bugün

devlet dairelerinde karşılaşılan bir insan tipidir *. halen bunların nesli yok edilemedi yazık ki...

çoğunlukla emeklilik ve ikramiye işlemleriyle ev ve arsa satışlarından para kazanırlar *. açık açık da isteyemezler rüşveti. beklentilerini imâ ederler sadece. kimisi cesaret edip rüşvet teklif eder ve hatrı sayılır tutardaki parayı verir sonuda. içinden her türlü bedduayı da eder tabi.

kimisi ise ya cesaret edemez, ya da prensiplerine aykırı olduğu için direnir. sonuçta işi bir şekilde hal olur. ama adamın anasından emidiği sütü de burunundan getirirler. mesela üç günlük iş bir ayda biter. bu süreç zarfında bir ton para harcatırlar sağa sola. örneğin yabancı bir şehirdeyseniz yok yere günlerce otel parası verirsiniz. çalışıyorsanız işinizi aksatmak ve patrondan fırça yemek zorunda kalırsınız.

haa, rüşvet vermeyince de iş biter. ama, sonrasında bir sürü aksaklık çıkar karşınıza. çünkü rüşvet vermediğiniz için ve o memur işini yarım yamalak yapmıştır.

kenan evren 12 eylül darbesini yaptıktan bir yıl sonra şöyle bir laf etmişti: biz anarşinin kökünü kazıdık netekim, ama rüşveti bitiremedik. gerçi bu laf sözlüğe ayrı bir konu olacak kadar çarpık bir bakış açısını ortaya koyar, ama gene de ülkemizde kangren haline gelmiş bir pislik hakkında bir darbecinin görüşlerini göstermesi açısından pek önemlidir.

kenan evrenin sözü için: (bkz: anarşinin kökünü kazıdık rüşveti bitiremedik)