bugün

her bireyin hayatına entegre etmesi gereken anlayış. rasyonalite hayat kurtarır. rasyonalite sizi sonunda mutlu eder. rasyonalite size sonunda maddi ve manevi anlamda kazanç getirir.

çok basit bir örnek vereyim:

diyelim ki sevgiliniz var ve sizin türkiye'de kalmanızı istiyor. siz ise kariyerinizde giderek yükseliyorsunuz ve öyle bir noktadasınız ki yurt dışına gitmeniz gerek. yurt dışına giderseniz daha iyi paralara daha kaliteli bir hayat süreceksiniz. yurt içinde kalırsanız sevdiğiniz insanla daha az paraya fakat birlikte yaşayacaksınız.

hangisini seçerdiniz?

yurt dışı ise siz rasyonel bir insansınız demektir. diğer durumda daha duygusal davranırsınız ve mantıklı olanı reddedersiniz. mantıklı olan yurt dışıdır çünkü daha fazla para kazanmanız sevgilinizle ileride daha kaliteli bir gelecek inşa etmenizi sağlar. içinde bulunduğumuz kapitalist düzende bu hareket tam anlamıyla mantıklı davranmaktır. tabii mantıklı yolu seçmek hedefe ulaşırken duygularınızı fazlasıyla köreltebilir. burada da ufak dokunuşlarla duyguları arada bir devreye sokarız ve ilişkiyi karşılıklı olarak sağlıklı tutarız. böyle böyle derken hedefe ulaşırız. olay budur.

gerçekten basit gibi gözükse de hayatı rasyonalizm temelli yaşamak insanı yorar, duygularınızı köreltir. ne yaptığınızın farkında iseniz durumu her türlü idare edebilirsiniz.
Doğuştan gelen bilginin var olduğunu, bizim bu bilgileri zamanla hatırladığımızı ortaya koyan akılcıl görüştür.

Emprizmin zamanla değişen olgulara deney ve duyumla yaklaşmasının sebebiyle değişen bilginin ortaya çıkmasına karşın kesin bilginin değişmeyeceğini ve kesin bilginin akıldan geldiğini savunan felsefik görüştür. Matematik ve mantık akılcıl ve kesin, değişmeyen yargılar sunduğu için herkesçe bu yüzden kabul edilir.

Platon’un Menon’un da Sokrates’in okuma-yazma bilmeyen genç köleye sorduğu sorularla geometri sorusu çözdürmesine karşılık olarak doğru bilginin deneyimle değil aklından gelen kesin yargılardan oluştuğunu savunmuştur.
kelime kökeni "ratio" yani orantıdan gelir, doğuştan fikirlere, akla ve tümdengelime meyilli ekoldür. Empirizm ise duyuma, tümevarıma ve doğuştan olmayan fikirlere odaklanır ki daha mantıklıdır... hülasa; rasyonalizm tek başına yetersizdir, statiktir. insan; mekanik şey değildir, sürekli değişim halindedir.
Adı üstünde akılcılık tır.

Doğru düşüncelere ulaşmaya çalışır. Rüya gibi şeyler doğruluk barındırmadığı için bu tip şeylerle ilgilenmez.

Daha çok bir mantığa oturtulabilecek noktaları hedefler ve onlara yoğunlaşır.

Mantığı olmayan şeyleri doğru kabul etmez. Sığ değil günümüzün önemli bir düşüncesidir.

