bugün

alkollü içkilerden rakı içmeye verilen verilen isimdir.
türkiye koşullarında en iyi içen şahıs (bkz: balbassar)ın kankisi;emredir
tadında bırakıldığında keyfinden geçilmeyen türkiye de en çok tercih edilen içki.
(bkz: balık)
(bkz: mudanya)
birçok alkollü içki denememe rağmen damağıma en güzel gelen içki.
rakı votka gibi tadı az alınan bi içki değildir kokusu zevk verir ondan güzeldir
rakı viski gibi anında damağı uyuşturmaz ondan güzeldir.
rakı şarap gibi sirkemsi değildir ondan güzeldir.
rakı meze, çiğköfte gibi lezzetlerle son derece uyumludur ondan güzeldir.
zaten birayı bunlarla karşılaştırmak olmaz.
(bkz: rakı içme sanatı)
eğer dostlar arasında isen,sohbet tadındaysa ve cıvıtan kimse yoksa daha ne olsun,içilmez mi?içilir içilir...
en sarhoş eden ve kalitelisi gümrüklerde export olarak satılan türklere has meşhur içkinin tüketimi
tatlı sohbetlerin ardından gelen aşırıcılık sonucu oluşan kavgaların nedeni
(bkz: içkiyi ağzıyla içmek)
(bkz: mikroldalgayla rakı balık yapmak)
(bkz: rakı şalgam)
(bkz: yeşil efe)
içmeye başlamadan önce bir dilim kızarmış ekmeğe tereyağ bal sürüp yemek suretiyle rahatsız edici etkisini en aza indirgeyeceğiniz etkinlik.
(bkz: kara efe)
mezesi muhabbet olursa asla reddedilmemesi gerekir.
Rakı içmek, her insanın, hayatının her noktasında bulunan,
yaşama dair ve yanındaki duruşlarından biridir.
Rakı içmek, mideye alkol göndermek ve damarlarda dolaşmasını sağlamak
değildir.
Rakı içmek için, kocaman yürek, akıl, sevgi ve dolu bir yaşam gerekir.
içmeyi ve felsefesini bilmek gerekir.
içtikten sonra, nara atmışsan, ona buna saldırmışsan, zor kullanmışsan,
rezil olmuşsan;
sadece , alkol seni kötü yapmış demektir.
Rakı içmek başka şeydir. Bir şölen gibidir. Bilinçtir. Bilinci hiç
kaybetmemektir. Kendini daha bir disipline edebilmek, saygına daha bir
dikkat etmek, sevgine daha bir coşku katmak, dünya görüşünü at
gözlüğünden
kurtarmak demektir.
Meyhaneden çıkınca, direksiyona geçmemeyi bilmek,
eğer varsa, sağlamını evde bırakmak demektir. Kendine ve insanlara bu
saygıyı göstermek demektir.
Rakı içmek sohbettir, sabırdır, sevmektir..Karşındakini
dinleyebilmek,hoşgörüdür.
Kalbini açmak, samimi olmak demektir. insana saygı demektir.
Çoğu insan, yaşama dair ve birlikteki duruşunda, bir rakı sofrasının
sohbetinin tadını, çoğu kez, başka yerde bulamamıştır. Oradaki eğitimi
de...
Uzayıp giden gecede, masadaki meze, esen rüzgar, bir vapurun çığlığı,
yanımdaki dostlar, bir dostun dilinden dökülen mısralar, sohbetin
coşkusu ve
keyfi, şu hicaz şarkı, çiçekçi kızın yüzündeki çaresizlik, "buzlu
bademci"nin kurnazlığı, Despina'nın yaşam öyküsü ; beni, eğiten,
yücelten,
duruşumu sağlamlaştıran hayat bağlarım olmuştur.
Rakı içmek sarhoş olmak demektir.
Sallanmışım; kime ne !.., dilim dolanmış; kime ne!..,sevgiliyi anmışım;
kime
ne!..,
eli elimde, Aşiyan'da,sarmaş dolaş, bir o yana, bir bu yana; kime
ne!..,
yağmur başlamış; ayakkabılar, çoraplar fora, sağanakta yalınayak; kime
ne!.....Sevgim coşmuş, saygımda kusur yok, kafamda,yüreğimde insanlar,
içimde sevgileri; gerisinden ;bana ne !...Ben rakıyı hiçbir zaman
"sarhoş
olmak" için, "unutmak" için,
"sevgili" için, "şuna buna kızdığım" için, "üzüldüğüm" için, "hasret"
için,"yandığım" için, "keşke" için içmedim.
Arabeskin çıkmazında hiç olmadım..Olanlara da aslında hiç
kızmadım.......
Her şey nasıl idiyse ; rakı sonrasında da öyle kaldı. Acizleri güçlü,
güçlüleri zavallı, küçükleri büyük, büyükleri küçük,imkansızları mümkün
görmemeyi bildim.........
Rakı sonrası benim için, hep tatlı bir hüzün,keyifli bir
yorgunluk,mutlu
bir
yaşam parçası olarak kaldı.....
Bütün bu düşüncelerle sofraya oturduğunda; önce minik bir yudum
alacaksın.Dilinle,bir yudum rakıyı, ağzının her noktasına ulaştırıp,
damağında da gezdirdikten sonra; dilinin altına saklayacaksın.
Sonra, derin bir nefes alıp minik yudumu yutacaksın. Koklamadan olmaz;
koklayacaksın.... Göreceksin....
Normal ısıdaki rakıya buz atmak olmaz. Soğukça rakıya attığın bir parça
buzun çözülmesini seyredeceksin. Büyük keyiftir. Bir yerlere
alır,götürür
insanı.
Biraz beyaz peynir şart, mezeler; gerekli. Mezeci ruhunu katmış mı,
katmamış
mı; bakacaksın.. Katmamışsa sorumlusu; meyhaneci. Atacaksın fırçanı.
Ama o
anda değil; bir dahaki gelişinde.. Meyhaneci seni
anlar,kızmaz.........
Çok çeşide gerek yok. Bir tekinin dahi olsa,tadı damağında kalmışsa;
yeter.
Masada büyükler varsa; rakıya elini süremezsin. Biri başladı mı
da,artık
serbestsin.
ilk yudumu, ben, şükrederek ve Tanrı'mın beni affetmesini dileyerek
alırım.
Bir de ne için kaldırılıyorsa.
Rakı bardağı gece boyu değişmez.. Kirlense de değişmez.. Aslında
kirlenmez
ya.. Neyse.. Bütün gecenin tek tanığı odur.. Dolar, boşalır..Rakı içmek
yarış değildir..
Bazen bir tek.. Bazen bir şişe..Zorlama olmaz..
Sofrada tartışma,iddia hiç olmaz. Sohbet vardır, paylaşım vardır..
Gülmek
vardır.. Keyif vardır..
Sohbetin derinliklerinde, huzur dolar içine..
Bak bakalım neler aldın bu sofradan.. Bunu soracaksın kendine..
Sormazsan olmaz, bulamazsan hiç olmaz..
Sohbete rakı, rakıya sohbet eşlik eder. Gece bitmeye yüz tuttuğunda,
komşu
masalardan korolar başladığında; ben,bu mutluluğu yaşadığıma,
sevdiğime,
sevildiğime, yanımda güzel insanların bulunmasına; bir kez daha
şükrederim.
Yüreğimin biraz daha büyüdüğünü farkederim...
işte Ben rakıyı işte böyle içerim Diyeceksin!

