmedim mektubu birebir yazdım buraya.

önce mektubu okuyunuz,yorumlarım hemen altında olacak. buyrun mektubun metni budur :



sevgili kardeşim,
sana bu mektubu bir siyasi parti lideri olarak değil,bu ülkede yıllarca sigortalı olarak çalışmış, yıllarca senin gittiğin hastanelerde, senin gittiğin okullarda, senin geçtiğin yollarda, seninle aynı sorunları ve sıkıntıları yaşamış bir komşun, bir kardeşin olarak yazıyorum.
bir çok partinin akıl almaz vaatler ve boş laflarla zihnini yormaya çalıştığı bu süreçte, ben senin vicdanına seslenmek istiyorum.
sadece şu sorunun cevabını düşün sevgili kardeşim;
ak parti iktidarından önce nasıl bir türkiye'de yaşıyordun, şimdi nasıl bir türkiye'de yaşıyorsun?
bizim siyasi terbiyemizde yapmayacağımız bir işi söylemek yok.
bizim siyasi terbiyemizde boş vaatlerle seni aldatmaya çalışmak yok.
bizim siyasi terbiyemizde bir oy fazla alacağım diye senin gözünün içine baka baka yalan söylemek yok.
bizde yapacağız değil yapmak var. bizde başarılamaz denilenleri başarmak, olmaz denilenleri oldurmak, hayal sanılanları gerçekleştirmek var.
bizde milletle ve milletin değerleriyle kavga etmek değil, 74 milyonu kardeş bilip aynı hassasiyetle kucaklamak var.
bizde seçkincilik değil eşitlik, zulüm değil adalet, kavga değil barış, ayrıştırmak değil kardeşlik var.
2023 hedefine ulaşmak için yürüdüğümüz bu yolda, cumhuriyet tarihimizin bu en önemli ve telafisi olmayan seçimine giderken, senden beklediğim çocuklarının ve ülkenin geleceğini düşünerek oy kullanmandır.
sen bu zamana kadar ak parti'ye nasıl güvendiysen ben de aynı şekilde sana, vicdanına ve ferasetine güveniyorum.
omuz ver; 2023'ün büyük türkiyesi'ni hep beraber inşa edelim.
saygı ve sevgilerimle...

recep tayyip erdoğan
ak parti genel başkanı, başbakan




mektubu okuyunca 'siktir' edasında bir tebessüm oluştu önce yüzümde, buruşturdum çöpe atayım diye ama sonra aklımda kalan bir cümle bana bunları yazmam için önayak oldu;

''sadece şu sorunun cevabını düşün sevgili kardeşim;
ak parti iktidarından önce nasıl bir türkiye'de yaşıyordun, şimdi nasıl bir türkiye'de yaşıyorsun?''

düşündüm, düşündüm ve bu adamın gerçekten ciddi ciddi vatandaşla t***** geçtiğine karar verdim. bu nasıl bir hayasızlıktır, bu nasıl bir yüzsüzüktür, bu nasıl bir utanmazlıktır cevabına dair hiçbir şey söyleyemiyorum.
peki madem ben anlatayım sana akp öncesi ve sonrası türkiye'yi;
akp öncesi türkiye'de insanlar özgürlerdi, kimse düşünceleri yüzünden yargılanmıyor ve mahkum edilmiyorlardı.
akp öncesi yobazlık ve bağnazlık bu raddede değildi.
akp öncesi sadece gerçekleri yazıyor diye hiçbir kitap daha basılmadan toplatılmadı.
akp öncesi hiçbir başbakan halkın tepkisi gösterdiği bir mitingde polisin biber gazı yüzünden ölen vatandaş hakkında 'bir tanesi de kalp krizi geçirip ölmüş' diye aşağılanmadı.
(vatandaş aşağılama mevzuna girmişken geçmişten hatırlayın ; 'ananı da al git' - 'körsün ama sana iş vermişiz' ) ve daha bugün söylenen bir söz, hopa'daki olayları ankara'da protesto etmek için polis panzerinin üstüne çıkan dilşat aktaş'tan bahsederken 'kız mıdır kadın mıdır' la başlaya bir cümle kurmaya cüret etmesi)
akp öncesi ösym skandalları diye bir sorunu yoktu bu ülkenin. sehven binlerce öğretmen kpss kopya skandalında, binlerce öğrenci ygs şifre skandalında, binlerce kişi ales hatalı kitapçık skandalında mağdur oldu. ve ösym başkanı badem bıyıklı ali demir hala görevinin başında.



elbette bunlarla sınırlı değil,bunlar en tazeleri. daha binlercesini yazabilecek kadar okudum, okuyorum ve görüyorum.



son bir şey; ben vicdanlı, aklı başında, neyin ne olduğunu akli melekelerim vasıtasıyla görebilen bir türkiye cumhuriyeti vatandaşı olduğum için koyun sürüsü gibi güdülmek istemiyorum.
mektubun pulunu da bakanlara yalattığı muhtemeldir.
bizim eve hala gelmeyen mektup.
imzaya bakarım, atan adammı değilmi. ha baktım değil yırtar atarım. sorun yok. bırakın bende.