Zaten en mantıklısı ve bilimselce olan düşünce tarzıdır.
herhangi bir deneye yahut gözleme gerek olmaksızın salt akıl ve mantık kullanılarak doğru ve genel geçer bilgiye ulaşılabileceğini savunan görüş. karşısında yer alan empiristler ise bu bilgiye yalnızca ve yalnızca gözlem ve deney yoluyla ulaşılabilceğini, bu noktada insanın anlama yetisinin pek bir önemi olmadığını ifade eder. ikisinin de kendilerince eksik yönleri vardır bu yüzden kesinlikle empiristler yahut rasyonalistler haklıdır diye bir kanıya varmak açıkçası pek de doğru bir düşünce biçimi olmaz.
Sahip olunan bilgilerin akla ve düşünceye dayandığını , aklın birtakım ön bilgiler ile önceden donatıldığını ve bizim bunları kullanarak kesin bilgiye ulaşacağımızı savunan akımdır. Başlıca temsilcileri Sokrates , Platon ve Aristoteles'dir.
ampirizmin tersine, insanın boş bir levha olmadığını ve bilginin akla dayandığını, insanın doğuştan bir takım bilgilerle var olduğunu savunan felsefi görüş. rasyonalistlerin bu konuda verdiği en bilinen örnek matematik bilgisidir. matematik her zaman geçerli olan ve kişiden kişiye değişmeyen bir bilgidir
bilgi hakkında bir teoridir. Şeyler hakkında nasıl bilgi edindiğimiz ve daha da önemlisi şeyler hakkında bilgimizin kesin olduğunu nasıl bilebileceğimiz hakkında bir teoridir. hülasa; ister zihinsel ister zihin dışı olsun, şeyler hakkında bilgi edinmenin en iyi yönteminin zihinin ve mantık süreçlerinin kullanımı olduğunu iddia eder.
allahın hesap konusunda determinist bir kuralcılığa sahip olmasıdır. yoksa matematik neden bu kadar evrene uyuyor? demek ki evrenin hayli ciddi bir rasyonal yapısı vardır. e evrende ne oluyor neler yaşanıyor ki bu rasyonal yapıya sahip olabiliyor? hadi evrendeki rasyonal yapıyı bağrımıza basalım da insan bunu neden çözebiliyor? düşünün koca kainatta akılcıl bir hareketlilik var ve insan bir kalem bir kağıtla matematik adında son derece akılcıl (rasyonal) bir metodla evrene hakimiyet sağlıyor. mesela edebiyat biliminden değil de matematiken faydalanarak evrenin boynuna tasma takıyoruz. niye bu kadar rasyonalist her şey?
sosyal anlamda konuyu başka yerlerinden anlaşmış insanlar için realizmin yozlaşmışlığıdır şeklinde yorumlanır (!)
öleli bin yıl oldu.
ampirizm varken, gayet salakça bir bilgi felsefi görüşüdür.

deney ve gözlem olmadan, sadece akıl ile gerçek bilgi çıkıyormuş. deney ve gözlem bizi hatalara götürürmüş. oldu canım. ben oturayım şurada, aklımı kullanarak zaman boyutundaki bükülmeleri çözmeye çalışayım mesela, hiç bu konuda deney ve gözlem yapmayayım, sadece düşüneyim, bakalım ne kadar doğru bilgiye ulaşacağım!? zaten o bilgi bende daha önceden vardı yahu! unutmuşum hay allah, ulan insanda zaman boyutundaki bükülme bilgisi nasıl olacak doğuştan?

götünüzü sikerim lan sizin *
içinde paradokslar bulundurur.insanın kendi aklı dahil herşeyi akıl süzgeçinden geçirmesini benimser, böylece ortaya dadaizm ve fütürizm çıkmıştır.