kaynak: nejat gözen - 69 kabataş
(bkz: rakı şişesinin dibinden görünenler)
aç mideye uygulandığında çok çabuk sarho$ eden eylem... ayrıca rakının yarattığı mide bulantısı, alkollü içkilerin yarattığı mide bulantılarının en ağırıdır. dertli içilirse, insanı kendinden geçirir. hızlı içilirse, insanı yine kendinden geçirir. eğlence eylemidir bu...
absolitten sonra içimi en güzel olan içkidir.
ekran karşısında bile içiliyor bu meret.*
fasılla birlikte iyi giden eylem.
Herkesin tanıdığı bir tiyatro sanatçımız; her akşam kapriç bar'da(Ankara'da Güvenlik Caddesi üzerinde, bir dönem ünlü sanatçımız Alpay'ın işlettiği bir Restaurant) çok güzel bir şekilde içer ve limitini doldurunca evinin yolunu tutardı. Evine giderken mutlaka bir büyük rakı alır ve çok dikkatli bir şekilde taşırdı. Bir gün; rakısını almış koltuğunun altına apartman merdivenlerini çıkıyor. Bir kaç kat çıktıktan sonra dengesini kaybetmiş ve yuvarlanmaya başlamış. Gürültüyü duyan komşular kapıyı açıp bakmışlar ki, akşamcı sanatçımız yerde yatıyor, her tarafı ıslak ve ellerini havaya açmış tanrıya dua ediyor: "Allah'ım inşallah bu ıslaklık rakı değildir, kan'dır"..

kaynak: http://www.buyukkeyif.com
her zaman ayrı bir havası ve yeri olan alkollü içeceğin tüketilmesidir. * * *
Rakıyı güneş battıktan sonra, yavaş yavaş ve muhabbet eşliğinde içmeli.
Rakıdan küçük küçük yudumlar alınır.
Bülent Ersoy öyle içiyor diye bir dikişte bir duble rakıyı içmek makbul değildir.
Buz gibi şişeden bardağa çevire çevire dökülür ve o nefis kokunun daha fazla yayılması sağlanır.
Bardağa konulan rakının yarısı kadar su konması makbuldür.
ilk yudumu aldıktan sonra ağızda bekletip, dişlerin arasından derin bir nefes alınır ki akciğerler de nasibini alsın.

Masada yaşça en büyük kişi rakı kadehini tokuşturmak için kaldırmadan rakı kadehleri masadan kalkmaz.
Rakı sofrasında planlı, programlı ciddi işler konuşulmaz.
Geyik muhabbeti yapılır, memleket kurtarılır, anılar tazelenir, dedikodu yapılır.
Sigara küllüğüne zeytin çekirdeği, sıkılmış limon kabuğu konmaz.
içilen kahve fincanında, tabağında sigara söndürülmez.
Rakı kadehine önce rakı, sonra su, daha sonra da (konmasa daha iyi olur ama) buz konur.
Bu sırayı bozarsanız, anason kadehin üzerine çıkar, rakının hem tadı hem keyfi kaçar...
Rakıya buz koymak neden yanlıştır;
Buz rakının içindeki suyla alkolü aynı oranda etkilemediği için daha seyrek olan alkol üste çıkar.
ideal karışım bozulmuş olur.
En uygunu rakıya soğuk su koymaktır.

içmeye başlamadan önce aperatif bir şeyler yenmelidir.
Favori zeytinyağlılardı r.
Zeytinyağı, mide dolmaya başladıkça üste çıkarak, alkolün genzinize doğru gelmesini engeller.
Rakı sofrasında kadeh yalnızca bir defa tokuşturulur.
Hadi bakalım hoş geldiniz vs. falan diye.

Bundan sonra kadeh tokuşturulmaz sadece kaldırılır.
Masaya yeni birisi eklendiğinde ise tekrar kadeh tokuşturulabilir.
Rakı şalgam suyuyla içilmez!
Mezesiz de rakı içilmez.
Ben akşamcıyım, öyle bir kadehlik keyfim var diyorsanız gidin bira filan için.
Şişe numarasının önemi yoktur.
Zira ilk damıtılan rakı, 01 numaraya denk gelmez.

Rakı masasına avuç içiyle ya da yumrukla vurulmaz.
Bağıra çağıra, böğüre öğüre konuşulmaz...
Sakin olmak, efendi takılmak gerekir...

Önce kendine gel, sonra meyhaneye,
Kalender ol da gir kalenderhaneye,
Bu yol kendini yenmişlerin yoludur,
Çiğsen başka bir yere git eğlenmeye...

Rakı bardağı boş beklemez...
Evet masadan kalkarken bile dibinde biraz bırakılır.
Usul, adap bilen en genç kişinin saki(*farsça; kadeh sunan) olması adettendir,
büyüklere (ki büyüklük kavramı orada anlam bulur) sakilik yaptırılmaz...
Ev sahibi olsa bile.

Şişede kalan son rakı damlasına kadar eşit paylaştırılır,
daha da içmek isteniyorsa bu paylaştırma ritüeline girilmeden yenisi sipariş edilir.

Rakı sizi ne zaman sarhoş edeceğini zamanında söyleyen bir içkidir,
bunu fark ettiğiniz zaman yanınızdakilere söylemeli, ya da izin isteyip kalkıp gitmelisiniz,
ama eğer sizin kalkmanız masayı dağıtacaksa ölseniz bile orayı terk etmeyin.
Çünkü rakı masasından tuvalete gitmek için bile zar zor kalkılır, hoş karşılanmaz...

Rakı masasında bira, şarap gibi başka alkollü içecekler (masada kibar hanımefendiler olsa dahi) olmaz.
Her nevi ızgara balık (lüfer, çupra, levrek, istrongilos) uğurlu yemeği,
hususi nihavent ve rast makamından sanat musikisi eserleri uğurlu nağmesi,
akordeon, keman ve ud uğurlu çalgısı olan rakının, uğurlu cl'si 70'dir.
Rakı yalnız başına içilen bir içki değil, meze ile birlikte yavaş (sindire sindire) içilen bir içkidir.
Mide ve beyne belirli bir etki yaptıktan sonra insan keyiflenir ve güzel sohbetlere yönelir.
Yani hem anlatır hem dinler...
Böylece rakı sofrası en az iki kişinin katıldığı toplu bir eylem,
karşılıklı konuşmalara dayandığı için demokratik bir forum,
evrensel ve kişisel sorunların ortaya getirildiği, fikir alıp verilen,
insanın kendisi ile yüksek sesle düşünerek hesaplaştığı bir tür psikolojik grup terapisi olmaktadır.