bu düşünceyi freud çöpe atmıştır.
başlıca temsilcileri platon, descartes, liebniz ve spinoza'dır. olguların mantık yoluyla çözümlenebileceğine inanır.
normalde ahlakcılıkla yakın duran bir felsefi akım. çünkü akıl, temel olarak kendini savunma, koruma düşüncesiyle hareket eder. içgüdülerde ise tam tersi güç istenci vardır. akıl, toplumun içinde yer aldığının farkındadır ve en az çatışma ile en az zarar almaya bakar. ama içgüdüler savaşıp üste çıkmaya çalışır. o yüzden akılcılığı yüceltmek aslında ahlakçılığı ve pasifizmi yüceltmektir. sadece bir yönüyle böyle tabi.. akılın bir çok farklı meziyeti, karakteri olduğundan ve akılın yetki sınırları tam çizilemediğinden bu konu karmaşık ve belirsizdir.
Fr. Akliyecilik. Her şeyin yalnız akıl ile bilinebileceğini iddia eden bir felsefi görüş. (Bak: Felsefe)(Nazar-ı nübüvvet ve tevhid ve iman; vahdete, âhirete, uluhiyyete baktığı için hakaiki ona göre görür. Ehl-i felsefe ve hikmetin nazarı; kesrete, esbaba, tabiata bakar, ona göre görür. Nokta-i nazar birbirinden çok uzaktır. Ehl-i felsefenin en büyük bir maksadı ehl-i usul-id din ve ülemâ-i ilm-i Kelâm'ın makasıdı içinde görünmeyecek bir derecede küçük ve ehemmiyetsizdir.işte onun içindir ki, mevcudatın tafsil-i mâhiyetinde ve ince ahvâllerinde ehl-i hikmet çok ileri gitmişler. Fakat hakiki hikmet olan ulûm-u âliye-i ilâhiye ve uhreviyede o kadar geridirler ki, en basit bir mü'minden daha geridirler. Bu sırrı fehmetmeyenler, muhakkikîn-i islâmiyeyi hükemâlara nisbeten geri zannediyorlar. Halbuki akılları gözlerine inmiş, kesrette boğulmuş olanların ne haddi var ki, veraset-i nübüvvet ile makasıd-ı âliye-i kudsiyeye yetişenlere yetişebilsinler. Hem her bir şey, iki nazar ile bakıldığı vakit iki muhtelif hakikatı gösteriyor. ikisi de hakikat olabilir. Fennin hiç bir hakikat-ı kat'iyyesi Kur'anın hakaik-ı kudsiyyesine ilişemez. Fennin kısa eli onun münezzeh ve muallâ dâmenine erişemez. Nümune olarak bir misâl zikrederiz.Meselâ : Küre-i arz, ehl-i hikmet nazarı ile bakılsa, hakikatı şudur ki: Güneş etrafında mutavassıt bir seyyare gibi hadsiz yıldızlar içinde döner. Yıldızlara nisbeten küçük bir mahluk. Fakat ehl-i Kur'ân nazarı ile bakıldığı vakit hakikatı şöyledir ki; semere-i âlem olan insân, en câmi, en bedi' ve en âciz, en aziz, en zayıf, en lâtif bir mu'cize-i kudret olduğundan beşik ve meskeni olan zemin semaya nisbeten maddeten küçüklüğü ile ve hakareti ile beraber, manen ve san'aten bütün kâinatın kalbi, merkezi; bütün mu'cizat-ı sanatının meşheri, sergisi, bütün tecelliyat-ı esmâsının mazharı, nokta-i mihrakiyesi; nihayetsiz faaliyet Rabbaniyenin mahşeri, ma'kesi; hadsiz hallakıyet-i ilâhiyenin, hususan, nebatat ve hayvânâtın, kesretli enva-ı sagiresinden cevadane icadın medarı, çarşısı ve pek geniş âhiret âlemlerindeki masnuatın küçük mikyasta nümunegâhı ve mensucat-ı ebediyenin sür'atle işleyen tezgâhı ve menazır-ı sermediyenin çabuk değişen taklidgâhı ve besatin-i daimenin tohumcuklarına sür'atle sünbüllenen dar ve muvakkat mezraası ve terbiyegâhı olmuştur.işte arzın bu azamet-i maneviyesinden ve ehemmiyet-i san'aviyesindendir ki, Kur'an-ı Hakim semâvata nisbeten büyük bir ağacın küçük bir meyvesi hükmünde olan arzı, bütün semavata karşı küçücük kalbi büyük kalıba mukabil tutmak gibi denk tutuyor. Onu bir kefede, bütün semavatı bir kefede koyuyor, mükerreren $ diyor. işte sair mesaili buna kıyas et. Ve anla ki, felsefenin ruhsuz, sönük hakikatları Kur'anın parlak, ruhlu hakikatları ile müsademe edemez. Nokta-i nazar ayrı ayrı olduğu için ayrı ayrı görünür. S.)(...Acaba akıllarına güvenen akılsız feylesoflar gibi "aklımız bize yeter" deyip sana ittiba'dan istinkâf mı ederler? Halbuki akıl ise, sana ittibaı emreder. Çünkü bütün dediğin mâkuldür. Fakat akıl kendi başı ile ona yetişemez...Yahut inkârlarına sebeb, tâgi zâlimler gibi hakka serfüru etmemeleri midir? Halbuki mütecebbir zâlimlerin rüesaları olan fir'avunların, nemrudların âkibetleri mâlumdur... S.) (Bkz: isbatiyecilik)

kaynak: ydfn.com
KURBAĞANIN RASYONALiZMi BiR AVUÇ SUYUN DIŞINDAKi HERŞEYi iNKAR ETMEKTiR...
descartes le anılan felsefi akım.
herşeyi akılla izah eden,herşeyin akılla kavranabileceğini kabul eden görüş.
yalnızca işlevi göz önüne alan bir tasarım anlayışıdır. işlevselcilik'te denir.
sokrates hiç geometri bilgisine sahip olmayan hiçbir eğitim almamış bir insana bir geometri problemini 'hatırlatma' yöntemini kullanarak çözdürebilmesini savına en büyük dayanak yapmıştır.
fikir babası sokrates olan, tüm bilgilerin ve varlıkların kaynağının akıl olduğunu öne süren ve sadece insan zihnin algılaya bileceği yani insan aklının dışındaki tüm olguları reddeden, insanları akılla kandırmaya çalışan felsefe türüdür.
(bkz: akliyyun)
Doğru bilginin elde edilebileceğini, bu bilginin akla ve düşünceye dayandığını ileri süren görüştür. Sokrates, Platon, Aristoteles, Farabi, Descartes gibi ünlü düşünürler Rasyonalizm'in önemli temsilcileridir.
genel geçerli doğru bilginin akıl yoluyla elde edileceğini savunan rasyonalizme göre insanoğlu doğuştan doğru bilgiye sahip olarak dünyaya gelir. yapılması gereken aklın ışığında karanlıkta kalan bilgileri açığa çıkartmaktır. kurucusu sokrates tir.
güncel Önemli Başlıklar