Unutulmamalıdır ki rakı sofrası saygın bir cemiyettir.. .
Buraya katılan hem bu meclise kabul edildiği için saygı gören bir kişiliğe sahip demektir
hem de diğerlerine karşı aynı saygıyı göstermek zorundadır.
Herhangi bir marka rakı içilirken başka bir markayı övmemek önemlidir,
aksi yapıldığında, o an yudumlanan nimete hakarette bulunulmaktadı r, yanlıştır.

En büyük mezesi muhabbettir.
Muhabbet konusu 'Bi' kız vardı, 5 yıl sevdim, yüzüme bile bakmadı' gibi duygusal ağırlıklı olabileceği gibi,
'Bu güneş niye hep doğudan doğuyor, batıdan batıyor?' gibi yarı-felsefi konular da olabilir.

Tam yağlı koyun peynirinin üzerine kırmızı toz biberle renklendirilmiş sarımsaklı zeytinyağı süslemesi...
Turşu gibi ekşi mezelerde yine rakının kendine has tatlı nefasetini nefis, güzel dengeler, damarlarınızı büzer, anasonla dost olur...

- NEYMiŞ?
- RAKI iÇMEK SANATTIR...
-alıntı-

aydin boysan
yavaş yavaş ve yanında mezesiyle içildiğinde,insanı muhabbeten muhabbete sürekleyen,tanımadığın herkezi sana ahbap eden,fakat hızlı ve mezesiz içildiğinde dünyayı dar eden hatta üstüne birde muhabbet olmayınca,insanı yaşadığına pişman eden bir,harikalar diyarı içeceği.
Birden yüklenilmemelidir bünyeye. dostlarını * dostlarınız ve size yetecek kadar masa olsa kafidir. böyle çok bişeye gerek yoktur zaten öyle tantana yaratacak şeyler masanın üstüne olması herşeyi götürür keyif alamaz insan. peynir, birkaç meze varsa kavun kafidir. olaya başlanıldıktan;
1 saat sonra aşk acılarını gün yüzüne çıkartır. "ahhh ahh lan sevdim abi ama hataylıydı yamuk yaptı bana" serzenişler kulakları tırmalar. eğer gerçekten suçlu ise masada 1-2 kez dile gelir ve "hata bendeydi a.q gül gibi hatunu harcadım kafama sıçayım" denir.
2 saat sonra memleketi kurtarmak için atılan adımlar olduğu anlaşılır. "Ulan bizim bor rezervlerimiz varyaaaa" diye başlanılır cümlelerde. madenler, tersaneler kurtarılır daha sonrasında...
3 saat sonra ne olacak benim bu halim diye düşünür insanoğlu. yapmak isteyipte yapamadıkları dile gelir. şahlanır kendine kendine gazlanır anıbirlik.
zaman gelir artık dağılmak gerektiği zaman ise en az içen yada kafası normal olan herkesi evlerine kadar eşlik eder.

Not: içerken soğuk içinizden daha önemli olan yanınızda mutlaka ayık olacak birisini bulundurunuz.
Iyy rakı mı içiyorsun?Bu kokuyu hiç sevmiyorum diyenlere inat kaldırıyorum kadehimi..
Şerefe, Şerefle kaldırılan kadehlere.

Rakı içen kadının dudaklarından, hiç ummadığın anda, seni altüst eden iki sert-sessiz mısra aniden dökülüverir. tam da karnının üstüne, sağlı sollu kroşeler yemiş gibi kalırsın, ne diyeceğini bilemezsin. çünkü rakı içen kadın biraz da can yücel'dir. rakı içen kadının ağzından dökülen her söz, yollara serpilmiş gül yaprakları kadar kırmızı, erik çiçekleri kadar ferahtır ve o sözler iğde çiçeği kokusu gibi aklını başından alır: çünkü rakı içen kadın, bizzat baharın kendisidir. hanımeli gibi kokarlar o kadınlar...keyfine doyum olmayan bir akşamüstü sonrasında, bir kıyıda köşede, gece sefası gibi açarlar.

Rakı içen kadının elleri güzeldir.şimdi, diyeceksiniz ki o nasıl oluyor? benim kriterlerime göre, gerçekten de böyledir bu. ben, o elleri öyle görmeyi severim.ojeleri tazeyken, rakı bardağını tutuşunda dahi ince bir görkem yatar rakı içen bir kadının.